14 Ekim 2008 Salı

GERD

hayatım boyunca en sevdiğim organım midem oldu. hiç sorun çıkarmaz, dersi en önden dinleyip not alır filan. müthiştir yani. heyecan/ stres/ saçma yemekler/ fazla alkol midem hariç her yere vurur mesela. genelde tansiyonum düşer; ama midem, 5 yıl anne yemeğinden uzak yurtta kalmış birinin tam istediği mide olmuş, sevmiş sevilmiştir. fazla da yüklenmedim canım; ama neticede işte, öğrenci mideleri arasında bence ilk 10'a girer. nadir yaşadığım mide krampları filan haliyle beni çok etkiler, düzenli mide sorunu yaşayanlara gerçekten çok üzülürüm, çok çekilmez gelir gözüme.

canım midem konulu kompozisyonum burda sonlanıyo. zira midem 3 gündür bi enteresan hallerdeydi. dedim ya, kendisi o kadar usludur ki yemek borum ya da ses tellerim bile daha fazla zan altında benim için. neyse, uzatmadan, şu an "strese bağlı reflü" gibi bi şiyim. gibi diyorum, zira teşhis sürmekte, tedavi sadece "acı azaltıcı" düzeyde. kan tahlili filan da var işte.

mideciğime bunca yıl bence iyi de baktım; asitli içecek, kahve veya sigara kullanmam ben. son ikisi belki nadiren, ilki asla. hatta son bi yıldır içkim bile yok nerdeyse. neyse işte, "iman tahtası boyunca yanma hissi", "yemeklerden sonra biri diyaframımı yumrukluyo hissi" filan, talcid ve adı enteresan şurup sayesinde azaldı. şurup böyle mide ağzını köpük gibi kaplıyomuş. farmakoloji müthiş bi şi. neyse, hayatımın ilk talcidiyle tanıştım. o da müthiş bi şi. midem bunca yıl kapı gibi olduğu için (doktor beni "şaşkın" bile buldu yani. utanmasa, "bu da mide, olabilir" diyecekti), şikayet sadece 3 gündür olduğu için falandır filandır, tek açıklama bunun hafif şiddette, geçici ve strese bağlı olabileceği. "geçen hafta biraz stres yaşanmışsa" dedi doktor, annemle güldük. ben daha fazlasını da yapmış olabilirim.

stres reflüsü yani. ne topraklarını gördüğüm ne şarabını içtiğim hırvat memleketinin olma ihtimalini bile düşük hesapladığımız afetleri yüzünden. o hökümet yetkilileri bana dubrovnik sonrası zagreb turu filan bahşetsin bence. kasa kasa şarap da isterdim ama içemiyorum ki şu an.

ama neticede, durum şudur ki, berbat besleniyoruz. yani bunu hepimiz biliyoruz ama valla öyle. stres bi yana, bu mide bence yorgun. ankarada anne yemeği besisine çekildim döndüğümden beri. evde tarım yapamadığımızdan ve bir mezbaamız da olmadığından haliyle "güvenilir" gıda kaynaklarına güvenmek tek çare. ondan öncesi, okul dönemi, sadece "yaratıcı açlık bastırma teknikleri"nden ibaretti. vicdan rahatlatmak için haftada bir salata yetmiyo ve hayır o sandeviçin içindeki yeşil şey sebze diil. kolada da bok var ayrıca, gizli formül o.

burdan yaşıtlarıma sesleniyorum efem, çok üzgünüm ama bizim vücutlar maça eksi hanelerde başlıyo. mide olur, karaciğer, böbrek olur, kalbiniz olur hatta; şu yaşınızda bile bakıma muhtaç biraz. bir doktorun özetlediği üzere: "annenin 1 elmadan aldığını sen 3 elmadan alıyosun, yanında almak istemediklerin de cabası". kaç kişinin migreni var? kaç kişi sırt/boyun ağrılarına alışmış vaziyette? anladın sen.

3 gün içinde eski ph dengemi bulacağım umarım. sebebi hala tam çözülmüş değil reflünün, ona tamam. çağımızın hastalığı listesinde filan. benimki hatta geçici, minik bi şiymiş, umarım. yine de bana "ben BİLE reflü olduysam hepimiz ölücez" hissi veriyo. dikkat edin yani. özellikle öğrenciler, bi kilo da elma alın eve. cidden, boğazınızdan meyve sebze geçsin. . tahıl, bakliyat, bunlar da mühim şeyler. ıspanak filan yiyin ne biliym, pırasa ya da. ayrıca, bence kilo almak, almaya eğilimli olmak, güzel bi uyarı sistemi. bi şiler ters, haber veriyo bünye. ben yıllar yılı kilo almayan kız olarak çikolataya, yağlı yiyeceklere fena abanmıştım mesela. görüyoruz ki iyi diil. hatta yani: lüks. imiş.

manav teyze yazımı sonlandırıyorum efendim: cidden vücudunuzu dinleyin arada. garibim, boğazınızdan yukarı asit fırlatmadan önce de anlatmaya çalışmış olabilir derdini aslında. derin nefes alın, bol su için, bi de germeyin gerilmeyin, hiç değmez. insanlar kebapçılara boşuna manzara resmi asıp yapay şelale filan yaptırmıyo. sakin sakin sindirmek lazım, anlaşılan.

4 yorum:

begumgum dedi ki...

gecmis olsun!ise basladiktan sonra bende bilumum stres hastaligi baslamisti,aman dikkat!beslenme konusunda cok haklisin,sandvicin icindeki yesil sey yetmiyo hakkaten,arada gercek sebze meyve yemek lazim hakkiyla :)

mermaid dedi ki...

son cumlelere koptum:D

si-men dedi ki...

önce bir geçmiş olsun demek lazımdır, ardından da diyorum ki "güvenilir" bir şey olmadığı için, biz ne kadar sağlıklı beslendiğimizi düşünürsek düşünelim yine de anneler gibi olmamızın imkanı yok. inatla onların bir elmadan aldıklarını 3ten almaya devam edeceğiz, azcık dikkat edersek belki 2 olabilir. migren filan gibi hastalıklardan muzdarip olmasam da, yine de strese bağlı birkaç hastalığım ara sıra nüksediyor, önüne geçilmez bir hal bu.

deryik dedi ki...

begümgüm: henuz düzenli bi iş hayatım da yok ki.. o olsa nolurdu merak ediyorum.

mermaid: akvaryum da olur :)

si-men: topluca yoga filan yapsak geçer belki.

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker