14 Ağustos 2011 Pazar

her şeyin başı

nihayet doktora gittim. bel fıtığı günlerinde aşk. arada bin km'den fazla varken iki kişi birden nasıl bel fıtığı olabiliyor, çözmeye çalışmıyorum. ruh ikizliği halt etmiş. benim durum daha hafif, saçmalamadığım sürece iyileşecek. sonuçları bekliyorum. o da iyi olsun, o da iyileşsin. sağlık, mühim şey.
ankarada günler hep daha uzun, hele cumartesiler. tek bir gün olsa bile, birlikte geçirmek ne kıymetli. sanki iki parçaya bölünce, iki gün gibi. yolcu uğurlamaktansa bavula saklayıp kaçırmak istiyorum artık. giderek artıyor.

elimde bir fotoğraf var, 5 yaşında. dün gibi, bugün gibi. o kadar gerçek ki sesini duyar gibi. pygmalion gibi haller hatta. gözümü alamıyorum.

özlemek, sürekliliği olan bir şey. onsuzluğa bile onunla dayanmak, özlemi paylaşmak, gibi. ne bileyim, manastırdaki rahibin görev bilinciyle, her gün o bol dikenli ağacın köküne su vermek gibi. acıtsa da, kanatsa da, çiçek açsın, büyüsün, güzelleşsin diye. "özledim bitti, özledim geçti" değil mesele, yani ağaca " çiçek açtı, bitti" demiyosunuz di mi? öyle bi haller. tarifi zor.

bu aralar, her zamankinden daha odaklı, daha sakin, daha bir adım adım ilerler hissediyorum.

1 yorum:

pasifauna dedi ki...

Deryik,
Öncelikle, geçmişler olsun, her işi başı sağlık cidden. ikiniz de hemencecik iyileşin.
Özlem meselesi, çok karışık mesele. Uzun mesafe koşmak gibi, uzun uzun koştuktan sonra, dursan bile gidiyor gibi hissetmek gibi. Yanında otursa bile, bir tarafının hep onu özleyeceğini bilmek de ayrıca fena. Öte yandan da, Juliet'inde dediği gibi, öyle tatlı bir keder ki ayrılık... Neyse, kader ortaklığı sezdim de sanki, yeni eğitim öğretim yılında bol şans, az gözyaşı dileyim dedim.
Hamiş:Bu arada, Seda ben, Boğaziçi'den, hatırlar mısın bilmem :)

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker