30 Haziran 2010 Çarşamba

özür ve kabahat

elbet görmüşsünüzdür, bugünün saçma haberi rize belediye başkanından geldi.

neresinden tutsanız elinizde kalır bir öneriyle, nifak tohumlarının "bertarafını" ikinci eş almakta, ikinci eşi zaten buna alışık olan kürtlerden seçmekte, böylelikle kürtler ve kürt olmayanlar arasında hısımlık kurmakta görmüş kendisi. bu derin sosyolojik tespit için kendisine teşekkür ediyoruz. hiç aklımıza gelmemişti. aynı anda hem cinsiyetçi hem de etnik ayrımcı olabilmek böyle bir kombo bombo. bir başkası için bakınız rojini dağa kaldıran serdar dıgıdık.

velakin yetmiyor, bitmiyor. bir kereyle yetinmiyor. "kompleci basın"ı suçlayarak özür diliyor belediye başkanımız. ah o yanlış anlaşıldı. konuyu acaba "bugüne bugüüüün kürt kızı hül.ya avşaaar, türkiyenin en güzel kadınıdıııır"a vardırır mı diye düşündüm okurken. düğünde terör meselelerini değerlendirmiş. kim? rize belediye başkanı. niye? çünkü evlenenler maraşa taşınıyor. ondan yani. "doğuyu terörle anmayallıııııım"cıların kulağı çınlasın.eşiyle van'a da gitmiş mesela kendisi.

başbakanımız da eşiyle etiyopya'ya gitmişti ve hatta kendisinin etiyopyalı bebekleri çok seveceğini düşünen sevgili eşi, "götürsek ya şunlardan 2 tane başbakana" diyerek pet shoptaki 18lik taze genç kız gibi neşelenmişti. niye her şey birbirini çağrıştırıyor bilmiyorum. beynime böyle bi dizi sahne doluşuyo. "hımm elma güzelmiş, sarın, alıyorum" gibi bi şi bu tavır. barış aracı olarak kürt kadınları.

yeni mi? değil. biz bugüne bugün, tüüüüm bir "osmanlı beyliğinin imparatorluğa geçiş dönemi"ni "evlilik yoluyla hede hödö beyliği osmanlıya katılmış oldu" diye okuduk.  evlen evlen bitiremediler. çeyiz diye beylik verilmesi de gencecik yaşta tuhaf beklentilere soktu hepimizi. germiyanoğulları filan, diyelim ki sınavda atıcaz, iki şık vardı: ya kutlu zafer, ya mutlu evlilik. öyle yani. tarihten bugüne nikahta keramet var. bi tek çinli gelin alınca iyi etmedik, onlar yağlı şeylerle besleyip bizim tığ gibi atlılarımızın göt göbek bağlamasına sebep oldular, at taşıyamadı, sonrası işte malum. ya bi dakka çin yemeğiyle göbeklenmek mümkün mü? türk mutfağıyla kıyaslayınca yani. len... biri bizi kandırmış.

"türk, kürt,laz  ve diğer unsurlar" diyo ya başkan bey, ay nasıl sinir oluyorum ben. dillendirmeye tenezzül ettiklerimizin müslümanlığında kesişiyor kümemiz. diğer unsurlar zaten, iç ve dış olmak üzere ikiye ayrılan nifaklar. onlardan kız almak ikinci bir çin sendromu yaratabilir. hem derdimiz barışmak. yani. hiç. en baştan.

akrabasızlıktan 25-30 yıldır kan dökülüyo yani, aklınızda olsun. yüzyıllardır hiiiiç evlenmeden, kan karışmadan, birbiriyle tanışmadan yaşayıp giden bu ari ırklar, bir gün uyanıp savaşa tutuşmuş. evlenseler geçecek. gerçi başkanla bi yerde aynı düşünüyoruz, ben de sıkça "bi sevişin geçer" diyorum mesela. tabii ben böyle dar sınırlara takılmıyorum, farkımız o. ama yani "savaşma, yasal çerçevede seviş" dedi diye adama kızmamalıyız. bakın kendisi nihayet bu topraklarda yaşayan milletleri düğünde dernekte buluşturuyor, cenazede değil. böyle de hayırlı bir belediye başkanı kendisi. bence toki hemen rizeye bi düğün salonu yapsın. alırız veririz, aile kurumuna can veririz. nolcek yani.

sosyoloji, politika gibi sosyal bilimler mezunları... bunu düşünememiştiniz işte. o diplomalarınızdan uçak yapın hadi. aile kurumu bu, boru değil. toplumun çimentosu. yaa yaa. böyle japon yapıştırıcısı gibi döküyoruz saçıyoruz etrafa, nuh desen de ayrılamıyorlar. misal, o kürt kadınlar 2. eş olacakmış. birinci kat'a surette olmaz, bırakmayız. ikinci dediysek, kocası hepsini eşit sevecek ve dövecektir eminim, "birini diğerinden üstün tutamam, ikisi de benim malım" gibi bi şi yani. ay yok, başkanımız özür diledi. 2. eşliği kastetmemiş. evet evet, bunun için özür diledi. en birinci lig sözü veriyor yani. geri kalanı her şey için mastercard heralde. sonra da gidip etiyopyadan bebek alırız. başbakan rizeliydi di mi?

bölgeler arası ticaretse beni benden aldı. başlık parası, çeyiz, kına ve düğün filan. alın, verin, ekonomiye de can verin eliniz değmişken. kız alıyosak, oohoo beşibiyerde takıcan, yüz görümlüğü var, yatak odası yemek odası filan, eh, müteahhit de çok karadenizde, sektör gelişir.

neyse, birileri dürter, başkanımız yarın da montaj der, makas der. küçük çocuklar gece altına kaçırınca utanıp "ben yapmadım miki işedi" derler ya, bu da öyle. ama utançtan değil. maalesef ki utançtan değil.

Hiç yorum yok:

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker