16 Temmuz 2011 Cumartesi

garip meyve

az önce bir anda (larafreskodan) öğrendim ki:
assos'un güzelim behramkalesine bir jandarma karakolu yapılmış. olabilir.
sahilline belirli aralıklarla gözlem kulesi gibi yapılar dikilmiş. olabilir.
muhtemelen ilk bakışta, cankurtaran veya işte kaçak avlanma vs için sandığınız bu şeyler, mülteci avı içinmiş. mülteciler, bir yaz günü siz güneşlenirken can derdine düşerlerse uzaktan görülüp, sizin üzerinize su sıçratmadan "olmamış gibi"yapılması gerekenler. assosa böyle ulvi görevler yüklerken, size, bana, assoslulara sormadılar tabii. behramkalelilere "biz burada can derdindekileri avliycaz, içine siner mi?" demediler. "niye bize sorsunlar ki canım, gereğini yapıyolardır işte" diyenlere: lisede öğrendiklerinizi unutun, yeniden tanışalım.

bu ülkenin mülteciler konusundaki ikiyüzlülüğü benim içimi kurutuyor. yıllardır kimlik tespitini yapamadıkları festus okey'in cenazesini ailesine teslim edebildiler. davaya müdahil olmak isteyen herkese soruşturma açılıyor. onlar silmeye çalıştıkça, ama 5 kişi ama 10 kişi, inat ediyor ve bu sayede biz, hatırlayabiliyoruz. galiba yüzüncü kere yazıyorum ama sanırım benim de saplantım bu, beni böyle sevin: hatırlamak, en büyük görev. unutmamak, en güzel direniş. çünkü zaten her şey, kuma yazılıyor gibi, bir dalgada silenecek gibi. hatırlamanın ağırlığı, acısı, kişisel olarak oturduğunuz yerden yapebileceğiniz belki de tek şey: vicdanınız paslanmasın diye hep işler tutmak.

billie holiday bu şarkıyı kapanışta söylermiş, etkisi çok ağır olduğu için. ama bakın, ağlamaz. dimdik, size söyler şarkıyı.
o yüzden bize lazım. behramkaleye de lazım, o kuleciklerin tepesine tüneyerek ne yaptığını bilmeden, gözlerini uyuşturan ufka bakan jandarma erine de.



pek video paylaşmam ama, olsun canım. bugün cumartesi.
*

Hiç yorum yok:

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker