5 Mayıs 2010 Çarşamba

günah çıkarma

nasıl utandım, çok utandım.

ses düzeni kurulmuş, abidik şeyler çalıyor. has klarinetle darbukalar resmen seyyar turda.insan denizi, oksijensiz itişmeler, kuyruk halde ilerlerken bilmediği ritmlere gerdan kıran bir "sürü". müzik yürüyordu allahtan, organize işleri takmıyor. iki çıkıçık, fareli köyün kavalcısı, sonra başka bir hedef noktaya. ben utandım. göbeciğimi attım ama yarımından. ateşten 3 kez atladım; ama ateş değil tütsü gibiydi. çaputumu bağladım; ama fazla sağlamcıydı. ben hep eğreti hissettim; ama millet "efes pilsen roman havası love festival" ateşiyle coşuyodu. sanki her şey bir dekor, maksat şov.

ne bileyim, şehir işgal etmiş sanki ahırkapıyı. "ay sulukule varmış, yıkılmaması gerekirmiş, örtmenim söyledi; ben de karşıyım"cılar basmış.damardan bi doz "ille de roman olsun", üstüne bahar tomurcuğu.

gidelim gidelim, terk edelim, oralar yalnız kalmalı. bulaşmak bu resmen. böyle bi etkinlikler silsilesi olmasa, misal bir 5-10 yıl önceki gibi, bilmeyecektim. belki her boku bilmemiz, bulaşmamız gerekmiyordur. "ah çok bozulmuş" dediğimize göre, herkes dediğine göre, belki sahiden bizzat bensiz olması, o şeyi kendine has kılıyodur. bozmuşumdur. antropoloji mesela, der ki, sen etkileşicem diye merakla seyrederken, bil ki, o etkileştiklerini değiştireceksin. uzak kabilelerle ilgili değil bu. "rağmen" kıstası.

sahnelerden utandım, sokaksızlıktan, 3 şişenin 10 lira oluşundan, ben mi utanıcak yer arıyorum? niye bi tek "osman aga"yı bildiği halde, yeni sezondan aldığı çiçekli eteğiyle, accessorize çiçekli tokasıyla "çingene konseptli" üniversite kızları coşkusu yaşayamadım? kostümlü partilerde de en kolayı espanyol çingenesi zaten; balkan esintili latin kokulu, gizli seksapel. zorlasam genlerimde var bile derim, atarım tutar, bulgaristan sayılmaz mı hocam? o zaman girit veririm, üstü kalır. niye utandım ben, her yer çöp içindeydi, o çöpleri toplayan amca hiç gülemedi, ben kendime yük mü arıyorum hocam? oryantal çingenelikler kadar mütemadiyen dışarıdan bakan entelromantizmi de kötüdür belki? biri civelek biri gamlı baykuş, terazi nerde dengeyi buluyo mirim pirim, ben çözemedim.

herkes sarhoş antropolog, oralara ait olmadığı halde 365 günde 1 defa mış gibi yapıyor, analiz tahlil çıkarım, böyle olsun istemezdiniz. ben istemezdim. ama insan düşünmeli: ben biliyosam, duyduysam, ilk kez de duymuyosam, kesin orda olmamalıyım aslında. hani sorumluluk, farkındalık sakızı filan var ya, balon yapıp şişriyoruz, o işte orda olunca patlıyor sanki. benim terazimin kantarı entel içlenmelerden yana. maydonoz hissettim, kıyılmam gerekiyordu. topuzum kaymış. profilo küçük ev aletleri vardı, çok üzüldüm. klarinetler kaçıştı tüm gece. tüm şehrin kıyafet ütüleyenleri onları kovaladı. ben mi kabus gördüm, modern zamanlarda diyetini ödemeyen varolamaz mı? onların eğlencesi değil, onların bize tertiplediği müsamere. çok özür dilerim ahırkapı, bu kadarını düşünmeliydim.

yalan değil; eğlendim ama dostlarla, canımla. simgecimle gittim, mermaid hanımları deniz feneri altında buluverdim, en güzel erikten yedik. pınar yalnız değilmiş, sonra gecenin sonuna doğru kavalyelendim. tanıdıklar gördük filan. içtim, güldüm ve hop, gittim. ama orda olmamız şart mıydı, hayır. özür dilerim, ben tam oturtamadım; olmayan şeyler mi görüyorum, yoksa hakikaten, canımın acıması boşa değil mi? bir gösterinin daha sonuna geldik. perdemiz kapanırken tüm anlamlar boşaldı.

bira sonrası mütemadiyen işenmesiyle patlayan tuvaletin bokunu da göbek atması gerekenler temizledi.
hadi dağılın şimdi.


not: bi alttaki posta gelen yorumları ikinci tur için derliycem, sözüm söz.

4 yorum:

mermaid dedi ki...

eriklerin hepsini ben yedim. hem insan dostlarıyla nerede olsa eğlenir, ben de eğlendim, yoksa ahırkapı berbattan öteydi.

Damlo dedi ki...

her cümlene ne kadar hak verdiğimi bilemezsin. hatta bu yazıyı bastırıp taksimde dağıtasım geldi.

bi dahaki hıdırelleze katılma önkoşulu da 'buçuk' filmi olsun. lütfen.

ibeking dedi ki...

beş para etmezdi bence, eğlenenlerin ki de zoraki eğlenceye benziyordu..5 tane romen kardeş görmedim..daha ziyade göbek atma hevesli kızlar..feysçük için foto yetiştirme telaşesi..havada uçuşan "ay seni tagliycem"ler...5 hareketin 4ünü fotolayanlar..(ki ben çok japonumdur bana bile battı) erkekler kızlara göre daha normaldi..usulca içiyorlardı..zaten surların dışına çıkmış olması da saçma geldi bana..her yer çerçöp ve pislikti..benim için büyük hayal kırıklığı oldu..

topluluğu bana göre segmente etmek gerekirse:
1- kendini alkole vermiş, maksat bedava efes tüketmek olsun diyen beklentisizler
2- iki darbuka ile çılgınca göbek atanlar (ki bunlar çingene ritüellerinden kafalarına bellerine bağlayanlar)
3- ortamı kesip bu ne ulen diye hayal kırıklığına uğrayanlar
4- gece boyu kalem kağıt ellerinde dilek listesi yazanlar (topu kız)
5- "ben çok çılgınım"lar..kafalarda peruk olabilir, suratında enteresan gözlükler felan olabilir, alterne eğlence üretme mücadelesindekiler
6- "başım bağlı ama çılgınım birasız da coşarım"lar
aman ne bilim işte fotocular, kokocular hepsinden vardı...çok çeşitli insan tipini uzuna zamandır görmemiştim..ama ortama "teyze" kaçtım ben, yaşlıyım ve gebeyim...

ibeking dedi ki...

ha bir de bişi daha var memlekette slr fotoğraf makinesi penetrasyonu çok artmış..geceye dair en büyük şokum budur..5 makineden 3'ü slr'dı..enteresan di mi?

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker