1 Ağustos 2012 Çarşamba

jambo jambo, karibu, asante ve diğerleri

(yazmak zorunda hissettikçe ve aslında yazmak da istedikçe yazamamak adlı gezi günlüğü.)

Gün 5-6: Unguja Adası, Zanzibar

İlk günün sersemliğinden sonra ikinci gün saat 9 gibi kahvaltıya indik, bu arada deniz resmen gitmişti. metrelerce yürüyüp yüzdük; ama yetmedi. resmen bir tam günü olan biteni anlamakla geçirdik, havuz, güneş, tembellik.

kahvaltı masasından hint okyanusu
 Bir sonraki gün, gelgit saatlerini internetten kontrol edip daha başarılı bir girişimle, sabah 7de uyandık, doya doya yüzdük. saatler her gün 1 saat kayıyor, tabii dolunay zamanı. onun dışında da 30-45 dakika kayıyordu. 6 saatte bir en alçak- en yüksek döngüsü var. Yüzdükten sonra kahvaltı. istediğiniz yumurta / omlet, yanında ekmek, kruvasan çeşitleri, bolca meyve, isteğe göre sosis- salam, reçel, çay. zencefil reçeli pek lezzetliydi. çaylar da hibiskus, vanilya filandı ki ben hepsini severim. yine de insan güzel bir peyniri filan özlüyor tabii.

öğlen deniz çekilince, dolaşalım bari dedik. bu arada  pıtı pıtı koşarak bi görevli geldi. "sizi selous'dan aradılar" dedi, anlamadık. biricik amara selous'nun işletmecileri durumu amara'nın sahibine anlatmış, o da özür dilemek amacıyla bize zanzibar'da, bizim seçeceğimiz bir turu hediye ediyomuş. jestse jest, daha nossun? tabii ki en bütçeli olan turu amara'ya yıkmaya karar verdik: kalan 8 günün birinde amara'dan blue safari, birinde de kendimiz baharat çiftliği & stone town turu yapılacak.

sen geçerken sahildeeen sesssiizzceeeeaa
Deniz çekildiğinde çıkan kum tepelerine oturan teknecikler pek güzel görünüyordu. yarım kilometre filan yürüyosunuz, gittikçe gidiyor, su seviyesi en fazla ayak bileğinizde. biz de uzun bir yürüyüş yaptık. sahil boyunca "ooo jambo jambooo! karibuuu! excursion!" diyen bir sürü amca var. adlarımızı duyunca da "oo shiraziiii, ooo muslim!" diye bizi pek bir sevdiler. bu arada, jambo "merhaba", karibu "welcome" (hoşgeldiniz değil. çünkü kimi zaman, "bir şey değil" de oluyor) ve asante "teşekkürler" demek. Öğrenmeme gibi bir şansınız yok, rüyanızda bile jambo mambooo jamboooo diyecek kıvama geliyorsunuz. Ha tabii bir de "hakuna matata" var, her cümlenin başı. Tüm bunların ortasında da hayat devam ediyor, kadınlar ve çocuklar, okyanus tabanına diktikleri sopalara takılan yosunları sular çekilince topluyor, birkaç hafta kurutup sonra satmak için.

yosun: bir kadın işi.
bu arada, okyanus yükseldiğinde fotoğraf çekmek yerine yüzdüğümüz için, doğru düzgün "mavi" fotoğraf yok; ama sembolik bi tane koyayım.


Neyse, böyle bol tembellikle geçen günün sonunda, şarabımızı aldık, mehtap ve onbinlerce yıldızla terasımızda oturduk. bellatrix'e teşekkür edemedim, onun önerdiği sky view app sayesinde etraftaki takımyıldızları filan inceledik, çok zevkliydi. Işıksızlık = yıldız. ama şehirdeki elektrik kesintisiyle filan olacak gibi değil. Sahiden en az bi 100 km'lik alan karanlık olmalı sanırım.

havuza pikede kırlangıç zerafeti
Bu arada bir not, okyanus kenarındayız, insanın gözü dev martılar filan arıyor. 3-4  martı dışında en yaygın kuş türü karga! bunu rehberde okumuştuk da görmeden anlaşılmıyor, pek bi garip. zamanında işgüzar bi ingiliz hindistandan getirmiş kargaları, haşere yesinler diye. şimdi okyanus üstünde çığlık atıp havuz suyundan içiyolar. kargaların yanında bir de cüce kırlangıç olduğunu iddia ettikleri minik kuşlar var, pek bir güzellerdi. bol bol fotoğraflarını çektim ben de.


bu arada, sahil boyunca kumda böyle minik kum topları var. yengeç yuvalarıymış. yengeçler kumla aynı renk ve küçük olunca etrafta gezindiklerini fark etmiyor insan.
yengeç toplu konutları
okyanus gelmişken, her yerdeyken.
doğu afrika sahillerinin kraliçesi: dhow
Efendim bu dhow denen yelkenliler, mühim. bir zamanların yegane ulaşım aracı, ana karayla adalar arasındaki tek bağlantı. Doğu Afrika'nın Swahili (Sahil insanları gibi bir kelime kökeni var) kültürünün belkemiği. Biz Zanzibar'a gittiğimizde "Dhow ülkeleri müzik festivali" vardı ki sanırım işin ciddiyetini anlatıyor. Çok zarif, kuğu gibi süzülen, hemen her derinlikte gidebilen tekneler. isterseniz deniz çekildiğinde bir dhow kiralayıp açığa gidebilir ve orada yüzebilirsiniz. deniz taksi gibi çalışıyorlar ama yürümesi zevkli olduğu için biz kullanmadık.

Yürüyüş sonrası öğle yemeği ve miskinlik. Denizin yeniden yükselmesine yakın, kum tepeciğimize koştuk. hava bulutlu olsa da fena yakıyor, krem sürmeyi unuttuğum ayaklarım orada yanmış. Ayak bileğimiz seviyesindeki su 1 saat içinde yükseldi, boyumuzu geçti. yürüyerek geldiğimiz yerden yüzerek geri döndük.

bahsettiğim turlar dışında, günler böyle geçti zanzibar'da. tavla oyna, kitap oku, uyu, yüz. bir gün de ufukta bir şerit halinde patlayan dalgalara kadar yürüdük, hakikaten patladılar, güzeldi.


bu da "ordaydım" fotoğrafı olsun:


turlar sonra.

3 yorum:

AidaSalem dedi ki...

huzurla karışık gece manzarasını hayal bile edemiyorum. ordaydım fotoğrafları da çok güzel! bir de böyle tanıdık birileri gidince sanki ben de ordaymışım gibi olabiliyorum; mesela Zanzibar artık "uzaktan bizim topraklar". bu da güzel :)

sakinn dedi ki...

Çok uzun yorumlar bırakmak istiyorum ama durumum yok hakim bey. İlerde, yakında.

O vakte kadar şu gevşek yorumumla idare et: O güzelim bulutlardan ne ekmek yemiş fotorafların!

Renkler çok güzel. Çoook güzel. Renk manyağı olmuşsundur oralarda, ah ne hoş!

deryik dedi ki...

sakinn: ay sorma ya, bulutlar sahiden harikaydı! :)

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker