30 Ekim 2006 Pazartesi

buhran (uzun bi yazıdır. ona göre)

Hiç mi hiç anlamadığım bi durumu tartışmaya açıyorum okuyucu. İnşallah düzgün ifade edebilirim zira kelimelerden çok renkler geliyo gözümün önüne, yazması zor. kimse de üstüne alınmasın, genel bi yazıdır. rica edicem yani.

Genç yaşta daimi bunalım. konumuz bu. genç yaşı da belirledim: 16-21. Yani evet lisedeki ergenimsi bunalımlar da kapsama alanında. 21 kimine göre 22 de olur, üniversite son sınıfın başlarına kadar olan dönem yani. öncelikle gerçekler:

-üniv son sınıfta buhrana girmeyene ben pollyanna derim. ben pollyanna'yı sevmem. şurda boğulsa dönüp bakmam.
- bu yazıyı siyah bi fon üzerinde okuyosunuz, pembe değil.
-sürekli sırıtan aptaldır. e bi yerde doğru ama şimdi..
-bu blog boyunca biçok kez "bi yazı okudum ağladım", "içim sıkılıyo", "daraldım" lafları geçer.
-bu bir "şükürcüler tarikatı" yazısı değildir.

şimdiii konuya dönelim. bu konu tabii ki hayatın sillesini yemiş gençleri değil, bir şehirde belli bi gelir seviyesinde ve online yaşayan insanları kapsamaktadır. bana hindistandan örneklerle gelmeyiniz.

18 yaşında bi insanın ölmek istemek için geçerli sebepleri olabilir. kendince bana uzuun uzuun anlatabilir. bunların bi yerinde "bugün bekliyorum ölmeyi" diyebilir... Benim tepkim her zaman aynı monotonlukta kalacaktır maalesef: "DAHA 18 yaşındasın!!" yani bi dur bi bekle. 18 yaşındasın. öğrencisin. para kazanma derdin yok. hayatının baharında, hata yapma lüksünün doruğundasın. sorumluluklar nerdeyse sıfır. ne ara sıkıldın bu kadar pardon? daha dün 13'tün!

nedir peki? dünyaya hoş geldin. biz buna tanışma seremonisi diyoruz. cat stevens der ki:

I was once like you are now
and I know
that it's not easy
to be calm
when you find
something goin on

Benim tanışma seremonim bu şarkı eşliğinde olmuştur. "hassiktir dünyanın haline bak çivisi çıkmış laannn"/ "anne ama hani o güzel kız dünya barışı dilemişti noldu onaaa" / "niye kimse bi şi yapmıyo niye kimse dur demiyo bu gezegende ne kadar çok acı varrrr" / "kimse beni anlamıyo herkes çok banall"..

Bi diğer gerçek: insan olduğu yaşı en büyük yaş sanar hep. 7 yaş 5ten çok daha olgun, 10dan çok daha genç ruhludur, idealdir. ha keza 16... artık 12 değilsiniz, 20 yaşın kartlığı da yok. bööle gider bu. Haliyle bu en ideal yaşın buhranları en ideal şekilde tezahür eder.

Ve lakin 70'ini geçmiş tonton bi entellektüel size "enseyi karartmayın" diyosa, bi bildiği vardır.

Bomba gibi iddialarımla karşınızdayım. acımasızım. kendimi dışında tutmuyorum:

1) Mütemadiyen buhran kolaycılıktır : sıkıyosa mutlu ol. mutlu olmayı bilmek gerek. kaçmayınız, mutlu olmak kolay bir iş değil. Daha önce yaptığım bi benzetmeyle ( gerçi orda durum farklıydı ama) izah ediym : sürekli mutsuz olup mutluluk istediğini söylemek bi tür DENİZ BAYKAL'cılıktır. kendisi hep muhalefette olup hükümet olması teklifi gelince kaçar. Memnuniyet dışardan değil içerden gelir. bakalım memnun olmayı becerebilecek misiniz? "entertain us" kuşağı sizi.

2) Buhran karizmatiktir: Ve karizma imaj değil, doğal olduğu sanılan bi ışıktır. Kadınlar pişmiş kelleleri sevmez, erkek dediğin derin düşünücek. Erkekler bardaki sessiz hatunu şuh kahkahalı gevezeden daha ilginç bulacaktır. kopya: derin düşünmek ve sessizlik, intihar eşiğinde olmanız gerektiği anlamına gelmiyo. Entellektüellik neşesiz değildir. Entellektüeller karizmatik olacak diye bi kural yok.

3) Mütemadiyen buhran bir lükstür: en kuvvetli iddiam bu. ottan boktan sebeplere kafayı takıp odanızda saatler öldürebilme lüksünüz varsa, tabii ki kullanın. ama biçok insan o sırada hayat koşturmacası içinde, ekmek derdinde, ne bileyim mesela gökdelenin camlarını siliyo (ay içim çekildi). Sürekli buhran karnı tok sırtı pek ve hatta genç adamın işidir. tabii yine yaş, gelir vs kısıtları altında konuşuyorum, dellenmeyin. hatta biraz basitleşiym.. "sıkılıyorum" diyen kıza "evlendirelim geçer" derler. o misal.


Evveeaatt... bu daha gider ama yeterince uzun oldu.

ben derim ki gençler, gülümseyerek konuşun. çünkü karşınızdakinin buhranları o kadar derin olabilir ki boy verseniz boğulursunuz... Dünyanın merkezinden uzaklaşın azıcık. "bennnn" dilinin yerine beden dili koyun, bi sevişin gelin mesela. Benim mutlu olmak için basit sebeplerim var: henüz paketi açılmamış ali muhiddin hacı bekir lokumu gibi. yeni aldığım pofuduk domuz yastık gibi. ben sıradan biriyim belki... ya da hiçbi fikriniz yoktur. di mi ama? neşeli olmaya çalışmak da bi şi. mış gibi yapmak değil, denemek.

bi de okuyun gençler. okuyun adam olun. valla adam lazım bu gezegene. umudu olmayan adam kime umut verebilir ki?

elele intahar etsek hiç fena olmazdı ama yapacak çok iş var.

13 yorum:

Aleksi dedi ki...

o deil de, fiko cevap yazdı mı sana?
Merak ettim.

(Bi de kızma ama, bu yazıda ben bir polyanacılık sezdim)
(parantezin devamı: yani şöyle demişsin sanki: bakın cam silen insanlar var, halinize şükredin, mutlu olun, lay lay lay)
(daha da devamı: bilmiyom belki de lay lay lay değilse bile, yemeğini bitir yoksa arkandan ağlar annesi gibi "mutlu ol, yoksa cam silersin" demişsin)
(parantezin biraz daha devamı: yine de sana hak vermiyor değilim, gotik siyah kızları gördükçe evde kalacağım hissiyatım güçleniyor nedense. Parantezin sonu)

Tugc dedi ki...

"Bi sevisin gelin mesela"... Iste benim gunumun lafi kesinlikle budur..Ay cok hosuma gitti :D
Bence insanlara yaranilmiyor bazen..Ben mesela canli,konuskan bir tipimdir, yuksek sesle gulenlerdenim falan filan..Ama ara ara sadece konusasim gelmiyor, demiyorum birsey, herkesde ayni tepki " tugce, are you ok? what happened? wtf? "..bisey yok deme cabalarim da hicbir fayda etmiyor tabiki..
fakat, ben 3-4 saat sonra bu sefer saka filan yapmaya basliyorum, konusuyorum yine,guluyorum, absurd absurd cumleler kuruyorum..tepki yine ayni..bu karmasaya bi ara vermek lazimdir :D

deryik dedi ki...

alx: yazmadı, yazsa sölerim :) valla pollyannacılık değil. mutlu ol cam silersin demedim, cam silsen daha mı mutlu olurdun da demedim. benim yükseklik korkum var malum, o yüzden o örneği verdim. benim derdim daimi bunalım, anlık olan değil. enseyi karartmayın, hele de rahatınız yerindeyse mesajıdır bu. sen evde kalmazsın alxcim. bak gör :)

tuğçe: Ruh halinde iniş çıkış sağlıklı bi şi. Her türlü düz çizgi beni korkutuyo :)

Adsız dedi ki...

almışsın içimdekileri copy-paste yapmışsın sanki.tebrikler:)
çok da bi genelleme yapmayalaım ama be.18 oluyorum bende ama ölmek gibi bi telşım veya odaya kapanma seanslarım yok henüz.olmazda;)

bu arada yazıların hoş cidden.okuduğum bir-iki blog arasına girdi;)

>>>>MUSTAFA<<<< dedi ki...

ben çok şükür çok mutluyum mutluyum etrafımdakileride mutlu etmeye çalışıyorum...

uzun ama güsel bi yazı olmuş tebrik ederim...

mutlu ve huzurlu bir şekilde blogu terk ederken saygı sevgi ve hürmetlerimi iletirim:)))

bi ara banada beklerim yolun düşerse hani olur ya geçerken ugradım hesabı:D

Aleksi dedi ki...

deryik, gerçekten evde kalmayacağımı mı düşünüyorsun. bir bildiğin mi var? içine mi doğdu. Çok heyecanlandım şimdi.

deryik dedi ki...

rugan: teşekkürler :) yok benim lafım her 18'e değil tabii, belli bi buhrancı gruba. sadece 18 de değil, misaldi o.

mustafa: uğruyorum arada, belli etmiyorum ama :)

daguerreotyper: teşekkür ederim yorumuna :) kimi farkında olmuyo ama, o da mümkün. gençlik işte (ahaha yaşım daha 22. ne suniliktir bu)

deryik dedi ki...

alx: fal baktım alx'cim bu gece de rüyaya yatıyorum...

Adsız dedi ki...

hayatımın geri kalanında bu yazıyı okuup yönleneceğim!
istiklalde yürürken hep dikkat ederim. kimi insan glümseyerek yürüyor. ama çok aptal bir ifadeyle. :D öyle olmayıp, gerçek iç huzura ulaştığım gün "olmuş" olacağımdır! sevgiler:D

deryik dedi ki...

daguerreotyper: dün gece kör kuyularda ders çalışırken yoruma cevap yazamadım, anlayamamışım :) ilk cümleyi sevdim ama ben. gençlik işte.

lavender: yok yürürken sırıtmak abes bence de.. benim dediğim konuşurken. valla huzursuz görünmüyosun burdan sen, hatta bööle huzursuzsa da bundan huzur duyan bi tip mi diyim ne diym. lafa bak, fal bakar gibi oldu... 3 vakte kadar yol görünüyo :P

Emir Bey dedi ki...

18 yaşında olduğumdan olsa gerek bağırınca korktum :) yani kırmızı kısım sert olmalı :) neyse bir de bizden umudunu kesme çok deli dıkşın geliyoruz bak bizim sezon olarak bir de saldıray abi vardı o geldi aklıma :)

koray dedi ki...

ya ama ben o kadar da iyi bir insan olmama ragmen neden her kotu sey bana oluyor, oysa ben superim ve bana hep iyi seylerin olmasi lazim. hep iyi seylerin olmasindan da cok sikildim artik. hem bunlar iyi mi ki sen bir de recep'in iyi seylerini gormelisin; na bu kadar!

dunyanin en muhtesem insani oldugumuz icin herkes bize karsi, en guzeli oldugumuz icin kimse bizi cekemiyor. zaten yasadigimiz ulke de dnyanin en guclu, en sahane ulkesi oldugu icin herkes bolmeye, yikmaya calisiyor vatan haini essekler ordusu bunlar. vatanimizi bolmek istedikleri icin vatan haini, beni sevnmedikleri icin de essekler.

------------------
"surda bir dur" cizgimizi de cektikten sonra diyeyim ki bu yukaridaki 'borderline' hali, sonsuz simariklik hali bu buhranlarin nedeni. ha bir de 'depresif ibne ingiliz muzigi' var ama o ayri :)

deryik dedi ki...

emir bey: valla bu 18 sizin 18 değil efendim, başkaları. sizin pek buhran halinizi görmedim zira :) yok olur tabii arada ama ben her daim simsiyah günler yaşayanları kast ettim, yanlış anlaşılmasın.

koray: :)) depresif ibne ingiliz müziği kısmına tam destek :D

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker