5 Aralık 2007 Çarşamba

grrrii grrriii

bir kedi şiiri vardı. kedinin ağzından yazılmış. işte buldum: yağmur ve kedi. dışarı çıkmak için ağlayan bir kedi. yazan barış pirhasan. ggrrriii grrriii. hatta ben bunu lisede mi ne okumuştum sınıfta sanki. grrıı birr gökyüzü grriiii griii...

barış pirhasan-vedat türkali- deniz türkali de yeni bir cevdet paşa ailesi üçlemesi bu arada.

neyse, öyle hissediyorum. dışarı çıkmak istiyorum ama hava grrii grrri. gri havalar severim aslında, istanbul grisi diye bi renk vardır mesela, zorla sevdirir kendini. böyle hollanda merkez'de tutsak kaldığınız günlerde aklınıza kobalt mavisi deniz-gri gökyüzü- beyaz martılar falan gibi pek bi renk uyumu içeren istanbul görüntüleri gelir.. geliyo bana yani. ayrıca bir boğaziçili manzara'da donarak çay içerken etrafında kedilerle denizi seyretmenin zevkini bilir. icabında her arsız kedi yağmur altında bir kucak kedisi olur. ayrıca boğaziçi herkesin kendine bank tuttuğu, bir nevi gizli bankseverler kulübüdür. diil midir şimdi, sorarım. öyledir. ve bu den haag şehrinde bank da yok. bank özürlüsü bir şehir. gerçekten yok. çok acı bir şey ve ben istanbul banklarını özledim. okulda ya da şehirde manasız yerlere kondurulmuş banklara bakıp "ehlikeyiften mesaj var" uyarısı görmüş gibi olmayı da. burda gördüğüm yegane bank, civarındaki yegane manzara kırıntısına ters konmuş bir ahşap parçasıydı.

neyse işte, hava sadece gri olsa sorun olmazdı ve lakin ayrıca feci rüzgarlı. yağmur romantik bir şey olabilir ama henüz adam tokatlayan rüzgara karşı yürümede romantik veya sonbahar hüznü tadında ruh halleri yakalayamadım. saçımı kuşlar gagalamış, yüzümü perdeayaklılar tokatlamış gibi bir halde yürüme çabası. sevmiyorum hayır.

ilim çin'de bile olsa gidiniz evet. ve lakin rica edicem dönüş biletinizi onaylatın zira sonra 2 gün rötarınız olabilir mesela. hoş diil.

bir sneak preview gecesi daha dün yapıldı. sneak preview efendim, süplis film coşkusu. gelecek programdan bi filmi gösteriyolar her salı saat 9'da ama hangisi bilmiyoruz. film kartı olana dandik bir film çıksa bile koymadığı için öğrenci cenneti bi durum. bu haftaki ekibimizin ortalama yaşı benimle 27'ye iniyordu ve filmimiz the bee movie idi. eğlendik mi? eğlendik evet. altın pusula'nın gösterime girmesine 1, benim gidip görmeme 5 gün kaldı. elimde dondurmam çocuklar gibi şen olucam.

ah bi de bugün 5 kasım (edit: ee...aralik. evet), sinterklas. yaşasın ırkçı şenlikler günü yani. etraf zwarte piet dolu, böyle maymunumsu bir vücut dili uygun görülmüş, zıplıyolar. yarına geçicek.

bugün okulda bilgisayarı açtım ve karşımda "welcome to doomsday!" uyarısını gördüm. bu arada, israfil'in borusuna dair espri yaptığımda kimse gülmüyordu bi ara, sonradan kendime hatırlattığım üzere israfil islam dışında bir dinde yok. tuhaf aslında, enteresan bi karakter. ben israfilin borusunu online duydum misal bugün. e-muhtıra gibi. ahaha iğrencim.

kocaman bir film arşivim olsaydı eğer, bugün barış pirhasan filmleri izlerdim kurulup. grii grrii izlerdim işte. şu anda odamı topluyor olmam lazım zira yarın sabah 8'de böcek kontrolü için odaya gelicekler. yıllık böcek kontrolü diye bi şi var. böcek orda mı hala diye bakıyolar. hahahah. neyse işte sabahın köründe odaya daldıklarında çöp ev ilan edilmemek ve özsaygı sebebiyle bi el atsam iyi olur.

habire kolye yapıyorum. sıkıntısal üretim. en son bi öğrenci "affedersin, bu ne?" dedi kolyemi işaret ederek. " ee... kolye?" dedim. hmm dedi. sonra nereli olduğumu sordu. bu hafta içinde aslında tam 4 kez asansörde nereli olduğumu sordular ve soranların hepsi pakistanlıydı. hafıf meraklı bir millet olduklarına dair bir genellemeyi-- durduramıyoruz geliyor evet, yaptım bile. üstelik günde 50 kez karşılaşırken neden illa asansör diye de sor sor sor sor dur.

ay çok grrri. üzgünüm. bu hafta böyle geçicek.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

az kaldı deryikkk :/ bi de 5aralık olcaktı galba... muko :x

Adsız dedi ki...

Bee Movie'de eglenmis olmaniza ailecek cok sevindik. :) Olabilecek en guzel film degil tabii ki, ama duygusal bagimiz var.

ne yazdı ne yazamadı dedi ki...

ay deryik çok güldüm gene...itiraf ediyorum yurtdışındakilerin istanbulu ozleyip şusunu busunu ozledim demesinden sadistçe bir zevk alıyorum. kafama not alıp ertesi gün oranın tadını çıkarıyım diye planlar bile kuruyorum. çok kotü kalpliyim ben.
yalnız banksız şehri anlayamadım. yani bize abes yerliye normal gelen çok şeyle karşılaştım da banksız şehir nasıl oluyor onu anlamakta zorlanıyorum.
ehe ehe israfilin borusunu ben de anlamadım, ama hristyanlıkta olsa yine anlamıycaktım büyük ihtimal.

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker