25 Temmuz 2010 Pazar

sekizgen

bugün öğrendiklerimiz:
ileride havuzlu bi evimiz olursa, evin terasını mermer yapmiycaz arkadaşlar. çünkü ıslak mermerde düşmeyeni dövüyolar. tabii ki ben de, ıslak yere basıp kaydım, elimde de bardak vardı, pankreas güreşçileri hani dirseklerini yerdeki rakibin karın boşluğuna gömüyolar ya, istem dışı o yöntemi uyguladım mermere. bardak tuzla buz, parmak ve bacak kesik. omuz ve dirsek ise hayret verici şekilde sağlam; belki de yerine oturdu. sol elimin işaret parmağını pek kıpırdatamıyorum, 6 saat filan geçti, yara yeni kapanıyo. üstelik, havuzla hiçbir temasım olmamıştı. hazin yanı bu sanırım - yüzmedim bile. neyse, illa mermer yapıcam diyosanız, bari bardak taşımayın.

niye derseniz  (ki demiyosanız bu paragrafı geçin bence), çünkü üniversite başvurusu için portfolyo hazırlayan genç kızlar yardım isteyince akan sular durur. sabahın körü çanta hazırlanır, tuzlaya gidilir, havuz ödünç alınır. dikişten anlamıyosam da, bazı kıyafetler üstüme dikildiği için modellik yaptım.ondan da çok anlarım ya. olsun, kaç gecelik mesaim var, bari sonuna kadar gidelim. iş de "giy ve sabit bak" kadardı zaten, makine güzel olunca pek bi şi gerekmiyor anladığım. güneşin altında 6 saat geçirdikten sonra, kısmi amele yanığı, bol makyaj, tutuk bi parmak ve kutu kutu zerzevatla eve döndüm. eğer o okul bu kızı kabul etmezse basarım. yalnız da olmam, ordu gibiydik.

yorgunum, yanığım ve parmağım kanca şeklinde. saçımsa evlere şenlik.
eylülü bekliyorum, gün sayıyorum. patronum yine abes bi itiraz sebebi bulacaktı ki vazgeçti, böylece biletim yanmadan, eylülde lyon. eşeğimi kaybedip bulmaktan beynim dönüyor. iki kere kiki. defnenin evini okulunu halledelim, işleri tamamlansın, sıra benim işlerime gelsin. eylülden ekime geçerken güvercin takla.

onun dışında, bebek baylan: o güzel baylan tarihi kitapçığı için teşkür. şehir hafızası böyle şeylerle korunuyor. kısa ve öz, çok da zarif. her masaya bi tane koymuşlar, araklayabilirdim, utandım. tek sitemimse: taşdelen kaynak sularının cam şişe zerafetinden bodur plastik şişeye geçmeseydiniz keşke. bi tek bu. çünkü su istedikten sonra, "plastik şişe gelir şimdi" diye korkarken geldi. hani bi şi değişmişse, o kesin su şişesidir. anlatabildim mi ki? belki.

*

bir de size bir hikaye: arakhne.
bir sürü versiyonundan biri. biri de şöyle devam eder: aslında athena arakhneyi lanetleyerek örümcek yapar. insanlar bundan sonra, o ince el emeğinden iğrenecek ve nerede görse ağını bozacaktır. alkışlanmayacaktır.

bu yüzdendir ki örümcek, yüzyıllardır, güzel sanatların, el emeğinin sembolüdür. aslında insanlarda tanrılardan öte olan yaratıcılık gücünün, azmin, ince ince işleyerek, emeğiyle başarabileceklerinin sembolü olan bir zarif hayvandır. asla böcek değildir; çünkü 8 bacaklıdır.

bazen cehalet, bilmemenin ötesine geçiyor ya, ona yapacak bir şey yok. üstelik o kadar da bağırıyor ki duymamak imkansız. oysa örümcek, sessiz sedasız yapar sanatını. duyulmak, ona zarar verir.
gelip bozarlar çünkü. ince çalışmak gerekir o yüzden. kıymetini bilen gözlerse zaten bozmadan geçer.

4 yorum:

damnasan dedi ki...

geçmiş olsun deryik, umarım daha iyisindir.
bi de baylana gitme vakti geldi de geçiyor sanki? 35 kere önünden geçip bi kere oturmamak da neyin nesi. cam şişeleri kaçırmış olsam da ilk fırsatta yicem o kuplardan.

deryik dedi ki...

sol el olmasa daha rahat olucaktı ama geçiyo gibi, teşekkür ederim.

kadıköy=baylan benim için. hem iyi haber: kadıköydekinde duruyo cam şişe. bebek'e gelememiş :)

nehircce dedi ki...

Geçmiş olsun :( anlatımın öyle hoş ve akıcıydı ki düşmüş olmana rağmen epey bir gülümsedim :)) sevgiler.

deryik dedi ki...

nehircce: teşekkür ederim :)

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker