25 Ekim 2006 Çarşamba

kimimiz kopenhag'da kimimiz paris

kimimiz ikisinin ortasında... deryik mesela... tam den haag'da. şarkıyı İCK hatırlatır, uzun uzun ağlanır kavun rakı için. vapur için hele... o hoo... anlayamazsınız. Suavi söylesin, emel değil. sonra vapurun yan tarafında... püfür püfür... bi an için ordasınız işte.

yayılmışız dünyanın dört bir yanına
kimisi ta kopenhag'da, kimisi paris
bedenimiz orda burda dolanır amma
çok hem de çok uzak yerde kalbimiz

bir allı turna olsam, karlı dağları aşsam
varsam bizim ellere, kendi göğümde uçsam
ahh şimdi istanbul'da olmak vardı anasını satayım
püfür püfür bir vapurun yan tarafında
şu anda istanbul'da olmak vardı anasını satayım
yeni camide mısır atmak kuşlara

köprüde balık ekmek yemek
dolmuşa hadi gidelim demek
ver elini yenikapi ver elini bebek, tarabya
şu anda oralarda olmak vardı ya

şimdi istanbul'da olmak vardı anasını satayım
boğazda köhne bir iskelenin yamacında
tabakta kavun, peynir kadehte buz gibi rakı
dilinde yarı acı yarı tatlı bir şarkı
şu anda istanbul'da olmak vardı!

benim derdimi dermanımı bilen yok

yayılmışız dünyanin dört köşesine
kiminin adresi sidney kiminin hamburg
yaşamaya dört elle sarılmışım da
yine de gözlerim dolu, yüreğim buruk
başımı hiç bir zaman eğmedim amma
yine de bir yanım yara, içimde boşluk
Ah bir boşluk
koskocaman bir boşluk

minnacık tohum olsam savrulsam dönümlerce
kış biter bahar gelir, açılsam yüzbinlerce
açılsam milyonlarca
şimdi istanbul'da olmak vardı anasını satayım.....

şimdi istanbul'da, şu anda istanbul'da
ah ! istanbul'da...!!!

sabret gönül bir gün olur
bu hasret biter
çekilen acılar canım
gün olur geçer...

BU ŞARKI BURDA BİTMEZ!!!




not: şanar yurdatapan sürgündeydi bu sözleri yazdığında. çenemi kapasam iyi olur.

10 yorum:

vintage biscuit dedi ki...

dur yahuu daha yeni gittin
sabreyle....
ben varya Floransa DA yasarken hic ozlemiyordum Turkiye yi ... hic hemde ... orda daha cok besleniyordum hayattan - geveze insanlardan - ureten insanlardan - komplekssiz dogal insanlardan --- ilerde yurtdisi tecruben oldugu icin tanriya sukrediceksin...
cunku dondugunde hayati ,dogruyu ve hataliyi cok iyi analiz edebiliyorsun ...
kolay degil ulkenden kopup baska bi okyanusa salinmak ...

silgi dedi ki...

En az 10 yıldır dinlemediğim ve söylemediğim bir şarkıydı bu. Çocukluğuma döndüm sayende, iyi ki hatırlattın.

Adsız dedi ki...

öhöm. bu konuda söyliyyebilceim hiç bişiy yok. malum, tecrübesiz ve toy bir kızım.

en yakın uzun tatilde gelseneee:D

deryik dedi ki...

vintage: ama floransa başka, o sayılmaz, orası güzel :P diyorum ya, bi şanar yurdatapan değilim tabii.. ama geliyolar arada öyle..:)

silgi: bana da İCK hatırlattı efendim, ona teşkürler burdan. 5. gününde "istanbulu özledimmm" dedi de kendisi. "arrrrsızz ahlaksızzz" dedik biz de.

lavender: gelicem gelicem de işte 10 günüm var sadece. tatil bile yapmıyo enercayzır tavşanı kılıklı millet.

>>>>MUSTAFA<<<< dedi ki...

babam romanyaya gitmişti vakt-i zamanında çok güzel bi tükkanımız vardı restorantı hey gidi günler heyyy:))

sonra annemide çagırdı yanına annemde gitti bir haftalıgına, babamın planı hepimisi oraya almaktı ama annem; ben ne kardeşlerimden ne babamdan nede eşimden dostumdan komşularımdan, topragımdan ayrılamam dedi ve gitmedi, babamda annemim aşkına dayanamadı geri döndü oradan ne varsa sattı savurdu döndü. orda kalan arkadaşlarında bazıları toprak agası oldular para babası oldular .babamla annemin aşkı parandanda topraktanda önemliydi annem için geri döndü babam annemin memleket sevdası babamı toprak agası benide aganın oglu seymen bey olmamısa engel olduu:)))..

iide oldu bis burdada toprak agası olurus inşallah ama en önemli olan husur mutluluk ...

herkesin rıskını mevla dünyanın bir yerlerinde belirlemiş şimdilerde senin rızkın hollandada:))

ben gene usun comments yasdım bide şaçmaladım rtükden onay alırmı acaba bu post:))))

Tugc dedi ki...

vintage e katiliyorum... ben cok fazla ozlemiyorum, galiba alistim..ama yine de ara ara yemekleri filan ozluyorsun tabi...
Bana en buyuk artisi, turkiyede kim gercek dostum, kim degil ogrenmistim ilk gittigimde...

Deniz dedi ki...

Deryik darling, cok normal bir seyirde gidiyor halin, hic merak etme, gececek. Bi git gel, gazini al, gececek.

Hiyarlar, kompleks manyaklari burda da var elbette, olmaz mi, en azindan sen Hollandaca bilmiyorsun, duymuyorsun cogunu. Ogrenci olmak sahane bisi bu memlekette, butun gicikliklarina ragmen hollandalilar ogrencilere insanustu bir sabir ve tolerans gosterdikleri icin midir, yoksa okurken essek gibi yoruldugundan kudurdugun, hatta sadece sakince nefes aldigin her an cok kiymetli geldigi icin midir bilemem.

Ama ben Turkiye'de okuyup bir de burda okula gidince vay be demistim, iyi ki boyle de bi ogrencilik gordum, pek guzelmis bu.

Tatil de nasil yapmiyor, su anda herfts vakantie yok mu sizde? Christmas var, paskalya var, gralica gunu var, o var bu var. Nisan sonu, mayis basi bi ton tatil var iste. Daa ne olsun?

deryik dedi ki...

ayşegül: valla benimki istanbul'a hasbi şi, ankarayı hiiiç özlemiyorum.

mustafa: toprak ağalarını değil aşk insanlarını tercih eden bir blog burası, güzel hikaye :)

tuğçe: ben onu ankaradan istanbula döndüğümde fazlasıyla öğrenmiştim... burası hareketli, bolca ziyaretçim var şimdilik :)

deniz: işte benimki üniv bile değil, enstitü. öğrencilik havasına da giremedim daha... bööle lise binasında benetton toplantısı gibi, 7 renkten insan 2 saat bi şiler dinleyip çıkıyoruz.

tatil var şimdi evet ama dönüşü sınavlar. yılbaşında bi 10 gün var, onun dışında 1-2 gün hep. ben de anlamadım niye böyle. boğaziçinden sonra soğuk duş etkisi :)

Adsız dedi ki...

slm istanbul manyagı...umarım bu yazdıklarımı bilmyorsundur :)

İstanbul & İstanbul

15 milyonluk bu ülke gibi şehirde acaba kaç kişi merak etmiştir yaşadığı şehrin ilk kuruluş öyküsünü ?

Yaklaşık 2700 sene önce Byzas (Bizans) Trakyanın ta derinlerinden kopup gelipte, Sarayburnu'nda bir koloni kurduğu vakitde, birkaç sarhoş ve dilenciden başka kimseler yokmuş bu koyda. Karısını bile at üstünde belleyecek kadar kopuk biriyken, Trak inadıyla, birkaç imparatorluğa başkentlik yapacak bir kentin temellerine, pek sıkı bir ilkdüzen getirmişti o. O düzendir ki, haliçte gemi barındırmış, annesinin isminden yola cikarak ona altın boynuz adini vermiş ,alınan vergilerle de, sarayburnunu kasaba yapmış...

Şimdi biraz daha önceye, mitolojinin sisli geçmişine gidelim;

io, argos krali inakhos’un kizi ve argos yarimadasindaki hera tapinaginin rahibesidir. tanrilar tanrisi, capkinligi ile unlu zeus, guzelligi dillere destan io’yu gorur ve ona asik olur. zeus’un karisi, bastanrica hera kiskancliga kapilarak io’yu cezalandirma yollari ararken, zeus, io’yu, hera’nin gazabindan korumak icin beyaz bir inege donusturur ve bu hayvanla hicbir iliskide bulunmadigina dair hera’ya yemin eder. bastanrica, inegin kendisine verilmesini sart kosar. io’yu alip, basina bin gozlu dev argos’u bekci olarak diker. zeus, tanrı hermes’i gonderip, devi buyuleterek oldurulmesini saglar. bu kez hera, io’nun rahatini kacirmak icin ona bir atsinegi musallat eder.

at sineginden bir turlu kurtulamayan io, kitalari asar. istanbul bogaz’ini gecerken, derin vadi sularla dolar ve boylece bogaz olusur. bogazici’nin yunanca adi olan “boosforos” sozcugu, “boos” inek ve “foros” gecmek, gecit sozcuklerinden olusmustur. sinek isirdikca, inek seklindeki io’nun cani cok yanar ve basini salladikca boynuzuyla kara parcalarinda derin yariklar olusturur. bu yariklardan biri de halic’tir. io burada zeus’un kizini dogurur. adini keroessa koyar. keroessa’nin de denizler tanrisi poseidon’dan, byzas adli bir erkek cocugu olur. byzas buyuyunce sarayburnu’nda byzantion’u (byzas’in yeri) kurar...

deryik dedi ki...

gaykedi: mitoloji kısmını biliyodum da byzas iyiymiş onu kaçırmışım :))

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker