hayat tuhaf bi şi. benimkinin bilimkurgu üstüne romantik komedi aroması taşıdığını zaten biliyoduk. şu an istanbul sokaklarında yön duygusu sıfır bir yabancı kalıcak yer arıyor, ben parası ödenmiş iki kişilik odamda manasız bir huzur (ve karın açlığı) ile oturuyorum.
oui cherie: c'est le fin.
istanbul denen şehir doğru yolu gösteren bir güzide melektir. miş yani. öyleymiş. siz denizin rengine göre hareket ederseniz (ki Sabuş sebebiyle bende huydur, öyle yaparım) o size bir sürü şey gösterir. yani tuhaf ama valla öyleymiş. o dedi ben yaptım. kuzum istanbul. aklıma girdi filan. ne güzel.
ve iç rahatlığı öyle bir şey ki, kız kulesini hiç görmeyecek olan bir adama üzülmezsiniz bile. manasız derecede tuhaf anıları olucak, böyle istanbul denince bin kere düşünücek filan. evet sadistçe bi zevk aldığımı da itiraf ediyorum. kısmet.
öyle tuhaf öyle gri bi şi. sadece böyle biraz sinir yapıyo, eh o da geçer. kuzum istanbulun en güzel gediklerini biliyorum allahtan.
öyle yani blog. bu da böyle bir anımdır, saçmalıktır.
4 yorum:
dediklerimi tekrarlamiciim. bu kadarı bile ne demek istediğimi anlattı herhalde.
çık dışarı, benim için de gez.
Bence de cik disari, gez, hatta benim icin de (ben de uzaktayim da, o bakimdan). Peanut butter ne demisse dogru demistir (onu okudugum kadariyla).
Ya geçen gün 5. sokağın girişinde gördüğüm kız sen miydin, yoksa sen İstanbul sınırlarındasın diye ben her olası insanı sen mi sanıyorum, hiç zamanın yoktur deli gibi geziyosundur diye aramadım arasa mıydım acaba, merak ettim ben seni, falan filan.
Yorum Gönder