12 Kasım 2010 Cuma

merhaba tanıdık ama tanışmadık şeyler

duruyorum. donuk donuk duruyorum. bazı şeyler yokuş aşağı yuvarlanarak, hızlanarak ilerliyor. ne olacak diye beklerken, hop, oluveriyor. "daha 3 mevsim vardı" derken, 3 dolunay bile yokmuş belki. o kadar hızlı oluveriyor ki tepki vermem bile 2-3 gün sürüyor. reddediyorum, sanki idrak etmezsem olmayacakmış gibi. dondum, donuğum. ikilikler içindeyim. seviniyorum bi yandan, neden yani, aslında güzel haber. aslında zor değil. aslı çok derinlerde. sonra aynaya bakıyorum, bi sağıma bi soluma bakıyorum, yok yani daha bakarken ağlamaklıyım. ağlamıyorum. burnumun kırmızısıyla gözümün yaşı, öpülünce geçiyor. tekrar sağa bakıp karşıya geçmeli insan di mi, aslında zor olmayan tarafa. galiba sanki her an her şey aslında. kendime izin versem, bi tenhalara çekilsem, tüm kışın karları bir günde erimiş gibi çağlayanlar boşalacak içimden.sanki.

çok düşünüyorum, haddinden fazla uzun zamandır hep aynı şeyi düşünüyor olduğum için utanç içinde. sonra düşünmeyi de bırakıyorum. kendime takvimler yapıyorum, sonra onları kırpıp yıldız yapıyorum ben hep aynı nakarat. pamuklara sarıp saklayacağım kıymetlilerim, aslında iyi olan şeylere doğru, son hız, koşarak, rüzgarlarla. rüzgar evet. bu ara kapalı mekanlarda rüzgar hissediyorum. bir şeyler oluverirken rüzgarında savrulduğumu bile sonradan idrak ediyorum. aa esmiş. lodos sanıyorum, aslında iyi şeyler -miş meğer.

 yoksa kasım güzeldir. akreplik güzeldir, sarı- turuncu-bordo güzeldir, havanın hala 20 derece civarında olması, bebekler ve göçmen kuşlar güzeldir, hep güzeldir. ama hep bir aralık-ocak-şubat sıkıntısıyla gelir ve allah biliyor ya, beni ocak-şubat ayları kadar mutsuz eden bir başka zaman dilimi yok. başıma ne geldiyse, o kısa günlerden, karanlık havalardan, soğuk rüzgarlardan, çamurlu yollardan, kara kıştan, hepsinin içerdiği o nemrutluktan. sevmedim, sevemiyorum. konu kışı sevmemek değil, ocak-şubat ayları. senelik girdabım. bak yine küstüm ben bu iki aya. biliyorum da söylüyorum, bu ikisi beni hiçbi zaman sevmediler. denedim, belki olabilir bir ümit diye, yok. her yılbaşı gergin olmamın sebebi, başıma gelecekleri bilmemden.
hadi başlasın. ne gele, gele.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

hollanda bayrağı, bir de Krzysztof Kieslowski var...

pinar

deryik dedi ki...

c)hepsi. ah ah.

Adsız dedi ki...

kapalı mekanlarda rüzgar hissediyorum 04.01.2017

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker