13 Temmuz 2011 Çarşamba

bunları bilelim: epizyotomi

bu sabah twitterda bir haber üzerinden, haklı bir isyan vardı. yazmasam, hani bi ihtimal siz okumasanız, olmaz.
konu: epizyotomi. ne olduğunu bilmiyorsanız hiç dert değil, pek kimse bilmiyor gibi zaten.
haber şurada

konunun özeti basit:

Türkiye’de ilk kez normal doğum yapan kadınların yüzde 96.7’sinin cinsel organın doğum sırasında doktor tarafından kesildiğini biliyor musunuz ? Tüm doğumlarda ise bu rakam yüzde 70’in üzerinde. Türkiye sessiz sedasız bir kadın hakları ihlali yaşıyor.

lütfen okuyun. kadınlar bir kere, erkekler iki kere, doktor adayları ise günde üç kere filan okusun.

ben bu uygulamayı ilk defa duydum. duydum ve aklım çıktı. aklıma kadın sünnetine karşı yapılan kampanyalar geldi. bir kadının vücuduna istemi dışında kalıcı müdahale yapılamaz. bu müdahale, doğum gibi, heralde hayatta başına 1-2 kere filan gelen, tamamen can ve bebek derdinde olduğu, sancıdan fezaya erdiği bir zamanda yapılıyor. hani size fikriniz bile sorulsa "gırtlağımı kes de bitsin bu acı" diyebileceğiniz bir anda.
peki bu tıbben gerekli mi?


Türkiye’de normal doğumların yüzde 90’ndan fazlasında cinsel organ kesiliyor. Bu oran Hollanda’da yüzde 24, İngiltere’de yüzde 20 .

e peki bizde niye kesiliyor? manyak mıyız? doktorun eline ne geçiyor? cevaplar yine yazıda var ama özeti:
1) kesilmesi şart diye yanlış bir bilgi olabiliyor. - demek ki okulda da böyle anlatılıyor?!
2) zaman kazandırıyor ve sorunsuz doğumu garantiliyor. - "doktor başına düşen hasta sayısı"nın neden kalkınma kriteri olduğunun özeti.

son olarak,
Dünya Sağlık Örgütü tüm doğumların sadece %10′unda ( olağanüstü durumlar sebebi ile) cinsel organın kesilmesine ihtiyaç doğabileceğini söylüyor. Her 10 doğumun 9’nda değil ! 

bu uygulama, vahşettir. bilgi yetersizliğinden veya garanticilikten, ne olursa olsun. gerekmediği halde, bilgisi veya rızası olmadan bir insana bunu yapmak, sadece vahşettir. bunun uzman doktor eliyle olması, etik tarafını bir kenara itmiyor. aksine, daha da beter bir hale getiriyor durumu.

dünya sağlık örgütü, neyin ne olması gerektiğini söylüyor. siz veya bir yakınınız doğurmadan önce doktorunuzun arada bir, hobi niyetine de olsa mesleki bilgilerini güncellediğini teyit edin.

kanım donuyor. bu ülke, "kutsal anneler" geyiği yapan bu ülke, kadını sadece "anne ve aile" içinde çerçeveleyip duvarına asan bu ülke, anne olma anında bir kadına bunları reva görebiliyor.
bazen sahiden: köküne kibrit suyu.

5 yorum:

mermaid dedi ki...

ah derya.
Bana doktorum "her şekilde kesileceksin, bari sezeryanda uyumuş olacaksın" dedi, düşünebiliyor musun? bu nasıl bir baskı? bizler doktorlara, topluma, bir sürü şeye rağmen ve inadına doğurmaya çalışıyoruz. normal doğurmaya, kesisiz doğurmaya... İngiltere'yi iyi biliyorum mesela, asla epizyotomi uygulamıyorlar. Buradaki ayrı bir dert: sana asla ne yapıldığını bildirmiyorlar. Geçen yıl, sezeryanda yanlışlıkla kalın bağırsağı delinen ve kanaması aslında o sebepten olan bir kadın vakası vardı, burada. Zahmet edip aileye söylememişler bile, bunu dahi.
Kesmeyenini bulun diyor haber, ben aylarca uğraştım ve bulamadım. Aylarca aradım. Hamile kalmayı planladığım andan itibaren aradım.
Sonuç: mecburi sezeryan oldu.

İçler acısı, ve o an sana "şu anda şu işlem yapılıyor" falan diye bildirilmiyor ve rızan alınmıyor. Kaba olacak ama cart diye kesiyor, elini sokuyor vs vs. Bir beton dökmedikleri eksik kalıyor.
Lohusa depresyonu gerçekten abartılan bir şey, ama bu ülkede her doğum bütün bu nedenlerden ötürü, ciddi bir travma. Ben doğumdan sonra rutin muayeneme dahi gidemedim, yaşadıklarımın iziydi. Ve onu yeni doğan bebeğe bakma güdüsüyle bastırıyorsun, zamanla çıkıyor.
Normal ve doğal doğuma üşenen bütün doktorları hipokrat kovalasın.

