7 Ağustos 2011 Pazar

şili

bu hafta, ben şarj oldum. galiba oldum yani. daha da olurdum aslında ama oldum sayalım.

sevdiğim geldi, aslında yıllaaaaardır buluştuğumuz ama buluşamadığımız o yerde tatil yaptık yine. her şeyin tanıdık, çok çok tanıdık ve birlikte olduğu yer. birlikte olunca, etrafa birlikte bakınca, aynı şeyleri tanıdığımızı fark edince, katmerli bir huzur çöküyor. deniz güzel şey. bir örnek minderlere uzanıp paralel şekilde kitap okuyup denize girmek, sonra yine aynı paralellikte kitap okumak, çok daha güzel. birlikte ilaç almak, garip bir destek ünitesi. olsun, o da güzel. ufka bakmak insana iyi geliyor. her şey daha sakinleşiyor, sıraya giriyor, yapılabilir bir hal alıyor. ufuk, bir anda sizin oluyor. o ufukta şimdi var, yarın var, sonrası var. güzel bir çizgi.

bir kitap okudum ve sonuç: bir film arıyorum. ben o filmi bulunca, kıçına eşek kuyruğu takmamız gerekenlerden az da olsa intikam alıcam, 32 bin metrelik bir kuyruk takıcam hepsine.

ankaradaki kitaplıktan bir kitap seçip okumak, tuhaf bir şey. kendi aldıklarım başucumda mini bir kule olarak beklese de, bu başka. annemle babamın gençlikleriyle tanışmak, ne bileyim işte, sanki bi 30 yıl önceki hallerinin karşısına çıkıp ödünç kitap istemek gibi. güzel ve garip bir his. hele ki kitapta altı çizili yerler varsa, on numara.

 *
bu arada, resmen algıda seçicilik sanırım ama ben yine aynı dövmecinin dövmelerine denk geldim. bu sefer atatürk havaalanında! yann black yapıyor, deryik görüyor efendim, durduramıyoruz.

bir de kaç seferdir yazıcam unutuyorum:
thy, ki onlar artık törkiş eyırlayns, yemeklerin yanında şişe su olarak hamidiye su veriyor. taksim sırasında ise hostesler saka marka su veriyor. saka'yı bilmem ama hamidiye su fazlasıyla şaibeli. bir kuyusu suya fenol karıştığı için kapatılmıştı, sebebi de yanıbaşındaki kimyasal atık tesisi. detay burda. konuyu yakınen biliyorum, çünkü hamidiye içmişliğim var. sebebi de şu: hamidiye, istanbulun en eski sularından biri. hatta bakınız, 108 yıllıkmış. adına güveniyorsunuz, ama böyle bir olay yaşanıyor. şu an her ne kadar ibb açıklama yapıp "mühürledik, taşıdık, alladık morladık" dese de, rica ederim thy, sahiden yani, başka su mu kalmadı?! ben içmiyorum. yanımdaki çocuğa ve annesine de içirmedim. hep birlikte hosteslerden küfür yiyerek su istedik. o tepsideki su değişse, çok mu zor ki?
evet, sahiden başka derdim yok.

falaaan filan. geldim ki istanbul serinlemiş. iyi de olmuş.

Hiç yorum yok:

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker