27 Nisan 2009 Pazartesi

mayıs, hoşgel.

evimde geçireceğim ilk gecede annemin yanımda olması kibar olursam zor, gerçekçi olursam kötüydü. annem, mesleki deformasyon, kişisel beklentiler ve anaç pimpiriklenmeler dehlizinin neticesi olarak bütün gün üst dudağının sağ tarafı havada, yüzü hafif buruşuk, alnı kırışık, ve bitmeyen bir "cık.. olamamış... beğenemedim, cık cık cık niye böyle ki bu" havasındaydı. "anneler hep en iyisini ister" evet. "ben senin iyiliğin için söylüyorum", biliyorum. kız çocukları da arada bir onay bekler ama. onay yoksa da, sessiz itiraz olsun ona bile razıyım.

annemi bilenler bilir ki bu annem için reflekstir. elit ukalanmalar değil, estetik kaygılardır. bende de var ama yani, bu kadar dilimin ucunda değil. misal, dış cepheye asılmış çamaşırları beğenmeyebilirsiniz. ama annem, kafası havada kendi etrafında 360 derece döner, bütün sokağı, bütün balkonları tek tek itinayla süzer ("bak ben balkonları süzüyorum" diyen bir süzüşle) ve şöyle der: "herkes mi dış cepheye asar çamaşırlarını! cık cık cık! ne çirkin!!!".

kızı olarak, bir gün önceden yolu üstündeki bütün dairelerin kapısını çalıp "annem geliyo, toplayın donlarınızı!!!" diye haykırmak istiyorum bazen. annem geliyo, hazrol! annem geliyo belediye, bütün kaldırımlar düzeltilsin, refüjler, belediye çukurları, dibi delik çöp kutuları, her şey her şey şekle girsin!!! bunun yanında bi de "anne bırak insanlar istediği gibi yaşıyo, biz de tencere almak için çıktık zaten!" isyanının eşiğinden dönüyorum. annem ve şehir-- uzlaşın! annem içimdeki bu çarpışmaları fark edip şöyle diyo: "arkaya cephesi yok galiba evlerin, evet ondan...hem ne güzel sardunya dikmişler, evet..." yani annem deniyo uzlaşmayı aslında; ama mr.hyde cümleye devam ediyo: ".. evin içine assın efendim!! şehirde yürüyen fanila mı seyretmeli!"

zor işte. onu anlıyorum, çamaşır asanları da anlıyorum; anlayıştan ölüyorum. zor.

ilk gecesini geçirmek için eve gitmek de zor. bütün gün deli gibi gezmişiz, yaşasın istanbul. eve gelmişiz sonra. ertesi gün "eksikler alışverişi günü" kapsamında tabak seçerken bile buhranlara sürüklenmek, çorba kasesine bile annemin onayının gerekmesi, benim bunu reddetmem ama içten içe evet, annemin onayladığı kasenin daha uzun süre, daha iyi şekilde dayanacağını bilip bunu resmen kabullenemem, hata yapmak istemem, hatalı ama daha güzel kase istemem, hatalarımın fikir aşamasında imha edilmesi, bunların tamamen iyi niyetle yapılsa da benim sinirimi zorlaması, annemin elinde olmayan bir bilirkişi/ başöğretmen/ müfettiş edasına sahip oluşu vs vs vs... ikea denen nane, on yüz bin reyon ve ikimiz de çarpışarak yorulduk. ben en yakın camı açıp, tepeye çıkıp, çığlık atmak istedim. kendimde 15 yaşındaki şımarık kız çocuğu görüntüsünü görmek istemedim. öyle diildi ama. öyle diil böyleydi. kase neticede. falan filan. anlattıkça boşalıyo ama ne bileyim. kız çocukları anlar beni.

kardeşim de tampon bölge. pinpon maçıyla soğuk savaş arasında giden tempo, arada bi 23 nisan coşkusuna dönüşüyo filan. ne biliyim işte. bugün sakinleştik sanki. iniş çıkış haller.

neyse, bu akşam bir yıldönümü. yıl dönüşleri güzel şeyler. ben aşığım, hayat güzel. duvarlarım hala post-it sarısı. post-it sarısına uygun bi mor tonu yok, ne yazık. olsun. perde buldum gibi. odam büyük ve ferah. benim serçe parmağımın bir boğumu ebatında baykuş biblom bile var. tavus kuşu formunda bakır bi sürme şişesi bile buldum. gülin'in hediye ettiği pembe kuşu lambama astım, başucumda uçuyo, havada. her yerde minik kuşlar oldu ve bu güzel. londra-istanbul buharlı gemi hattının afişi bile var bende, solda bir ingiliz askeri, sağda pos bıyıklı bir osmanlı neferi. böyle küçük şeyleri seyrederek çok mutlu olabiliyorum ben. ve aşığım, aşığım, aşığım. aşık olduğum adam, bi ufacık arada bana "annene karşı sabırlı ol biraz" diyebiliyo ve bu çok iyi geliyo bana. yıldönümlerinde yemek ve şarap ve biraz dinginlik.

mayıs, hoşgel demiştim.

6 yorum:

yass dedi ki...

anne her yerde anne:) olsun atlatmıssın ıste ordan ıyı bı yan bulmak lazım.aslında anneler haklı ama bıdı bıdısı cok. ettıklerı lafın yarattıgı pıskolojık catısmalrın farkında (mılar acaba) degıller..cok cok hayırlı guzel olsun..

mermaid dedi ki...

bu blogda "aşığım aşığım" cümlelerini ilk kez okuyorum ve çok yakıştığını düşünüyorum. nice yıllar, "sonsuza kadar mutlu mutlu yaşamanız" dileğiyle.
sevgiler.

enne dedi ki...

Ben de ilk kez bu kadar aşık bir itiraf duyuyorum ve çok hoşuma gidiyor. Aşık olmak bu dünyadaki en güzel şey, hele de annene karşı sabırlı ol biraz diyen birine karşı bunu hissediyorsan. Son söz: anneler hep haklıdır!

square.darl dedi ki...

evinin fotolarını bekliyoruuzz =)

Adsız dedi ki...

yine bir yazıyı kafamı aşağı yukarı yaparaktan okudum. evet anlıyorum seni ben bi kız çocuu olarak. anne-kız çatışması bitmezzz, herşeye rağmen dünyada seni annenden daha çok sevecek birinin olmadığını bilsen bile bitmez bitemio :/

pembe post-it sarısıyla uyduysa ne ala çok sevindim efendim =)

deryik dedi ki...

yass: işin komiği kendisi de anneannemle yaşıyo bunu :)

mermaid: mutluyuz gururluyuz :)

enne: eh tabii annelik gereği tutun bakalım birbirinizi :P


square.darl: ee o baya bi zaman alabilir, kısmet diyelim.

gln: lambamla süper oldu. uyanıyorum, tepemde pembe bi kuş uçuyo resmen. uydu uydu sarıyla :)

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker