Telefonum bozuldu. Gerçi hiç beklemediğim bi anda olduğu için şaşkındım; ama kaç zamandır telefonsuzluğa övgü düzdüğümü düşünürsek, resmen takdir-i ilahi devreye girdi. Bi zamanlar açılmamakta inat edip bir tam gün boyunca beni delirttiği için hiç kapamıyordum. Dün kapadım bi an, bugün açılmıyor. Telefoncu "tamire değmez abla, yenisini al" dedi. Bence açılabilir ama adam bilmem nesinin yanmış olabileceğini söyleyip "suya düştü mü? spor yapıyo musunuz?" gibi ilginç sorular sorunca ikna oldum. İşime geliyo. Tek derdim telefon hafızasına ulaşamıyor olmak, numaralar falan... olsun valla.
Havuz açılmış, yaşasın okulumuz. Yarın erken kalkabilirsem o kalabalık ve klorlu suda zevkle kulaç atıyor olucam. Bugün ne güzel bi gündü yaa, yürü yürü bitmiyor deniz.. Güneş güzel, yeni fötr şapkam güzel. "Varolmanın dayanılmaz hafifliği" tadında bi şapkam var artık, biraz daha köşelisi.
Bi de kadranı değiştirilebilen "stamps" saatlerden aldım, çok ucuz ve renkli ve güzel- içimdeki isviçreli kaç haftadır zamanı bilememekten bıkmıştı.
Yemek düzenim berbat. iki öğün yiyorum- sabah ve öğlen. Saçma bi ikili olduğundan bütün gün tok ve bütün gece aç geçiyor. Bugün tek öğüne indirerek (saat 4te kahvaltı) kendimi aşıcaktım ki araya bi mısır ve cheerios girdi. dolapta venüs pastanesinin minik meyveli pötibörlerinden var. Voltran misali birleştirip bi öğün çıkarttım sanırım.
Şapkamı çok sevdim, yaşasın havuz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder