21 Ağustos 2011 Pazar

hafta öncesi


bi önceki postu yolladıktan sonra fark ettim ki ben pek bi hararet yapmışım bu ara. napiym, bilgisayar başında gazete okuyan biriyim ben. bi de bu ara okuduğum her şey biyografi- anı veya makale. gündemden uzaklaşamıyorum.

light'laşalım. bugün pazar.

,yatağımın solunda, 90 derece sola devrik olarak yapıştırılmış bir fotoğraf var. böylece her sabah gülümseyerek uyanabiliyorum. çok zeki biriyim, bu ara en çok bunu akıl ettiğim için mutluyum. yüzümde güller açıyor.

bir bütün tavuk haşladıktan sonra, acaba ne ara yiycem, ne ara bitiricem onu düşünmeye başladım. kara kara. olsun, yemek olsun. sokakta kedi yavrusu ve hamile kediden bol bi şi yok nihayetinde.

 kuş tüylerim giderek artıyor. kafesteki kuşumun da dalı var. her şey her an uçuşabilecekmiş gibi.

haftalardır süren yürüyememe halimi bugün aştım galiba. yani en azından bacağım kopacakmış gibi, testereyle kesiliyomuş gibi hissetmeden, hafif bi sızıyla döndüm eve. üstelik 3 sergi gezdim, tam performans! sabancı-borusan- pera. diğerlerini de bi dahaki tura artık.

hani bilmediğimiz bir yemeği ilk kez tadarken, "tadı nasıl acaba?" diye düşünürüz ya, sonra tabak geldiğinde "bu nasıl yeniyo acaba?"ya bırakır kendini bazı durumlarda. hah işte bugün bi turist su böreği yerken benden kopya çekti.

ben sabun yaptım! çok kolaymış. çok da iyi güzel oldu, elime sağlık. evimizin bir gün boyunca lavanta kokması da harika bi şi. bu gazla incik boncuk havuzuma geri dönebilirim.

ben eskiden alakasız sergilerin kartpostallarını bööle duvara kolajlardım. önce bilmemkaç ay biriktirirdim. tamamen renkleri sebebiyle filan, derin manalar yok. ufaktan yeniden giriştim. gerçi çok bi çeşitlilik yok şu an ama devamı gelir belki. başlamak lazım bi yerden, el oyalıyor.

bugünkü yürüyüş zaferim dışında, ofiste değilsem evde vakit geçiriyorum. yaşasın fıtık olmayan ama her an olabilecek bel ve onun bacak ağrısı. haliyle her şey ev için, evle, eve doğru. arkadaş ve kardeş ziyaretleriyle renklenecek bu ev hallerim umarım.

istiklal'den sokak müzisyenlerini kışkışlamışlar. niye sever, niye döver belli olmayan bir belediye, kendi kendine verip alıyor. meğer o müzisyenler, istiklalin işgal altında olduğunu gizliyormuş. bugün hiçbir müzik sesi olmayınca, her yer dev tabelalar, bindirim ve indirimler ve dev dev dev duvarlarla doluydu.

bunun dışında, çok aşık ve mutluyum. iyi diyelim, iyi olsun'cuyum. bi de bi belgesel arşivi buldum, ordan burdan izliyorum. hayat online'ken daha güzel.
22 ağustos da geldi çattı işte. bakalım n'olcek?

4 yorum:

Adsız dedi ki...

a a! sabun evde yapilabilen bisey miymis? cok sasirdim nasil bi suursuzluksa :) sorsam anlatir misin, google'dan cok sana guvenesim var :)

ikinehir

mermaid dedi ki...

Bütün bu zor haftanın, hastanenin, endişelerin, gelgitlerin, hepsinin tek güzel yanı o sabunlardı. Çok ama çok teşekkür ederim deryik. Ne söylem eksik kalır.

<3<3<3<3

deryik dedi ki...

ikinehir: mail yolladım efendim.

mermaid: hehe güle güle kullanınız. ama bence kullanmayınız, saklayınız :)

Tugc dedi ki...

belgesel arşivinin adresi nedir acep, meraklandım?

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker