22 Nisan 2008 Salı

an bu an

1 ay. yani 30 gün. evet 30 gün önceden rezervasyon yaptırdım. yer nedir, bir hostel. otel değil, padişah köşkü değil, hostel. check-in için 12 yazmışlar, bi arayıp soriym dedim, hani 9'da bavulları bıraksam olur mu diye.

"a iptal edilmiş sizin o rezervasyon galiba mı ne ki arkadaşa soriym ben bi bi bibibi saniye".
sakinim. sakindim hayır. valla.

"buraya iptal diye not düşülmüş?"
"hayır iptal etmedim, edecek olursam kaç gün önceden ediym diye sormuştum o kadar" (fazla kibarlık = işgüzarlık)
kendi aralarında konuşuyolar:
"var mı ki 7 gece? hmmm 5 var... yatırırız bi şekil.. ama iptal etmiş yani".
ben dayanamıyorum artık:
"1 ay önceden rezervasyon yapıyorum, siz kafanıza göre iptal ediyosunuz, bana kim nasıl haber verecekti? gelip bavullarla dikilicek miydim?"

cevap... el cevap:
"yok biz SENİ yatırıcaz artık napalım da... iptal yazılmış. para da istemiyoruz yatıramazsak nedir yani".
bininci kez anlatıyorum ve özür bekliyorum. "ben aramasam nerden bilecektim, böyle iş mi olur???yok bi de para isteyecektiniz! mağdur olan benim size noluyo???" diye.
CEVAP:
"yatırıcaz diyorum işte bi yer ayarlarız sen hala dırdır ediyosun".

DIRDIR??? BANA???

şimdilik sakinim.... zira telefonda patladığımda bir etkisi olmuyor. içimdeki dırdırcı kadınla tanışmadıklarından affediyorum. "neticede ben erken gelip bavul bırakabiliyo muyum?" "evet" ÇAT! hostel işletiyoruz diye havaya girmek absürd bi şi.

bi kere, bana "SEN" demesinler rica edicem. hödüklüğüne rağmen SİZ diyorum adama. adam bana "DERYA tamam yaa yatırıcaz SENİ" diyo. "gençlerle çalışıyoruz samimiyiz" ayağına yatmak gün görmemişliklerine kılıf olur sanıyolar belli ki. gençlere profesyonellik gerekmez ya... onlar böyleleriyle kadeh tokuşturur filan sanıyolar galiba. oh relax maaannn, hepimiz bohem bohem birbirimizi geriyoruz... jamaika!! ne ya nedir yani??? "yüzüne tükürürsün yarabbi şükür der, genç o" filan mı? ah ya da "malum ingilizcede ikisi de 'you' ondan, yani siz türkler nasıl diyor" sendromudur. var bu da var, gördüm. telefonda enseye tokat olduk ne güzel. elin turisti tabii memnun kalır, adam ahır beklerken hostel bulmuş. beni memnun et de göreyim.

ama... ama... hem mağdur ettiğin (ve kimbilir nasıl bi oda ayarladığın) hem de üstüne parasını alacağın birine dırdırcı demek?
yoo dostum yoo. henüz tanışmadık ama 23 nisanda en mutsuz çocuk sen olacaksın. eve dönünce de "anneee ben bugün dırdır gördüm" diye anlatırsın, anı olur. 7 gece. sizlerleyim.

yer beyoğlu, chill out cengo, chill out'u filan geçtim, adam olsalar bana yeter.
il sınırları içine girmeden esnaf ağzıyla terbiyesizlik çok çekilmez bi şi. böyle cak cak sakızlı, yol yoldam bilmez bi adam var gözümün önünde. bi de gelmiş sanki jest yapıyo "iptal olmuş ama ayarliycaz bi şekil". cin seni. iptali yazan da kendisi kesin bu arada. 2 kişiler zaten.

biliyorum minik beyniyle beni istanbul bilmez, ellerine düşmüş biri sanıyolar. peki ben şehre girer girmez kalacak yeni bi yer bulmaz mıyım? bulurum. then, YOU chill out sir. sinir illet şey.

8 yorum:

jelatin dedi ki...

Ben olsaydım hiiiç gitmezdim o hostele. "Aptalsınız! Çingensiniz!" der, suratlarına kapatırdım telefonu. Aaay! Ne be bu?! Hostelleri başlarına yıkılsın.

Ben zengin olursam han açacağım. Ne güzel bir şey o öyle! Tarkan filmleri gibi. "Hancı bana et ve şarap getir!" Sonra misafirlerim karınlarını doyurup, mutlu mutlu uyusunlar sakız gibi çarşaflarda.

Hani Amsterdam'daki hosteller altıbar/üstüotel şeklinde ya, çok hanımsı-güzel geldi. Hoşuma gitti. Lakin nerede bulacaksın Allah'ın Amsterdam'ında kürk yelekli müşteriyi. Öyle.

a. dedi ki...

chill out hep aynı şeyi yapıyor sanırım. daha önce iki kişiden daha duydum ve en son istanbul'a irlandalı bir arkadaşım gittiğinde chill out'u ben tavsiye etmiştim. çocuk sabah 7'de elinde bavullarla gittiğinde "sizin odayı başkasına vermişiz" cevabını almış. bir hafta önceden rezervasyon yaptırmıştı. onun yerine büyük londra oteli'ydi sanırım adı, orada kalmış. hem banyosu falan odanın içindeymiş, hem odalar büyükmüş, hem wireless'ı varmış, hem de chill out'dan daha ucuzmuş. pazarlık bile yapılabiliyormuş. çocuğun yalancısıyım. ayak üstü reklam yapmış gibi oldum da. neyse. :)

sessiz balik dedi ki...

yirmi üç nisan bayramın kutlu olsun deryik.
bugün resmi tatil olmasına karşın, benim çalıştığım işyerinde böyle bir lüksümüz yoktu işe geldik.ama diğer heryer kapalı bu sebeple pek de verimli bir mesai günü olmayacağı baştan belliydi ben de masamı topladım dosyalarımı düzenledim maillerimi sildim derken bi şekilde bloguna ulaştım taaa birinci yazdığın post ile başlayarak aralık ikibinaltıya kadar okudum ve akşam oldu sayende
merhaba olsun bu yorum
yine gelirim ben

Adsız dedi ki...

yatırıcaz!? allah allah ya... tam çatmışsın başka yer yok koca istanbulda sanki

pigmelerle.dans.eden dedi ki...

Ayni bizim burasi gibiymis: Telefon ediyorsun, email atiyorsun, parasini oduyorsun, kalmaya gittigin gece,`bos odamiz yok` gibi bir yanit alabiliyorsun...

Ya daaaaa telefon ediyorsun, konfirme ediyorsun, parasini oduyorsun, kalmaya gittigin gece resepsiyondaki adam `bizim mudur yanlis para almis sizden, 15 degil 25 olacakti. Farki alayim` deyiveriyor...

Sonuc: Cinnet ve gece yarisi sokakta kalip buldugun ilk pireli pansiyonda gecelemek :(

Meltem Uganda`dan bildiriyor :)

ne yazdı ne yazamadı dedi ki...

aha chill out'u biliyorum ben. zavallı diyarbakır'lı sanatçılarımızı oraya "yatırmıştık". nefret etmişlerdi.

bana "sen" diye hitap eden bir pastaneciyi çok fena haşlamışlığım var istanbul'da. "nerden bu samimiyet aceba? domuzları beraber mi güttük?" diye fransızcadan çeviri kendimden geçmiştim. şoka girmişlerdi pastanecek. sadece bende var o "sen" hassasiyeti sanırdım...

ben ve kendim dedi ki...

yaaaa çok korkuyoruum.

hollanda'dan misafirlerim gelecek, ve çocukları zor bela hostelde kalmaya ikna etmişken, ve bu ayarladığım hostel de bu chill outlardan biriyken(classic olanı) okuyuverdim bu blogu.
hiç iyi olmadı şimdi bu. gerçi gerzek cengo bana da yaptı benzer bir yamuk; cumartesi aradığımda 3 single odaları varken pazartesi arayınca aslında 3 single odalarının olmadığı ortaya çıkıverdi birden.
bilmiyorum, classic'ten yer ayırttığıma sevinsem mi bilemedim. ama içimden bir ses bunların toptan b.ktan olduğunu söylüyor...inşallah classic sasirtir beni.

aysin dedi ki...

Ay bu gençlere sen deme olayı beni de öldürüyor, özellikle mesela GSM operatörlerinin ve de bankaların gençlere özel uygulamalarında bir sen dir gidiyor, samimi olduklarını zannediyorlar ama inanılmaz itici. Aslında ben her türlü tanımadığım birinin sen demesinden rahatsız oluyorum ama buna itiraz edince kendini kontes sanıyormuşsun gibi oluyor mu acaba diye de tereddütlerim yok değil.

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker