9 Ağustos 2007 Perşembe

gezdim gördüm

dadaada
7 günde 9 yer. at gibi koşarak, uykusuz kalarak, maaile.
brüksel-brüj-paris-lüksemburg-cochem-st.gor-köln-amsterdam-den haag.



brüksel'de bir tek ana meydanı ve civar sokaklarını gördük efendim, tipik bir benelüks düzeniyle: meydan-kilise-belediye binası/saray şeklinde dizilmiş. çatılar pek bi hoştu. 2 saatte uzmanlaşamadık tabii; ama hoş şehir. brüj turu bira menüsüne adandı, kardeş çilekli anne karamelli bira içti, çok gezilemedi. önceki sefere sayıldı. her şehirde 2 saat sistemiyle zor bi turdu zaten.

paris 3 günle gezinin gülü oldu. fazla fotoğraf koymak yorucu oluyo.





euro disney'e giden turdaki şahıslara dehşet içinde şaşarak yollara düşüldü. ailenin yön duygusuna sahip tek kişisiymişim, paris metrosunda bi seferde istediğim trene binip rüştümü ispatladım. st.germain'e üniversite açıkken gitmeye söz verdim, les halles benim "ara sokak istiyorum meydanlardan kurtarın" sıkıntıma iyi geldi. ne denir ki... den haag'tan sonra şehir gibi bi şehre olan hasretim dindi. "paris gecesi" imajı bozulmasın diye siyah gece lambalarını hala loş olarak yakan bir şehir, şehircilikte bi numara heralde. saygılar bizden yani... bütün tur ekibi "yazık" diye diye gezdi paris'i; "istanbul'a biraz özenseymişiz 5 basardı buralara" diyerek... imrenmekle kıskanmak arası bir yerde... turla gittik sonuçta alnımıza "turist" yazılsa daha az belli olurdu heralde; ama yine de o tek günlük yürü ya kulum turu güzeldi. daha yazılır ama ı-ıh deryik havasında değil. defne hanım jonglör olacak da top çevirecek diye dilim dışarda koşarak inip çıktığım o yokuşa adım verilsin.






sonra lüksemburg. o kocaman ormanlı vadi.. pek bi şi anlamadık gerçi bir acentezede olarak... aklınızda olsun, arsız ve iş bilmez acente sahiplerinden koşarak kaçın, yoksa size gezinizin bitmesine 2 gün kala "biletiniz benim yüzümden yandı ama yenisini kendiniz alın" bile diyolar. sonra bööle bi yüz ifadesi işte. kök söktürücü bir anneyle rövanşı almak mümkün.

sonra efendiiim... en efsanevi gün yapıldı: lüksemburg'ta kahvaltı, almanya'da öğle yemeği, amsterdam'da akşam yemeği!! almanya deyince aklına kocaman şehirler gelen varsa, cochem derim. rehberimizin minik sırrıydı anlaşıp gidildi... ren nehri üzerinde, telesiyejle çıkılan minik bi tepesi var, masal diyarı gibi. köycük. dünyadan uzak bi yer. gotik harflerle duvarında otel adı yazan, şaka gibi bi yer. hatta tepeden bakınca bilbo baggins falan geldi aklımıza. karadeniz yeşilliğinde... gerçi tepeye çıkarken yükseklik korkusu biraz sorun oluyo ama... sonra ren nehri turu. rehberimizin azıcık tarih bilgisi olsa bize anlatırdı; ama olsun. kendisinin neredeyse kafatasçı oluşu bile geziyi bozamadı. gerçi bi kez daha "paris'e zenciler geliyo hep, bozuyolar " dese mikrofonu kapıcaktım elinden...



köln'e de gidildi ama katedral meydanından başka bi yer görülmediği için sayılmaz bence. sonra amsterdam ve den haag.
son ikisini artık fasülyeden saysak da gittiğimiz gün gay pride sebebiyle kanallar şenlik yeriydi, amsterdam en eğlenceli halindeydi... ve lakin zamansızlıktan katılamadık, kıyısından iliştik. den haag'da hava ben yokum diye 30 dereceyi bulmuş, millet scheveningen sahilini bi nevi şile'ye çevirmiş yatmakta. kadi ebatındaki martılar aynı kedi gibi dibinizde, yemek mi yiyosunuz diye kolluyo.

falan fülüünn...

özeti şudur: kısa sürede at gibi gezmek istiyosanız araba gerek. bilmediğiniz yollarda kaybolma ihtimaliniz varsa da en iyisi bi tura katılmak. benelüks ülkeleri turu da görece hesaplı ve dolu dolu geçiyor. aileler için daha iyi bence; üniversite yaşlarında iki erkek katılmıştı pek zevk alamadılar zira aile saadeti otobüsüyle dolaştılar; ama ucuza geliyo diye katılmışlar. hoş anılar kalıyo geriye işte.

ve ve ve bir kez daha anladık ki kardeş abladan her zaman daha havalı oluyor efendim, ben havalı derim isteyen cool desin, bilmem ki aynı yola çıkar mı? defne hanım modasıyla bu satırlara son veriyoruz. "siz ikiz misiniz?" "hayır 8 yaş var aramızda!" "e hanginiz büyük peki?" diyaloğuna gelsin bu kareler...



not:parmak mor, tırnak düşmek üzere, ateşim var.
haliyle blog havamda değilim pek.
üstelik röportaj da ayarlamadım daha. üf püf.
bu da geçeer.

13 yorum:

Nakhar dedi ki...

eh bu kadar geziden sonra yatak döşek yatılmazda ne yapılır zaten... :)

gezilecek bir yere gidersem herhalde bir tura parayı yatırıp gitmem zira yazanlar karşısında at gibi ordan oraya yularımdan tutar gibi çekiştirirlerse gezi benim için işkence olur... belki ben o gittiğim yerlerde daha fazla kalmak havasını tenefüs etmek suyundan bol bol içmek istiyorum...

buna tur engel oluyor işte...

çıkardığım sonuç; asla bir geziye turla gitme kaybolursan kaybol ama yine de bir turla gitme.... :)

sora sora bağdatı da bulurum evelallah :)

jelatin dedi ki...

(İkinci setin, ilk fotoğrafı)

Kaşkolunu çok sevdim, çıkar onu bebeyim. Hadi gel bize gidelim.
Kaşkolunu sevdim, VER ONU bebeyim. Hadi gel...

Peanut Butter and Black Coffee dedi ki...

kis deryik ben sim'i ozlemisim cok resmini gorunce kendi annemi gormus gibi oldum.
cok selamlarimi ve saygilarimi ilet kendisine :) ankarada annelerle bulussak bir keske.

Tugc dedi ki...

Oh valla ne güzel yahu.Ben de annemle Buse hatunumu alsam da gezdirsem diye e hayıflandım üstelik. Ama biz kardeşimle sizin kadar benzemiyoruz.
Umarım bir an önce iyileş.

ezgi dedi ki...

hızına yetişemiyorum, yetişemiyorum, daha geçen buradaydın sen? durup bir nefes alayım.

deryik dedi ki...

nakhar: tabii süre kısıtı yoksa en güzeli. hatta tercihen bi şehre 5 gün hesabıyla gitmek lazım..

jelatin: mil mersi, soğuktu o diyarlar şallandık :)

PBBC: iletirim ni dimek... iyi olurdu valla aynı tarihleri tuttursak...

tuğçe: pamukkale falan sana yakın sayılmaz mı, ne güzel olurdu... teşekkürler, düzeldi bayaa.

star starcrazy: yok efendim işte gelmeden önceki gezi bu :) o kadar görmedim leyleği havada, bloga geç yazıldı :)

Adsız dedi ki...

ben de gri pantolonu çooook beğendim.nerden o acaba?

deryik dedi ki...

isimsiz: Nabu'danmış. istanbul'da atlas pasajında bazen aynı şeyler oluyo, zira ikisi de ihraç fazlası satıyo. ama oxxo'da da benzeri varmış.

Adsız dedi ki...

ben bayılıyorum buna ya.. ahanda bayıldım

Adsız dedi ki...

ben de gözlüğünü çok beğendim o nereden? :)

deryik dedi ki...

H&M'den. ucuzdu bayaa, 4-5 euro. benzerleri var burda da gerçi.

Derya dedi ki...

merhaba hangi turla gittiniz acaba bir de yollar çok çileli ve uzun mu kaç saat olduğu yazmıyor tam olarak hiçbiryerde:)

deryik dedi ki...

valla turu annemler türkiyeden ayarlamıştı, geçmiş zaman, hiç hatırlamıyorum. o bölge ülkeleri ova olduğu için yollar dümdüz. almanya tarafı biraz dolambaçlıydı ama çok değil. zaten 10 şerit otoban, gayet rahattı.

bir de neresi kaç saat? bir şehirden diğerine genelde 3-4 saat sürüyodu diye hatırlıyorum; ama tabii nerden nereye gittiğinize bağlı.

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker