19 Nisan 2008 Cumartesi

hpş

kim ne derse desin kabaca "ifrazat" olarak adlandırılan durum insanın en mutlu olduğu an. burun akması mesela. coşkuyla tuvalete kavuşmak. terlemek. vs vs. güzel bi şi. bırakınız aksınlar.

çok gizli bi görev için istanbula geliyorum. kısa kalıp dönüyorum. görüşemeyeceğim dostlara selam eder, işsiz geçireceğim mayıs ayında buluşmak ümidiyle... işte neyse.

şimdi nerden aklıma takıldığını hiiiiç bilmediğim bir sima: 2 yıl önce barselona, hostelin resepsiyonundaki aslen fransız olan adam. belki de hayatımın aşkı filan olacaktı, ondandır. bilinçaltım onu seçmiş. tuhaf aksanlı bir sürü evlat yetiştirirdik. hostel pencereli kitli duruyodu intihara teşebbüs eden olmasın diye. olmuş da önceden. nevrotik hostel.

kardeşim bir adet "16ya çeyrek var." onu çok seviyorum ben yaa. bissürü topu var çeviriyo. bi çift de bageti var, onu çeviremiyo daha galiba. beklediğim an geldi. büyüdü kız sonunda.
gizlice ablalık buhranları filan yapıyorum.

patronuma "ya bu finans meselesi iyi hoş da pek bana göre değil ama işte tabii öğrenmek de gerek biliyorum evet ama işte naparsınız ilgim bilgim daha sosyal konularda" benzeri bi girizgah yaptım. aslında istanbulda bi iş başvurusu yapmak, tahminen kabul edilmek de mümkün. ama işte ev arkadaşı gerekir o maaşa, ona da ben yorgunum galiba. sonra eve yerleşmek. iş anadolu yakasında. ben avrupa yakasında yaşamak istiyorum monşer. sonra işte istanbul gezmek ister, vakit ister. sonra sonra sonra.... aptalsınderyikankarasın.

allahım 24 aralıkta uçaktayken bu anı düşünmüştüm. "dönücem, tembelleşicem ve hayattaki tek derdim 10 numara örgü şişi olucak" diye. örmeyi hala pek bilmiyorum ama işte anladınız. giderek atalet işgali. yakında basarsa bana, bi umut hani, belki kıpırdarım bi şi olur.

hollandadayken indis'e yolladığım kartpostalın gitmediğini artık kabullendim (bkz 4 ay önce). oysa ne güzeldi. içine ne yazıcam diye de böyle uf puf çok düşünmüştüm. ama o gün yolladığım hiçbir şey yerine ulaşmadı. zira postanedeki o çalı süpürgesi kılıklı kız "türkiyeye paketler ulaşmıyo hiç" diyerek bir laneti tetikledi. o güne kadar her paket ulaşmıştı, o günden sonra ulaşmadı. pis kız.

bir de:
tabii herkes çok hoş renkli ve farklı giyinebilir. tercihen. tabii "street fashion" blogları türkiyeden de erişilebilir şeyler. tabii ki insan "annemin hırkasıyla pazardan aldığım eteği birleştirip koluma da marka çanta taktım" diyebilir, icabında. şık bile olabilir belki. estetik kaygılarımızla varız. maksat o gün güzel kadın DA görelim.
velakin bir kısım var ki... bugün de tespit edildiği üzere banu alkan'ı hatırlatıyor.
napsalar olmoor olmoor.

"bira mı çay mı".

sütlü çay yapan bi yer olsa keşke. denesek sevsek/sevmesek. ama olsa öyle bi seçenek. yanında da 1 kez yediğim, çok basit görünen ama niyeyse tadı başka olan reçelli şey. saat 5'te gibi filan.

"bunun dövmesi ne güzel olur" diyen birine o şeyin t-shirt'ünü hediye etmek isabetli bi tercih heralde? doğumgünü hediyesi olarak dövme yapabilsem yapardım ama yok öyle bi becerim.
giysin çıksın.

ilkokulda yaka mendili diye bi şi vardı. katlar yakamıza takardık kontrol zamanı. onları özledim. böyle kenarında ilkokul çocuğuna yakışıcak kadar az ve öz danteller olurdu. kadın ceketlerinde mendil yeri olsa ondan taksak.

ay ya da şu ceketlik havalar bitse artık. mesela.

hayat bayram olsa, bu yaz hırvatistana gitsem... hatta ve hatta: hollandadan bi arkadaşım "kırsal yaşamalanları ve mikro-turizm" gibi bi proje konusunda fikir yardımı istemiş. devlete proje sunucak, kabul edilirse hayata geçicek. cevval bi insandır kendisi, illa ki yapar. ben bi şi hazırlayıp yollasam, o kabul edilse.. sonra o bahsettiği gibi beni de yanına alsa, beraber o projede çalışsak.. bir sürü şarap var, bağ var, dubrovnik yakınları...

mesela yani.

5 yorum:

merhababenszn dedi ki...

aynı şehirde bi deryik okumak daha da keyifliymiş. oku oku doymuyorum yahu. allah her daim iyiliğinizi versin e mi. özellikle benim için fazlasıyla özgür gözüken hayatınızın pür neşe önüme seriliyor oluşunu ve kendi hayatımın ne kadar 4duvar5duvar olduğunu tekrar fark ettirişlerinizi seviyorum. bir gün ben de kalkarım belki ayağa umuduna doğru infinitesimal -da olsa- yaklaşımlarda bulunuyorum sayenizde. oh oh.

Emir Bey dedi ki...

deryik madem mayısta boşmuşsun artık taşoda ya bi gel rica ediyorum yahu =)

Dilara dedi ki...

deli gibi dövme düşünüyorum. sol kol içb bilek, 3 renkli top. ponçik olmaz mı? minimal ama renkli filan. hım? hem ileride iş yaşantıma da uygun.

deryik dedi ki...

szn: ama benim hayatım mı özgür? yani 4 duvar bende de mevcut bolca bu ara... o 4lüden bu 4lüye hatta. öyle görünüyo olmasına sevindim gerçi :) aynı şehir?

emir bey: her zaman dediğim gibi, bir gece ansızın gelebilirim. belli olmazz... tarih mekan saat?

lavender: ilerde iş yaşantına uygun?! jonglör mü oluyoruz kuzum? ama fikir güzel :)

Dilara dedi ki...

jonglör oluciimden diil deryikimu.
"ama yani şimdi bi şirkette olucaksın bööyle toplantıda, hoş mu şimdi bi dövme?"

bizim meslek için hoş olabilir evet diye düşündüğümden.

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker