11 Mayıs 2010 Salı

on numero

sabah 7de ofisteydim, o yüzden şu an gözlerimi açık tutamıyorum.bunları da tahminen sayıklıyorum. 2 adet bileti, hem de oğuzcuğuma, yaktım, yaktık, yandı. tuhaf ama bence değdi. hani kadife sokağın hayaleti gibi gitmek zaten iyi olmayacaktı ama onun dışında da, ferah hissediyorum. iyi geldi. bazen durmak, sadece, öylece durmak ve bakmak, çok iyi geliyor. dinlemek. duymak. yarın kesin hava güzel olacak. evkaftaki memuriyetimden de belki, istifa ederim hem.

bi de bana iş teklif edenler mini faşolar olmasa keşke, di mi? yani hakikaten, güleyim mi, ağlayayım mı, bilemiyorum. kesin ense kökümde bi mıknatısım olmalı, başka açıklama zor. tuhaf bi şekilde, resmen faşist telden la minör iş teklifleri  (-ler diyorsam, iki tane. birden fazla olunca ler oluyor, havalı bi şi) geliyor. hani pozisyon filan da o kıvam. böyle yazınca tetikçi adayıyım gibi durdu ama yok işte. kağıt işleri de mümkün. eh, faşo mu liboş mu, liboş madem. hiç olmazsa, bari. zaten şu yaşımdan sonra, şikayet ettiğim bi zihniyetin parasını yeme ihtimali, koca/baba parası yemekten beter geliyor.

öyle işte. şimdilik, evkafım canım. en azından annem yüzüme tükürmüyor mevcut durumda.

Hiç yorum yok:

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker