Deniz Baykal'a yapılan istifa çağrılarını anlıyorum da, gazetecileri istifaya daveti anlamadım ben. Tarhan Erdem'in anketine "yuh artık bu kadarı da olmaz" diyenler vardı, "satılmış" diyenler vardı, tamam. istatistik ilmi irfanı nedir, örnek nasıl belirlenir falan bilmiyolardı, hislilerdi, o da tamam. iyi de zaten her gazetecinin bunu bilmesi gerekmiyor ki? yani bir duygusal boşalmayla hakaret yağdırmış olmalarının açıklanacak kısmı yok ve tabii ki özür gerekir.... ama "işinizi yapamıyosunuz siz de istifa edin" demek abes. Bu hesapla "okuyucu yorumları" altında atıp tutan onlarca adamın da gazetelere üyeliği kesilsin, istifa etsinler yorum bırakma koltuklarından.
hani biri sistemin üstüne tüm haşmetiyle çökmüş, hareket vakti gelmiş bi eski siyasetçi... tamam. biraz da işte suçlu bulma sevdasının yeni favorisi; "CHP ne yapamadı" sorusuna bakmaktan "AKP ne yaptı"yı görmeme hali... de köşe yazarı kısmını anlamadım.
istif istif istifa.
hükümet istifa. yönetim istifa. istifrağ resmen. istifa etseler ne olacak kuzum? Bi gül, bi de sarıgül, el el üstünde oturucaklar işte mecliste. yeni bi şi yok ki.
günün favori cümlesi: "bu millet bu iktidarı sevdi, böylesine satılmış". pardon kuzum da, iktidar olma prensibi zaten en yüksek oyu almayı gerektirmiyo mu? yani "sevilme"den iktidar nasıl olsun? sanki gökten indi adamlar. iki kez.
seçici demokrasinin hastasıyım. oylar arası hiyerarşi: cahil halk ve aydın halk. satılmış oylar ve satılmamış oylar. bi dahakine damga vuralım, satılmış olanlar çeyrek sayılsın. hoş o zaman da meclise girerlerdi, tahminen koalisyon ortağı olurlardı. e yani? bi düşünmek lazım konuşmadan önce. "bu halkla yola çıkılmaz"mış. lafa gel. tabii, "öğrenciler olmasa maarif çok güzel olurdu" zaten. halksız bi demokrasi de en alası. abidik gubidik laflarla politika yapmak siyaset fakültelerine hakaret, 4 yıl dirsek çürütüp siyaset tarihi okuyanlara hakaret. demokrasi dediğin şey işine gelmeyen sonucu verince küfür yağdırılacak bi şey değil ki. yersen. ha tamam, boğaza takılıyo olabilir, o başka.
insanların "cumhuriyet elden gidiyo", "şehitlerin kanı yerde kalacak" fikriyle oy vermesini beklemeyi anlıyorum, buna ideoloji denir... ve lakin anlamadığım, cebini ve karnını düşünerek oy verenin ayıplanması, "satılmış" ilan edilmesi... hani ben mi yanlış biliyorum, bu doğal değil midir? ideal olandan bunca yıl sapmış olmamız boş vaatlere olan zaafımız, karın doyurma umudu, seçim öncesi bi gıdım toparlayan ekonomi yanılsaması, biraz da nabza göre fikir sosu olmadı mı? bir partinin ekonomik program paketi en ağır topu değil midir seçimlerde? milletçe sağ ne sol ne tam olarak bilemeden nasıl "ideolojik" oy kullanalım ki? nasıl bir gerçeklikten uzaklıktır ki insanların seçimde geçim görmemesini beklemek? "o dediğin ne, yeniyo mu" derler adama. AKP'nin başarısı kime göre neye göre ne kadarlık başarı, onu bilmek lazım. cidden. başarı göreceli bi şi. kim ne görmüş ne gösterilmiş, öncelik neye verilmiş...
onu da geçelim, koskocaaa bi "political business cycle" teorisi var (siyaset-iş döngüsü mü ne türkçesi), pek şık açıklamakta "ekonomik beklentiler- seçim oyları" ilişkisini. bi kişi bile mi duymamış? iktisat mezunlarından game theory duyan da mı olmamış? ööeeh yani. balık çiftiklerinin kararı bile "hele bi seçim olsun bitsin" diye askıya alındı yahu. her şey oy için ve bunda teknik olarak bi sorun yok, vicdanen var.
şimdi bendeniz bi an önce hükümeti kursunlar, çevre ve turizm bakanları belirlensin telaşındayım. nolur değişmesin bürokratlar yahu. nolur yaa... eylülde değiştirin, bi ay sıkıverin dişinizi. bireysel kaygılar havuzu. turizm kesin değişecek.. oof of.
dizaynım onaylandı, geliyorum güle oynaya 10 vakte kadar. ropörtajı yapılmamış göbekli ve bıyıklı amca kalmayacak. nıhohhahaha.
hani biri sistemin üstüne tüm haşmetiyle çökmüş, hareket vakti gelmiş bi eski siyasetçi... tamam. biraz da işte suçlu bulma sevdasının yeni favorisi; "CHP ne yapamadı" sorusuna bakmaktan "AKP ne yaptı"yı görmeme hali... de köşe yazarı kısmını anlamadım.
istif istif istifa.
hükümet istifa. yönetim istifa. istifrağ resmen. istifa etseler ne olacak kuzum? Bi gül, bi de sarıgül, el el üstünde oturucaklar işte mecliste. yeni bi şi yok ki.
günün favori cümlesi: "bu millet bu iktidarı sevdi, böylesine satılmış". pardon kuzum da, iktidar olma prensibi zaten en yüksek oyu almayı gerektirmiyo mu? yani "sevilme"den iktidar nasıl olsun? sanki gökten indi adamlar. iki kez.
seçici demokrasinin hastasıyım. oylar arası hiyerarşi: cahil halk ve aydın halk. satılmış oylar ve satılmamış oylar. bi dahakine damga vuralım, satılmış olanlar çeyrek sayılsın. hoş o zaman da meclise girerlerdi, tahminen koalisyon ortağı olurlardı. e yani? bi düşünmek lazım konuşmadan önce. "bu halkla yola çıkılmaz"mış. lafa gel. tabii, "öğrenciler olmasa maarif çok güzel olurdu" zaten. halksız bi demokrasi de en alası. abidik gubidik laflarla politika yapmak siyaset fakültelerine hakaret, 4 yıl dirsek çürütüp siyaset tarihi okuyanlara hakaret. demokrasi dediğin şey işine gelmeyen sonucu verince küfür yağdırılacak bi şey değil ki. yersen. ha tamam, boğaza takılıyo olabilir, o başka.
insanların "cumhuriyet elden gidiyo", "şehitlerin kanı yerde kalacak" fikriyle oy vermesini beklemeyi anlıyorum, buna ideoloji denir... ve lakin anlamadığım, cebini ve karnını düşünerek oy verenin ayıplanması, "satılmış" ilan edilmesi... hani ben mi yanlış biliyorum, bu doğal değil midir? ideal olandan bunca yıl sapmış olmamız boş vaatlere olan zaafımız, karın doyurma umudu, seçim öncesi bi gıdım toparlayan ekonomi yanılsaması, biraz da nabza göre fikir sosu olmadı mı? bir partinin ekonomik program paketi en ağır topu değil midir seçimlerde? milletçe sağ ne sol ne tam olarak bilemeden nasıl "ideolojik" oy kullanalım ki? nasıl bir gerçeklikten uzaklıktır ki insanların seçimde geçim görmemesini beklemek? "o dediğin ne, yeniyo mu" derler adama. AKP'nin başarısı kime göre neye göre ne kadarlık başarı, onu bilmek lazım. cidden. başarı göreceli bi şi. kim ne görmüş ne gösterilmiş, öncelik neye verilmiş...
onu da geçelim, koskocaaa bi "political business cycle" teorisi var (siyaset-iş döngüsü mü ne türkçesi), pek şık açıklamakta "ekonomik beklentiler- seçim oyları" ilişkisini. bi kişi bile mi duymamış? iktisat mezunlarından game theory duyan da mı olmamış? ööeeh yani. balık çiftiklerinin kararı bile "hele bi seçim olsun bitsin" diye askıya alındı yahu. her şey oy için ve bunda teknik olarak bi sorun yok, vicdanen var.
şimdi bendeniz bi an önce hükümeti kursunlar, çevre ve turizm bakanları belirlensin telaşındayım. nolur değişmesin bürokratlar yahu. nolur yaa... eylülde değiştirin, bi ay sıkıverin dişinizi. bireysel kaygılar havuzu. turizm kesin değişecek.. oof of.
dizaynım onaylandı, geliyorum güle oynaya 10 vakte kadar. ropörtajı yapılmamış göbekli ve bıyıklı amca kalmayacak. nıhohhahaha.
9 yorum:
dizaynının onaylanmasına sevindim. diğer konuya gelince, akpye oy verdim diyen duymadım daha. kim veriyo bu oyları allah aşkına. veriyosanız da saklamayın hayret bişe.
Gülin'e sonuna kadar katılıyorum şimdi sokaklarda sallaya yarlaya o yere yakın şeylerini kasım kasım yürüyorlar.Anasını satayım bizim damarlarımızdaki asil kan bumuydu ya :(
aynen ya bi bakıyorum etrafıma herkes şikayetçi, kimse memnun değil, hakaretler ediyorlar, bu adamlar nasıl bu yuzdeyle geldi, yada niye oy veren saklıyo anlamıyorum
yazı superdi deryik.
Kabul edemiyoruz ama hergün küfrettiğimiz onca gaste köşecisi seçileni de seçeni de etkiliyor! onlar gibi düşünüp, sorular sorup,kendi çıkarımlarımlarımızı yaptığımızı sanıyoruz. yorum katılmamış bir gram haber bile bile yok anlamıyoruz. İnşallah iyi bir gazeteci olacak kuzenimin gönderdiği metinle gastesinde çıkan metinin dili dışında benzerliği yok, ikisi de Türkçe evt o kadar! Şimdi bu medya internet de olsa hayatımızda , çok etkin ve istif mistif derken o köşecilerin,editçilerin, bisürü adamın Baykaldan önce rodosa yüzmesi lazım.
500 tane köşeci saysak tüm medyada, deryik gibi bi tane çıkaramayız sanırsam. Birilerinin adamı olmuş 1500 yaşında adamlar topluluğu çoğu. Livan eli amcam bile kendini kaybedip "yenemeyeceğin aslanı kafasinden çıkarmasaydın" diyerek yine ispat etti 1500milyon yılında olduğunu beyninin.
neyse deryik, ay lav yu.
Sen deli misin :)
Günün modası Aziz Nesin'in bin yıl önce söylediği bir cümleyi ısıtıp prim yapmaya çalışmak. Israrla (hâlâ) sol taraftan destek alıyormuş gibi yapıp, ezici güç oluşturmaya çalışıyorlar. Bu halk bir şekilde aptallaştıysa & hissizleştiyse bile, aba altından ucu gösterilen darbecik korkularıyla aptallaşmıştır herhalde.
Ay çok sinirlendim ve gerçekten günlerdir memleket kahrımdan içiyorum.
gülin: işte duymadıklarımız var efendim, henüz ekrana çıkmamış olanlar.
eda: valla, Atatürk 600 yıl örümcek ağı bağlamış zihinleri çözdü açtı, ben o kadar karamsar değilim. Sonuçta seçim oldu. Sonucu beğenmiyorum; ama kendi oyumuza bekleyeceğimiz saygıyı başkalarına da duymak gerek bence. di mi ama? :)
littlematchgirl: :) biz tanımıyoruz efendim oy verenleri, herkes ayrı gezegenlerinde yaşıyor.
calhan: kızardım bozardım, teşekkürler :) basın 4. kuvvet. tarafsız basın diye bi şi yok, tarafını gizlemeye çalışan basın var. öyle derdi bir hocam.
arolium: valla ne açıdan olduğuna bağlı; ama pek sanmıyorum :)
jelatin: şeker sıkma canını, yarın öbür gün abuk bi yarışma programı daha başlar, onu konuşur oluruz. şu yemin işi bitse de gitsek. MHP "seçilen vekil öldü ama henüz almamıştı mazbatasını, sayılmaz, listede bi sonraki alsın yerini" demiş ölen vekilinin ardından. ööeeh yani. her şeyi kıyametler kopararak tartışıyoruz biz.
Aplacım nerden buluyorsun bunları yazıyorsun bir solukta. Gerçekten nefessiz kalıyorsun. Nefessizlikte mi bu başarının sırrı yoksa dopink mi var?
:)
Ben oyumu Baskın hocaya verdim.. Ne yazık ki seçilemedi O da.. Hakkatten üzüldüm.. Verebileceğim tek insan oydu.. Ama demokrasi ya bu, madem ilk defa oy kullanacaktım, birilerine verim derdim kesin ve ne istikrar diye nede iyi yönetiyorlar diye AKPye oy verirdim.. Sırf olanları görmek için, tepki olsun diye.. paranoyalarımızdan biriyle yüzleşelim diye..
diğer paranoyamızsa DTP lilere oy vererek yaşayacaklarımızdı ama ben Baskın Hocadan yana kullandım şansımı(evet, oyum şansım benim).. yoksa "bölücülere" de verecektim oyumu..
Yorum Gönder