5 Eylül 2012 Çarşamba
ondördüncü
ben bu ara en çok yargıtay 14. ceza dairesini merak ediyorum. kendilerini genelde verilmiş mahkeme kararlarındaki cezaları indirmeleriyle tanıyoruz. basına yansımış kararları bi hatırlayalım:
1.meşhur N.Ç davası kararı onlara ait. karar yetmediği gibi basına "oradaki rıza kararı doğrudur, yaygarayla hukuk değiştirilmez" diyen de daire başkanı.
2. anal ve oral seksi ile nekrofili, ensest ve hayvanlarla ilişkiyi bir tutan ve "doğal olmayan ilişki" sayan muhteşem karar da onlara ait.
3. tecavüze yeltenen; ama mağdur direnince korkup kaçan adamlara indirim de kendilerinin eseri. buradaki indirim sebebi şuymuş: "aşılabilir mukavemet". yani isteseler mağdureyi manyakça dövüp yine yaparlarmış ama yapmamışlar, aşabilecekken aşmamışlar. yani kendileri vazgeçmiş. yani hafif bi teşebbüs bu. bu kavramları iyi öğrenin bak, bi gün gerekebilir.
4. 18 yaşında down sendromlu kız babasının tecavüzüne uğruyor, hamile kalıyor ve kürtaj oluyor. ancak kızlık zarı yırtılmamış; birçok kadında olduğu gibi. bu daire, "kız bakire, babanın suçu indirilsin" dedi. nitelikli suçtan, basit suça doğru bir indirim önerdiler. sadece 1 üye itiraz etti, 4 oyla onandı.
böyle yani. özel branşları çocuk yaştaki kişiye tecavüz davalarında ceza indirimi vermek. buradan öyle görünüyor.
karar metinlerinin tamamını okudunuz mu bilmem. hukuk bana çok enteresan geliyor. hukukçu olmadığım için olabilir. her şeyin tanımını yapmak şart bi kere. öyle ya, ortada tecavüz yokken adı tecavüzcüye çıkan, iftiraya uğrayanlar da var, yok değil. yani her erkeği sapık zannetmiyorum, çok şükür. ha suçlunun savunma hakkıdır, avukatın müvekkilini savunmasının avukatı suç ortağı yapmayacağı gerçeğidir, hepsine varım. yaşasın hukuk. hepimize lazım.
neyse, bu tanımlar enteresan yine de. mesela tacizin iki tipi var: nitelikli ve basit. tecavüz de şu: "birinin vücuduna rızası dışında organ veya sair cisim sokmak". böyle yani, hepsi teknik cümleler. hukuk da bakıyor, bu cümleye uyuyorsa durumunuz, onay veriyor. vücut tamam, rıza dışılık tamam, organ veya sair cisim tamam - o zaman tecavüz. böyle yani.
sonra işte bi yerde, "aşılabilir mukavemet" çıkıveriyor. hmmm. bunu teknik tanımda görmemiştik; ama tabii ki hukuk bir makine değil. kararı insanlar veriyor, insan için. yoksa girerdik sisteme tıkır tıkır, adalet sağlardık. öyle değil de böyleyse sebebi var: kanaat. insan için, insanla.
işte ben merak ediyorum, bu 14. daire niye hep suç indirimine kanaat getiriyor? kanaat olmasa teknik sebeplerden, ah nerdeyse istemeden oluveriyor bunlar? kim bu adamlar? hepsinin erkek olduğundan ben buradan eminim, kadın yoktur aralarında. kim bunlar? neciler? çok merak ediyorum. gazeteciler nasıl etmiyor, onu da anlamıyorum.
internetten bakıyorum, dairenin kuruluş tarihi 2011. yeniden yapılanmış yargıtay. üyelerine bakıyorum, mesela bir tanesi türkiye adalet akademisi yönetim kurulunda; adli ve idari yargı hâkim ve savcı adaylarının yetiştiren kurum bu. 14. dairenin 5 üyesinin oy birliğiyle NÇ kararı çıkmıştı. Bu isimlerin 3'ü HSYK kanunu değişikliğiyle o göreve gelmiş, diğer 2'si eski yargıtaycı. O kadar teknikler ki nüfusa göre 12 olan mağdurun kemik yaşına bakılmış, 14 görülmüş. Eh 14 dediğin, 15 sayılır. 15 olunca suçun vasfı değişiyor. E 15'ine az kaldı, birkaç ay var diye asgari sınırdan karar düşünülmüş, 14. daireye de uygun gelmiş bu. kanaat sonuçta. Bunları ben uydurmuyorum, başkan anlatıyor. Her şey teknik yani. Mesela bu davada "fuhşiyata tahrik" suçundan yargılananlar da vardı, 7,5 yıl sonra dava zaman aşımına uğradı biliyor musunuz? hepsi teknik.
neyse bunlar hep yazılıp çizildi. bu adamların hiçbiri de gökten zembille inmiyor tabii. yargıtaya gelene kadar cumhuriyet başsavcılığı görevinde filan, yıllar yılları bulunmuşlar. Mesela şu 4. vakada bahsettiğim, itiraz eden yegane üye HSYK atamasıyla gelmiş. sebeplerini "teknik olarak" karşı oy yazısında anlattığını açıklıyor, duygusal bir karar değilmiş.
yine de, HSYK'nın bu tür davalarda mimli olduğu açık. Malum, türkiyedeki feminist hareketin yıllarını vererek kanundan çıkarttığı "mağduruyla evlenen tecavüzcüye indirim/ af" salaklığını yeniden kanuna sokmayı öneren HSYK üyeleri oldu, bi toplantıda uzun uzun tartışıldı. Aynı şekilde, alıkonan veya kaçırılan kadın evlenirse, adamın suçu 5 yıl ertelenecekti, bu önerildi. HSYK'nin tamamının hükümet tarafından atanması da güçler ayrılığı ilkesine yönelik bir "nitelikli suç" bence; ama belki de aşılabilir mukavemeti vardır adaletin, bilemiyorum.
neyse konu dağılmasın. o meşhur HSYK toplantısında önerilen şeylerden biri de şuydu: 15 yaşından küçüklere karşı "rızaen" cinsel ilişki suçlarının ceza miktarları düşürülmesi. durun durun, sakin. bu niye önerildi biliyor musunuz? yani toplantı konusu neydi de HSYK bi anda bunu konuşmaya başladı? hadi hatırlayalım: ‘yargının hızlandırılması ve sorunların tespit edilmesi'. bu yani canım. yargı yükü hafiflesin diye lütfen tecavüzcünle evlenir misin?! ayrıca rızan mı var, kızlık zarın mı var filan derken beni temyizlerle oyalamasan da cezayı indirsek doğrudan? ayh yani siz kadınlar!
yani burdan bakınca, 14. ceza dairesi bir hukuk devrimi yapıyor. HSYK'nın saatler süren çok anlamlı toplantısında konu dönüp dolaşıp taciz ve tecavüz davalarının sayıca çokluğu olmuş olacak ki, 14. daire konuşulup da uygulanamayan bütün bu fantastik önerileri hayata geçiriyor. tamamen teknik bir şekilde. yani rica ederim, bundan anlamlı ne olabilir? mesela benim bi önerim var: zaman aşımı istemiyorsanız, o zaman dava açmayın. dava olmazsa, zaman aşmaz. bence çok mantıklı. tecavüzcünüzün yakalanıp salıverilmesinden ve bir de mağdurken suçlu çıkarılmanızdan bıktıysanız, zevk almaya bakın. göreceksiniz, yargı hızlanacak ve sorunlar tespit edilecek. daha önemli ne var yani, teknik olarak?
yani işte, bu bir iş. teknik bakacaksınız; ama tabii "insan faktörü" de önemli. kanaat filan. bak ne diyor HSYK başkanı: biz bunları önerdik; ama bir sor, niye? soruyorum hemen: niye? bölge gerçeğiymiş efendim. napalım yani: insanlar böyle. kanaat. bazı bölgelerin tecavüzü başka bir tecavüz, bazı bölgelerinki fasülyeden. kadını 15 yaş altı, 15 yaş üstü, bakire, evli, dul filan diye sınıflandırdığımız yetmedi, bir de ayrıca bölgelere böleceğiz. Demiş ki kendisi, "orada bir bölge var uzakta, bu bölgede 15 yaşından küçük kızların evlendirilmesi olağandır". hayır, bu tecavüzdür. bence böyle. sizce de böyle olabilir; ama sanırım bölge bilgimiz zayıf. 15 yaşından küçük kız çocukların evlendirilmesinin "bölgesel gerçek" olduğunu belirterek, "kadının mağdur olmasını engellemek için" erkek ve aile hakkında ceza verilmesini öngören kanunun kaldırılmasını önerdiklerini ifade etmiş. yani biz gerizekalılar anlamıyoruz ama adam aslında kadını koruyor: bari başında bi kocası olsun. bari aile korunsun. aile büyüktür kadın. aile mühim şey tabii, aile demek erkek demek. kadın da işte, var evet öyle bir şey.
bölgeselmiş. bölgelerinizi seveyim. o bölgelerde çocuklar pisi pisine ölüyor. ceylan kendi köyünde koyun otlattığı tepeye gitti de öldü, annesi eteğine topladı yavrusunun parçalarını. o bölgelere sizin borcunuz dağlara taşlara yazılı; ama nolacak, biri gitti, diğer çocukları var di mi? teknik olarak çok çocukları var onların, canları acımaz teknik olarak. bölgesel gerçekler ve tecavüz. bulantı sebebi.
beynim acıyor yemin ederim. insanlar "ya senin çocuğun olsaydı?" filan diyor. nasıl da anlamıyoruz, bu teknik bir şey. zaten onun çocuğuna olmaz. olsaydı da teknik olarak farklı olurdu. bu iş tamamen teknik. hukukun, yargıtayın en saygı duymam gereken adamlarına empati üzerinden adalet kavramı anlatmaya çalışmam acıklı olur. "bak şimdi adalet lazım çünkü empati kurarsan..." filan. yok öyle bir şey. bu adam hukukla ve tabii ki adaletle ilişkisini teknik düzeye indireli yıllar olmuş. kimbilir bu eğlenceli 14. dairede bir araya gelmeden ayrı ayrı ne kararlara imza attılar? ben burdan sapıklar lokali gibi görüyorum; ama iş tamamen teknik. bakınız: birini bir organ veya sair cisim sokmak suretiyle hamile bırakabilirsiniz. bir önceki kararınızda ensest ilişki saf sapıklık da olabilir; ama bekaret, ah o zar! her şeyin üstünü örten zar! o işte, o zarın adı ne biliyor musunuz? aşılabilir mukavemet. öyle yani. hafif suç. hafifletici zar.
daha önce de dedim: ayaklı vajinalardan ibaretiz. arada doğuruyoruz filan. mesela gündüz vakti adam bacağınızı çimdikleme hakkını kendinde görüyor. elini yakalayıp bas bas bağırdığınızda o kadar şaşırıyor ki. ben yaptım, ordan biliyorum. adamın elini havaya dikip, "sen beni nasıl ellersin!" diye bağırdığınızda nutku tutuluyor. konuşan vajina! ve işin en ikiyüzlü yanı, civardaki erkeklerin, "lan sapık mısın laaan" diye adamın üstüne çullanması. hayır sapık değil, normal. sizin kadar normal. siz şimdi beni korudunuz; ama tenhada ne yapardınız bilemem. bi kere ellendim çünkü. az yelloz olabilirim, aşılabilir mukavemetim de pek aşılabilir değil belki; ama işte bi kere ellendim. demek ki bi kuyruk filan sallıyorum. rıza bir erkek adıdır neticede ve her kadının bi rızası vardır. böyle işte. o aptala dönmüş suratıyla bana bakarken, niye bağırdığımı anlamaya çalışıyordu, nasıl olurdu da yani, bir vajina nasıl konuşur? nasıl itiraz eder, teknik olarak?
beynim acıyor. inatla anlatmak lazım: bak bu bi kadın. yani insan. onun bedeni, onun kararı. seninle bir ömür sevişebilir, bir gün sevişmek istemeyebilir ve zorla sevişemezsin. bu bi kadın. sırf sokakta yürüyor diye kamu malı değil. bu bir kadın: göz göze gelince hallenirsin diye başını yerden kaldırmadan, hızlı hızlı yürüyen bu kadın senin vatandaşın. vergi filan veriyor, eşek gibi. emeği gasp ediliyor. ya sana, ya çocuğuna, ya anana babana bakıyor, bitmiyor derdiniz. en elit ortamlarda, şehirlerde, plazalarda filan çalışıyor, orada bile hiç olmadı sürekli "şaka" yapıyosun. üstelik o bel altı şakalar arası hallenmelerine gülmezse de frijit diyeceksin, öyle bir kafa yapın var. bu bir kadın. eve geliş saati mevsime göre değişiyor: hava 4'te kararıyorsa 4'te, hava 8'de kararıyorsa 8'de evde olmalı genç kız. balkabağı kıvamı, bitkisel hayat düzeyinde bir kadınlık.
insan bu kadın. her şeyi sürekli takip edip, bitmeyen bir ürkeklikle varolmaya çalışıyor ve sonra sen tüm teknik tükmüklerinle üstüne çullanıyorsun: mukavemetli rıza üstü sair cisim sokmalar.
neyse. başa dönelim. şu 4 maddeyi, 4 kararı bir okuyun ve sonra kendinize bir sorun: adalet, sahiden bu kadar teknik bir şey mi? bize yutturmaya çalıştıkları gibi mi işliyor bu teknik sistem? ben bu kararlardan sonra sokağa dökülmediysem, ne bekledim? alıştım mı? ne zaman alıştım? bi sorun. bi düşünün. sonuçta alt tarafı 5 erkek, şimdiden bu 4 karara imza attı bile. yine teknik olarak, bu yetkileri sonsuz değil.
ha bir de şunu düşünün: 15 yaşını kutladığı doğumgününün ertesi günü, veli izni, mahkeme onayı ne evrak varsa toplanıp 30 yaşındaki damatla evlendirilen bir kadın tanıyorsunuz. kocası başarılı bir adam oldu, şimdi cumhurbaşkanı. bir düşünün, iyi düşünün. bunu siyasetler üstü söylüyorum: çünkü zaten bu durum siyaset üstü bir durum, öyle yaygın. onun için düşünün zaten, son 10 yılı suçlayıp rahatlamak kolay. belki de itiraz etmek için daha çok sebebiniz vardır. belki iş sadece 1-2-3-4-5 adam, onların yargıtaydaki konumları, yetkileri filan değildir. belki sizin evin duvarları da biraz üstünüze üstünüze geliyordur.
ben yine de bu 14. daireyi merak ediyorum. araştırmacı gazeteci birilerini tanısaydım keşke. kim bu adamlar?
6 yorum:
Kendi adaletini kendin saglarsin muz cumhuriyetinde
B.
Merhabalar,
mail adresinize ulaşabilirsem çok sevinirim. Teşekkürler.
Zeynep hanim, bana siz bir mail adresi gonderirseniz oradan ulastirayim. Merak etmeyin, burada yayimlanmayacak, sadece ben gorecegim. Yorum birakir gibi yazmaniz yeterli.
Merhaba,
Canımız Sokakta: Hollaback! İstanbul, tacizle savaşmak için hem sanal ortamda hem de gerçek hayatta, içinde yer alan herkesin bir parçası olabileceği bir topluluk kurmaktadır.
Canımız Sokakta: Hollaback! İstanbul, sokak taciziyle ilgili her konuyu paylaşabileceğiniz, tavsiye verebileceğiniz, ihtiyacı olan mağdurlara destek olabileceğiniz ve yeni bilgilere ulaşabileceğiniz bir platform olma hedefindedir.
Lütfen amacımıza ve hareketimize destek olun.
İlk adım olarak, daha önce paylaşılmış olan hikayeleri inceleyebilir, kaynaklarımıza göz atabilir ve kendi hikayelerinizi paylaşarak farkındalık oluşturmamıza yardımcı olabilirsiniz.
Sizlerin de yardımıyla, sokak tacizini durdurmaya gücümüz var!
http://www.canimizsokakta.org/
harika yazmışsın! bu iğrenç konuyu usanmadan okunur hale getirmişsin içten tebrikler. ne demek bu diyeceksin belki anlatayım. gazeteyi sadece ıvır zıvırları okumak için kullanıyorum o da ayda yılsa bir, haberleri kesinlikle izlemiyorum, şehitlerden, hapse atılan gazetecilerden en son benim haberim olur. niye? bıktım. gerçekten bıktım. bu düzende daha az korkarak yaşayabilmem için bilmemem gerekiyor. benim ruhum için bu böyle...dayanamadım okudum ne oldu şimdi, içim, canım, beynim acıyo. hani köprüden atlayan akademisyen psikolog bi kız vardı, araştırdıkları canını yakmıştı dayanamamıştı, tüm kızlar niye onun elini tutmadıkki, yukarı çekmek için değil, zincirleme atlayıp kurtulsaydık.
adsız: dicle'dı adı, hatırlıyorum. benim de çok sık aklıma geliyor. teşekkür ederim yoruma.
Yorum Gönder