29 Temmuz 2010 Perşembe

sıtmayla mücadele

 oğuz müftüoğlu, ntv'deydi. birgün de bi güzel dökümünü almış.
buyrun. fazlası linkte, özeti aşağıda:

*12 Eylül darbesine karşı mücadele eden topluluğun bir bireyi olarak kendimi 12 Eylül mağduru olarak görmüyorum. Türkiye'nin o günkü mevcut düzenine karşı, o faşist diktatörlüğe karşı mücadele ettik, onun bir bedeli varsa bunu ödedik. Ölenlerimiz de ödedi canlarıyla, cezaevlerinde işkencelerle ödedik. Burda bir mağduriyet söz konusu değildir. Biz 12 Eylül'ün muhatabıyız.

*Evet 12 Eylül'ün mağdurları vardır. MHP'liler kendilerini mağdur olarak hissetmişlerdir. Çünkü 12 Eylül'ü yapan güçlerle aynı saftaydılar. O yüzden yöneticileri 'fikrimiz iktidarda biz içerdeyiz' demiş ve kendilerini mağdur görmüşlerdir. Öyledir, ihtilaller bazen kendi evlatlarını yer.

*AKP'nin neoliberal politikalarını desteklemek için darbecilik konusunda ortaya çıkan arkadaşlar burjuvazinin, sınıfların, sömürü düzeninin ve emperyalizmin bu olayla ilişkisini gizlemek için büyük çaba sarfediyorlar. Bu doğrusu sosyalist olma iddiasındaki birisi için çok büyük ayıptır.

*Şimdi anayasada bir takım değişiklikler var. Bunlar ifade ettiğim gibi yeni düzenin ihtiyacı olan kimi değişikliklerdir. Şunu söylüyorlar yetersiz ama yine de evet diyen arkadaşlar: "Ne de olsa 12 Eylül'de ufak tefek değişiklikler var". bu bildik ölümü gösterip sıtmaya razı etme anlayışıdır. Biz buna karşı çıktığımız, razı olmadığımız için devrimciyiz.

*Anayasa değişikliği 12 Eylül'ün esasına, özüne dokunmuyor. Bir bina düşünün temeli duruyor, çatısı duruyor, yapısı duruyor, içinde oturanlar duruyor. Biraz dışını boyuyorlar, kapısının tokmağının rengini değiştiriyorlar; buna razı olmazsan "sen eskiyi savunmuş oluyorsun" diyorlar. Böyle bir saçmalık olabilir mi?

  ~~~

içiniz daraldıysa, hazır başlamışken bi başka konu:
Dün Birleşmis Milletler  Genel Kurulu suya (ve suya dayali sağlığa) erişimi insan hakkı olarak tanımış. su zaten insan hakkıdır da, "erişim" de hak olarak tanındı böylece.
bu sebeple, musluktan akan suyun içilebilir olması, gelişmişlik kriteridir ve ayrıca bizim de uymaya çalıştığımız bir AB kriteridir. sırf musluktan temizi akıtılamıyor diye şişe suya para vermememiz gerekir. normalde. teoride. şu an öyle değil. musluktan akanı içmiyoruz, eğer paramız varsa. yoksa içiyoruz. dolayısıyla bu hakkımız kısmen gasp ediliyor.
istanbulun hakkıyla tanışın.

bulanık suların dibini görmek gerçek hedef olmalı bence. "bulanık ama nolcek yahu" demekle olmuyor. hakikaten bu iş, sıtmayla, azla yetinmekle, kötünün iyisiyle, o beyaz birikintiye kafamızı çevirmekle olmuyor.
hakkın azı çoğu yok çünkü.

Hiç yorum yok:

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker