bu yazıyı ILO'dan derlenmiş çocuk işçiler grafikleriyle süslemem klişe TRT yayını gibi duracağından vazgeçiyorum. zira türk basınının vicdan günü olduğundan (diğeri için bkz. 8 mart) mümkün mertebe okursunuz. bi de koltuk devri olur falan. oh ne ala o la la.
hani oturup çocuğun yaşı ne diye sormak da güzel olurdu aslında. hakikaten, kim çocuk ki bu ülkede? ben daha henüz çocuk muamelesi görene denk gelmedim. serkanın bi önceki yazıya bıraktığı bi yorumda türker alkan yazmış işte. merak edenler buyursun okusun.
çocuğun yaşı yokken adı da olmaz ki.
büyür çocuk belki. gerçi büyük doğmuştur o.
bizde çocuk asker doğar.
12sinde tecavüzcüsüyle evlendirilip onun çocuğunu emzirecek kadar anne doğar.
kız çocukları daha erken büyür imiş. evet, sokakta yürürken bacaklarınızı ayırmakla ilgili fanteziler büyütür sizi, ağızdaki salyalar. okul müdürünüz gözünü bağrınıza diker, "gızım kapa dekolteni erkek arkadaşların dikkati dağılıyo" der. "yaz kızım en üst satırdan başla" der bi hoca, tahtada en üst satıra yetişmek için parmak ucunda duran arkadaşınızın bacaklarını süzer. biraz aptallaşırsınız; ama çabuk geçer, büyürsünüz işte. vücudunuzu korumayı ve hatta ondan utanmayı öğrendiğinizde beyaz gömleğinizi ıslatmasınlar diye saklanmaya hazırsınızdır artık. sınıf arkadaşlarınız elinde pornoyla yakalanmaktan kıvanç duyar da bir bebeğin nasıl doğduğunu bilmez. tekel tokmak yetişkinleşilir işte.
göğüslerinden utanıp kamburlaşmış bir sürü nesil geçti bu diyardan. abisi kerhaneye götürülür, korkudan "başarısız" olup dayak yer, bi ömür boyu enlarc yor penis krizi yaşar. ablası donundaki kandan korkar, "lekelenir", bir tokat da o yer artık edepli davranmanın zamanını hatırlasın diye, bi ömür boyu komşusuyla koca yarıştırır. sahip-köle ilişkisinin SM fantezi değil gerçek hayat sınırında olduğu topraklarda yeni bi evlatları olur.
sevgi soysal'la yürümek gibi: o kitabın gerçekliği hep acı bir tat gibi. kızkadınkarıbacı ve ERKEK dünyası. mesele sadece bu mu, cinsiyet rolleri mi? değil. ama o kadar temel ki. o kadar acı ki.
saygı duymayı öğrendiğimiz gün, herkesin rahatça seviştiği günün ertesi günü olacak gibi bir his var içimde. niye böyle? sev-iş-mek çünkü a dostlar, sik-iş-mek değil. Enlarcyorpenis erkeği benimkocamşampiyon kadınıyla sev-iş-miş midir hiç?
rakel dink'i çok anıyorum bu ara. her şey sevgiden diyor ya.
bizi sevgisizlik öldürecek.
18 yorum:
biliyorum deryik,uzun,bunun için öncelikle özür ama bu anımı yazmadan edemedim:ahmet mete ışıkara ile güneydoğuyu geziyoruz,gidilen yerlerde okullarda depremle ilgili konferanslar veriyor hoca öğrencilere.bitlis'in ahlat ilçesine bağlı ovakışla diye bir belde var.ve bu belde okulunda "ovakışla günlüğü" adıyla gazete çıkaran çocuklar.(bkz:http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=1313&tarih=02/05/2001)hikaye uzun,kısaltarak anlatıyorum.gazetenin genel yayın yönetmeniyle haber müdürünü (12 ve 13 yaşlarındalar) alıp bitlis lisesi'ne götürdük.a.mete ışıkara konferansını bitirip okul müdürünün odasına geldi.bu iki çocuk da röp. yapmak için onu bekliyor.başladı söyleşi.son soru:"hocam sizce depremle aşk arasında nasıl bir ilişki vardır?" hoca soruyu gülerek geçiştirdi.sonra her ikisini kucağına alıp foto çektirdi.dayanamadı,bu sefer o sordu:"peki sen söyle bakalım,sence nasıl bir ilişki vardır?"cevap:"ikisi de yıkıcı ve sarsıcıdır hocam."haziran güneşinin altında 'don'a-kalıyoruz.o coğrafyaya kader gibi hakim "öteki" yoksulluğun karşısında,sahip olduğumuz "hiç"lerle utanç duvarı oluyoruz hepimiz..
Seni seviyorum Deryik.
hmmm... bu yazı için çok basit bir cevap vericem... ben seviyorum :) herkese dağıtabilirim sevgimi... ayrıca ciddiyetsiz...
niye kimse görmüyor, sokmalı hep gözlere, rahatsız etmeli...
evet hayat güzel ama bu kadar da cilalı değil be.
En guzel yazin ilan ediyorum bunu Deryik. Diyecek ve ekleyecek bir sey bulamiyorum, bulamadigimdan da daha fazla sey soyleyip sacmalamicam. Yazilanlar yeterli zaten.
Deryik, bazen anlayamıyorum ben, seni.
Sen hangi 'muz cumhuriyeti'nden bahsediyosun?? Hayır bu anlattıkların, sevdiklerinin bulunduğu Türkiye olamaz. Hani Ortaköy'ünü, Teşvikiye'sini, Beyoğlu'nu zevkle anlattığın İstanbul olamaz. Bu bahsettiğin millet, kültür; Türk milleti olamaz. Sen hangi milletten bahsediyosun bu yazında?? Hangi kültürden?? Hangi ülke , kültür, bu denli aşağılanmayı hak ediyor merak ettim... Umarım kendi ülken diildir çünkü böyle bir ülkede yaşanılmaz..
Hangi ülke, kültür bu yazında bahsettiğin??
Bide 'Rakel Dink' meselesi war ki ben onuda anlayamıyorum. Neden Güldal Mumcu, Bilge Emeç, Zerrin Okkar, Nilgün Sazak, Sibel İpekçi, Nilüfer Kışlalı,Nuran Arıkan, Şükran Bitlis, Ayşe Sema Özbilgin, Şehit eşi Fatma Güzel, Hale Arslan meselesi değilde; özellikle Rakel Dink?? Birinin 1 aylık bebeği diğerinin 5 aylık doğmamış bebeği öksüz kalmış. Birinin eşi yanında katledilmiş, Bir diğerine "Büyükelçi değil Başkonsoloşmuş" denip 32Bin YTL alacak taleb edilmiş. Birinin 'Bomba' sesi hala kulağında. Diğeri, katilin affını-kahramanlaştırıldığını, görmüş. Neden özellikle bir isim? "Hepsinin Namına" olamayacak kadar tekrar eden bir isim bu..
Neden Özellikle bu isim??
guno: sanırım ben sevmek için seçici olmamayı öğrendim. ben aşağılama göremedim yazdıklarımda, bunlar şahsen yaşadığım şeyler. sevdiğim ortaköyün ara sokaklarında laf yedim diye ne ortaköy'ü sevmemem gerekir ne de bu "kültür"e hakaret olur. ayrıca bahsettiklerim ankarada olan şeyler, istanbul değil. Peki sen nasıl bir mesafedesin ülkeye? ne yani, kadınlara laf atılmıyor, erkekler kerhaneye götürülmüyor mu? 12 yaşında tecavüze uğrayanlar yok mu? regl olan kıza tokat atılması adetini bilmiyor musun cidden? kadınlar hem bacı hem karı değil mi?
bu ülkede yaşanılır. çünkü bu aynı insanlar ki burayı yaşanılır kılıyor. dediğim gibi, mesele cinsiyet rolleri değil; ama bence temelde bunun da etkisi büyük. kültür dediğin bi karma, yarısını al yarısını bırak olmuyor. ha ayrıca, buralarda ben "türk millyetçisi" sıfatı taşıyorum komik bi şekilde; çünkü daima ülkemle övünüyorum. bunun içindir ki kötü yanını da söylüyorum, daha iyi olaiblir diye.
Sibel ipekçi bu blogda defalarca bahsi geçen, her yaz birlikte tatil yaptığım biri. oğlu ve kızı da dahil.
neden rakel dink diyorsun, çünkü onun cenaze konuşmasını dinlediğimde bunun hakkında düşünecek yaşta ve algıdaydım, haliyle etkisi farklı oldu. ayrıca şu an metin analizi için bi ödev hazırlıyorum, ordan aklıma geldi. onun dışında uğur mumcu hakkında da bolca yazdım. ama sanırım en kısa cevap "neden olmasın?" olur. ha belki "çünkü damardan ermeniyim" daha mı şık dururdu bilmiyorum; ama değilim.
neyim? bi taraftan mübadeleyle bulgaristan ve giritten gelen türk, diğer taraftan samsunlu türk; ama annesinin baba tarafı tamamen meçhul olan, üç kuşak istanbullu türk. aile sunni. bildiğim kadarıyla buyum ama tabi mübadele kısmı karışık olabilir daha.
şehit eşlerine gelince... ben askerliğe baştan karşı çıkan biri olarak sence yeterince durumu açıklamadım mı? defalarca askerlik konusunda yazmadım mı? üniformayla çarpışmak, ya da mayına basmak, berbat evet... ama enseden üç kurşun yemek, arabanın kontağını çevirince havaya uçmak, üstelik sivilken. bu başka. düşündüğün için olmasıyla ülkeyi savunan orduda asker olmak başka. biri diğerinden evla değil, sadece farklı. ben bunu diyorum.
bu kadar.
"Türk'üm" diye gururlanıp bu yazı ile çelişme hakkı yok kimsenin..'Biz' kültürümüzü geliştirmek, sorunları gidermek adına; en yakınlarımızla dahi mücadele ediyoruz. Bugün inandım ki, Güvendiklerimizle de mücadele etmek mecburiyetindeyiz.. Çünkü, bir kısmı, başka memleketlerin havasından, kendi ülkelerine, milletine duydukları inancı yitirmişler. Bu yazına, destek veren herkezin, bu konuda, karşısındayım. Ben senin duyarlılığını biliyorum ancak büsbütün bir millet böyle bir yazıyı hak etmiyor... Ben hak etmiyorum en azından. O yüzden de hakkımı arıyorum.
guno; aynı hassas noktalara dokunarak sen de bize senin türkiye'ni anlatabilir misin?
derdim polembik yumurtlamak değil, deryik musade ederse senin nasıl algıladığını görmek istiyorum, merak ediyorum.
dogru durust okumadan anlamayanlari anliyorum da, ince ince okuyup ustelik uzun zaman belli ki seni takip etmislerin nasil olup da bu yaziyi hic anlamadiklarini anlayamiyorum..
her yazinin oldugu gibi bu yazinin da arkasindayim, ben dusunduklerimi hissettiklerimi bu kadar guzel ifade edemedigim icin (daha dogrusu bu yazinin ustune daha ekleyecek bisi olmadigi icin) kolayciliga kacip her dediginin "altina imzami atarim".
guno: "Çünkü, bir kısmı, başka memleketlerin havasından, kendi ülkelerine, milletine duydukları inancı yitirmişler". tek diyeceğim, umarım bu bana değildir. zira sadece yazdığımı yanlış anlamakla kalmayıp (ki bu benim ifade edemememden kaynaklanması muhtemel bi şi) bir de hiç tanımadığın biri hakkında varsayımlar üretmek bizzati kendi yorumunla çelişiyor.
ama ben hakkımı aramıyorum, kalsın. hak ihlali de göremedim; ama buyrun: özür dilerim.
Deryik,
Bir kismi dedigi insanlardan birisi benim. Cunku sana destek verdim ve dediklerine katildim. GunO arkadasimiz beni de senin saksakcin ilan etti.
Niye? Cunku ben 4 senedir yurt disinda okuyorum. Cunku sen de.
Niye goremiyor bizim sevdigimizi ve asagiladigimizi saniyor biliyor musun?
Ve benim sevdigim nereden belli oluyor diye sorabilir insanlar.. Cunku ben 200 kisinin onunde, Turkiye'yi savunmak zorunda kaldim. Ve bunu da her zaman yaparim.
Hala daha da yapiyorum.. Ama yolun ortasinda sirf kendi egosunu tatmin etmek icin kizlarin bir yerlerine carpmis gibi yapanlari, minibuse binildiginde ne yapsa da arkadan dokundursa diye dusunenleri, eve giderken arkadasimin onunde bilmemneresini acanlar yok mu? sirf bakar da laf atarlar diye sehir iclerinde cok sevdigim kisa sortumu giyemeyen ben degil miyim?
Ve Namus Cinayetleri sirasinda 6. olan da bizim ulkemiz degil mi?
Ama bunlar beni Turkiye'yi daha az seviyor yapmaz. Yapmadi ve yapmayacak. Ama ben bunlari konusacagim ki duzelsin. Konusmazsam hic duzelmeyecek cunku. Bunlari Turkiye'yi sevmemezlik, haketmezlik olarak gorenler oldugu icin duzelmeyecek tam da.
Deryik; senden beklediğim duyarlılığı gösterdiğin için teşekkür ederim. Ani ve sert çıkışım içinde özür dilerim. Seni zevkle takip ediyorum. Bu konuda anlatmak istediğimide kendi bloğumda 'Değerler' postumda elimden geldiğince yazdım.
Tuğçe , seni bu konuda samimi bulmuyorum ben...İlgili olduğunu da sanmıyorum. Sen sadece şahsıma saldırı olsun die bir karşı çıkışın içindesin. Ben kimsenin yaşam tarzına veya şahsına söz etmedim..
Bir kaç kötü olayı tüm topluma maal edemezsiniz.. Yine de böyle bir çaba içinde olursanız. Benim gibi, "istisnalar" ki bizler çoğunluğuz, karşı çıkar. Oysa siz 3. sayfa haberlerini genelleyip bir hayal Kaosu yaratabilirsiniz ve bu şekilde çocuklarımızı sokağa çıkmaya korkar hale getirmeye gayret edersiniz. Çözüm üretmek yerine çözümsüzlüğü kabullendirmeye çalışabilirsiniz. Sizin seçiminiz ancak bende tepkimi dile getiririm. Nasıl olsa 301 burada hükümsüz...
Deryik, 'çıkışım' için tekrar özür diliyorum. Ben duyarlılığına saygı duymasam belki bu kadar umursamazdım...
Bu kadar...
radyasyondan koşarak kaçan adam olmak istiyorum neye saygı duyduğunu anlayamayanlardan..tam saha bir yürekle ucundayım kaleminin deryik,bilesin.aklın ve vicdanın,ellerimdir..
Bakiniz sayin arkadaslar, Memleketimiz hizli bir gecis surecinde(Siyasetci gibi oldu:)). Ozellikle 80larin ortalarindan bu yana kontrolsuz degisimler yasiyoruz. Bazi yerlerde dizustu etekler cinsel obje olarak gorunurken, bazi yerlerde herkes rahatca en sevdigi sortunu giyebiliyor . E tabi bazi yerlerde gozu gorununce kadinlari dovuyorlar. 4 4 luk degiliz. Muhtemelen de hicbir zaman olmayacagiz.
Deryik'in yazisi cok sitemkar da olsa memlekete nefret degil, memlekette olanlara nefret iceriyor bence. Bunu iyice anlamak lazim. Ben bunu hergun diyorum artik buranin civisi cikti kacmak lazim diye ama biryere gittigim ve gidecegim yok. Sadece sitem. Hele boyle bir basbakani olan yerde hic durulmaz bana sorarsaniz haha :).
Benim elestirim ise su olacak, cocuk nedir, adi nedir, kac yasinda olur gibi bir girisin sonunda yapilan sevismek tarifleri ile bence yazi ozelden genele gitti gibi.
Ben bu ülkede yaşayamıyorum artık, boğuluyorum. Hergün okuduğum haberlere, ölümlere, ihmallere ve boşa harcanan paralara dayanamıyorum. Çalışıp çabalayıp yine de sıkıntı çekmeye, hastanelerde sıra beklemeye, otobüs kuyruklarına, trafikte saatlerce kalmaya tahammülüm yok evet. Çok seviyorum evet, ama ne işe yarıyor? Gerçek yaşam bu arkadaşlar, teoride ne olduğu, nasıl göründüğü önemli değil, hepimiz ölüyoruz stresten, sıkıntıdan. Gerçekleri bu derece görüp yazan birinin ancak ellerinden öperim ben (bu örnekte, alnından öpmem lazım çünkü ben daha yaşlıyım deryikten)
Not: Şahsıma saldırı olsun diye bir karşı çıkın içinde değilim.
Ben herkesi ayni kefeye koymuyorum. Ama hem ben hem de bana karsi cikanlar da biliyoruz ki bunlar oluyor. Ayrica burda bir genelleme de yok. Olanlar anlatiliyor. Yalan mi? Olmuyor mu yani burada yazilmis olanlar?
Anlamadigim bu nasil oluyor da, milliyetcilik ve de ulkeyi sevmeme olayina geliyor. Nereden boyle bir sonuc cikiyor?
Heralde aptalim ben de, anlamiyorum denilenleri.
selam deryik
az önce yemek masasında avazım çıktığı kadar bağırıp ağlarken evli olduğum adama,işte tam da bunları tartışıp da kendimi yine duvara karşı hissederken acayip iyi,acayip kötü ve işte..denk düşmek gibi geldi blogun.
o yazılanlardan daha da fazlası olmuyor mu bu ülkede?yalnızca kadın erkek konusunda mı?birileri daha az türk,daha az müslüman ya da daha az herhangi bişii oldukları için öldürülmüyor mu bu ülkede?başka ülkelerde olmuyor demiyorum ama beni ilgilendiren burası,ben burda yaşıyorum.hayatım boyunca başka bi ülkede yaşamayı düşünmedim,hastalıklı derecede bağlıyımdır yaşadığım yere.hani bi sabah uyanıp her tarafın bembeyaz kar altında kaldığını görür ve nedenini bilmeden deli gibi ağlarsın...ama bu kedi pisliğini örter gibi örtmemi gerektirmiyor bu topraklarda yaşananları.aynı sarsıcılıkta bi dehşet,bi kırgınlık-kızgınlık kaplıyor içimi.herkes bu topraklardaki hoşgörüsüzlükten kendi payına düşeni alıyor.birileri fütursuzca gücünün yettiğine...bi de şu cinsiyet meselesi...erkekler anlamayabilir bunu.bi gün yolda durup avazının çıktığı kadar bağırıp ağlamak istemiş kadın yok mudur uğradığı tacizler,bakışlar yüzünden?bana çok sık olur.yolda ağzının suyu akarak size bakan adamın evde sizin yaşınızda torunu olduğunu düşündükçe bulanan mideniz...ben de bu aralar hrant dink'i yine sık düşünüyorum ve sivası,maraşı,ahmet taner kışlalıyı..daha bir çok katledilen insanı...korkunç bi cadı avı başlıyor bu topraklarda.belki malatya'daki katliamla ilgilidir yaralarımızdan tekrar kan sızması.benim uzun zamandır canım yanıyor ve artık sokaklarda daha küskün yürüyorum.ilk defa başka ülkelerde yeni bi yaşam düşlüyorum
Yorum Gönder