Oğullarımdan biri jinekolog olsa keşke:)

ikinehir dedi ki...

Deryik,

Epizyotomi cok yaygin bir uygulama. Aslinda ben ingiltere ve Hollanda'nin rakamlarina sasirdim. Brezilya ve Amerika'da her 10 dogumdan en az 8inde falan uygulaniyor sanirim. Benim annem ve normal dogum yaptigini bildigim pek cok kadina da uygulanmis. Tabii birseyin yaygin olmasi dogru oldugu anlamina gelmiyor.

Ben bir doktor arkadasima sormustum bunu, aynen haberdeki gibi aciklamisti. Oradaki doku kendi kendine yirtilirsa cok daha kotu oluyor, ama cerrahi bir mudahale ile kesilirse, duzgun bir bicimde dikilebiliyor diye. Elimizde bas parmak ile isaret parmagi arasinda kalan dokuyu dusun demisti, cart diye yirtilmasini mi kesilip dikilmesini mi tercih edersin. Boyle anlatinca birsey diyememistim, baska turlusunu cok riskli bir tablo gibi cizmisti. Internette de dogum videolarinda siklikla yapildigini gorup kacinilmaz olduguna iyice inanmistim. Benim arkadasima aldigi egitim sirasinda bu haberde deginilen bilgiler verilmemis resmen, hakikaten cok ilginc. Bu haber o yuzden cok kafa acici oldu benim icin.

Su dogum mevzusu hakikaten cok sorunlu. Bu epizyotomi de aklima normal doguma zorlanan kadinlari getirdi benim. Ayni hissi veriyor: oraya oturacaksin ve bacaklarini acacaksin. Hayir kardesim, eger bunun oluru varsa epizyotomi olmadan dogurabilmeliyim, eger istersem sezaryenimi de olabilmeliyim yani, nokta.

deryik dedi ki...

beni en çok rahatsız eden, seçenek sunulmaması, bilgi verilmemesi veya "biz doktoruz bizden daha mı iyi bilicen?" havası. gerektiği durumlarda bile yeterince anlatılmıyor belki de.

tamam, normalin üstünde bir hasta trafiği ile artık rutinleşen işlemler belki, vakit dar, herkes talepkar vs. sonuçta bu yaklaşım en ufak bir şeyde, mesela röntgende bile oluyor. "çektirmem şart mı?" diyorsunuz, dik dik bakılıyor. sonra başka bir doktor, "boşuna girmişsiniz röntgene" diyor. sonuçta artık insanlar en iyi, uzman doktordan çok, güvenebileceği doktoru arıyor.

ben doktorun neyi, niye yaptığını anlatabilenini seviyorum. anlatmak için hem bilgisi hem de sabrı olmalı. yoksa iş giderek mekanikleşiyor. hastasının sosyo-ekonomik durumuna göre değişen üslup meselesine girmiyorum bile. öylelerini hekimler odasına şikayet etmeli.

ikinehir dedi ki...

ay bu arada, haberde bahsi geçen kübra adli doktoru taniyorum, ben de ona gittim en son ve bazi dogum hikayeleri bloglarinda da adi gecer. ben dogum icin gitmedim tabii ama, gidenler hep hastasinin dediklerine oncelik verdigini ve normal veya sezaryen, sartlar el veriyorsa hastayi hicbirseye zorlamadigini anlatirlar. adi kubra taman, adi kayitlara gecsin.

arman dedi ki...

Bu gerçekten çok önemli ve en temel hak ihlaline örnek bir haber.

doğumu en yakın yeğenim olunca yaşadım ve o dönemde gördüğüm şey çok acıdır ki, doktorumuz gelin'in kuzeni olsa dahi kendine en yakın gelen şeye,'sezeryan' a zorladı. Normal doğum yapmak için yırtınmak gerek diye düşünürken bu haberde hiç bilmediğim birşeyi öğrendim, yırtınmaya bile gerek yokmuş, dr.lar o işi yapıyorlarmış!

Maalesef dr. kadın bile olsa bu çark değişmiyor. para kazanma hırsı, kolaya kaçma hırsı yemini en baştan unutturuyor.

hep söylediğim şey şu, modern tıp olmadan binlerce yıl insanlar yaşayabilmiş, üremiş ve rakamları bilmesek de güçlü kuvvetli kahramanlar çıktığına göre sapasağlam da büyümüşler. Bu modernliğin hep kolaylığını, maliyetini azaltıp karı ençoklaştırmasını almak ve 2011 e ve maalesef ötesine kadar sömürmek kadar ayıp ne olabilir? Bunu yapan yeminli okumuş aydın dr.lar ve artık çoğu okumuş aydın fakat kendi hakkını arayamayan biz ana babalar.

yine devlete geleceğim ama, işi denetlemek olan bir sürü kurumu varken, 3 çocuk isteyen bir basbakan varken düzelmenin de ötesinde bir iyileşme, normalleşme bekliyorum.

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker