5 Aralık 2007 Çarşamba

bağ

ben küçükken de bilmişmişim. hatta benim çocukluk doktorum, annemin lise arkadaşı sevgili namdar'a (bilmişlikte ikinci boyut: amca d(iy)ememe) elim belimde, yaş 3, "onu öyle yaparsan gününü görürsüünn" demişim. hani 2,5 yaşında konuşmuş bir çocuk için ayrıca bi bilmişlik. çok utandım yıllar sonra. zira namdar uzundur. ben yaş 3, birkaç karış kadarken... eller belde falan. feci feci. bi de anaokulunda başparmağımı sallayarak masal anlattığım bi fotoğraf var, artık yaşıtlarıma ne tembih ediyosam... sonra yaş 5, dedem "atakule atatürk'ün ilk çıktığı kuledir" diyerek istanbul'da yaşayan beni kitlemiş ve ben işin doğrusunu ancak 3 yıl sonra öğrenmişimdir. bilmiş saf.

ilk kopyamı hatırlamıyorum. ilkokulda matematik için olabilir. zira ben üçerli sayma kuralını ikişerli sayma kuralından (0.2.4.6.8 tekrarı) apartarak " 0,3,6,9" haline getirmiş(3,6,9,13,16,19...) ve bayaa iri bi sıfır almıştım ilkokulda... ilk kopya anım şu: bi arkadaşım, ki adı hakandır, ilkokul 4'te tarih sınavında sınav sonunda kitabını açmış, cevaplarına bakarak "ah vah tüh" falan diyodu. aysel örtmen "yavrum bu ne kör göze parmak kopyadır" diye yanına gittiğinde "ben cevaplarımı kontrol ediyorum ama" cevabını aldı. ve hakan cidden cevaplarını kontrol ediyodu zira elinde kalem yoktu. saf mıymış masum muymuş bilmiyorum ama işte... çocukluk.

aslında ben ne istediğimi bilmem. cidden. ne istemediğimi bilirim, geriye bir sürü seçenek kalır. o yüzden son anda karar veririm ve panikle istediğim şeyin en çok istediğim şey olduğuna inanırım... bu sırada sabit kalan şeyler istanbul ve gezmektir. yani aslında ben ne istediğimi bilirim de onlara giden yol karmaşıktır.

en saçma huyum kendi dalgınlıklarımı bile en yakınımdakilere yıkabilmem sanırım."senin yüzünden anahtarımı unuttum"/ "odam dağınık çünkü sen yemek yapıyosun" gibi saçma ve insanları kitleyen laflar etmişliğim vardır, gülüp geçmek, icabında "hadi len" demek gerekir. kendime geliyorum kısa sürede. büyüdüm heheyt. defom çoktur ona göre.

cep telefonum pek kullanışlı olmasa da çok dekoratiftir. beyaz ve çiçekli. burda pek çalmıyo. alarmı da azıcık uyuzdur. eski telefonumu çok severdim minikti ve radyosu vardı sonra bi gün öldü. türkiyedeyken melodisi bi 4 yıl boyunca muppet show idi, şimdi içinde ne varsa o. yolda yürürken anneyle konuşma aracı. modelini cidden bilmiyorum, beyaz ve çiçekli işte.

aşk dediğin, sarhoş olunca aşk eksperi kesilen arkadaşım Nik'in sorularından ve beğenmediği cevaplarımdan daha karmaşıktır. ekseriyetle (ne alengirli bir kelime bu yahu) kendisi de "amaaan yemişim aşkı" der, konuyu bağlayamaz falan. o benden 9-10 yaş büyük. soru sorar ben cevap veririm, böyle bi "peh.. hahaha...breh breh" bakışları atar, beğenmez. "yani sen şimdi diyosun ki..." der, yine sorar. sonra basar gider. aşk bence iki kişilik olunca tadından yenmeyen ve lakin genelde tek kişilik bir şeydir; hatta "aşk tek kişilik yatağınıza iki kişi sığabilmeye şaşırıp mutlu olmaktır" tadında bir ciklet cümlesiyle kapıyorum. bi de sabırdır sabır. çok da sık olmaz, oldu sanma ihtimaliniz daha yüksektir. Ay bu cümleden sonra Nik'i görür gibi oldum.

en sevdiğim blog valla ne desem yalan, bir tane yok... ama illa bir dene seçiceksem PBBC'nin VIP statüsündeki yeri ayrıdır tabii; 10 yıllık okuyucusuyum kendisinin, ondan. hatta görüntülü blog teknolojisi olursa ilk kendisi geçsin, mimikleriyle okuyalım tam olsun evet.

evveeekk... böyle bir zincirleme reaksiyon almış başını emir beyden, gelmiş beni bulmuş. ben de kimi kimi diyerek... hmmm.... sütlü madem. evet evet. pişt sütlü. sen evet.
zincirin yeni halkası.ta daaaa...

8 yorum:

Emir Bey dedi ki...

çok nazik ve eli çabuk bir deryik siniz =) teşekkür ederim =)

hakan a da ne diyeceğimi bilemedim ehehe süper bir insandır şimdilerde, faysbuktan bulun da yollayın =) madem ilkokuldanmış =P

Peanut Butter and Black Coffee dedi ki...

Ay haydaaaa ben kocaman yorum yazmıştım silindi!
Demistim ki:
Oy oy oy beni cok utandirdiniz, cok tesekkur ederim efem. Zira siz Yildirim Turker'in kalemi olacaksaniz, ben de sizin klavyeniz olurum cunku. Biz de sizi 10 senedir okuyoruz, tikkatle takip ediyoruz. Karsilikli :)
Bir de demistim ki:
Namdar ne seker bir insandir di mi! Benim de annemin arkadasi, ben de hep onu gulumserken (ve uzun :D) hatirlarim hakkaten. Ben ilkokulda bir kere servisi kacirmistim da beni yoldan gorup okuluma birakmisti. Hala unutmam. Mehmet napoor acep?
Son olarak da kitaptan cevap kontrol etme olayina bayildim :D ahahahahahah
Mukumuklar gonderiyorum Deryikko :)

kafcamus dedi ki...

"ne istemediğini bilen bir insan, ne istediğini bilenden daha manalıdır" inka atasözü

Dilara dedi ki...

zincirin yeni halkasıyla sen geldiğinde 3lü okey bapalım mı deryikimu.

Dilara dedi ki...

bi dee paris fotoğrafları lütfeen?

buraKargın dedi ki...

'aşk tek kişilik yatağınıza iki kişi sığabilmeye şaşırıp mutlu olmaktır' sevdim bu sözü :)

aşk, arzulanan bir varlıkta bulacağımız tada susamaktan başka bir şey değildir.

montaigne

bunu daha çok seviyorum ama...

deryik dedi ki...

emir bey: nidemek efendim nezaket sizden.. hakan büyümüş, hatırlatmak istemedim kendisine şimdi. buldum ama :)

PBBC: mehmet de uzun. londrada master yapıyodu bitirdi galiba. fazla yaratıcı oldu beni korkutuyo, yaptığı işler süper. en son namdarların salonunda bi resim gördüm, sustum kaldım. algım yetmedi.

kafcamus: öyledir diiğ miiiğğ? :P

lavender: okey dokey. iğrencim. paris fotoları yandı bitti kül oldu. bühü.

fikirbaz: montaigne olunca neler neler diycem ama şimdilik bu kadar oluyo :)

ezgi dedi ki...

deryik, dilarik: bekliyorum heyecanla sırıtarak : )

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker