24 Mart 2011 Perşembe

emnete

annemin teyzesi, şu an istanbulda olma sebebi, şu an onu göremeyeceğim kadar uzak bir istanbulda olma sebebi, menekşe gözlüdür. gençliklerde sabuş marilynse, o da ablası olarak liz'miş. benim elimde bir eski fotoğraf vardı küçükken, görseniz anlardınız. marilyn ve liz bostancı sahilinde sanırdınız. işte o yüzden ben dün, bir kötü, bir buruk, dillendiremediğim şüpheli acılara karşı, ufka bakıyodum, ışığa bakıyodum.
yine de iyileşmek güzel kelime. ilaç gibi bi kelime.

başucumda hep kokladığım ama yakmaya kıyamadığım mumlar, en güzelinden bi bahar buketi, tesadüfi kuş tüyleri ve en gizli denizlerin kabukları var. beş duyu terapisi. iyi geliyor.

ses eksik değil, mulatu bizlerle. etiyopya'ya gidicem ya ben güya bi gün hani, işte sırf müziği buna sebep.  siz etiyopya askeri bandosunun bildiğiniz jazz yaptığını duymuş muydunuz? (benim muhtemelen anlatmış olmam dışında tabii. sürekli tekrarlardayım. blogda bile.) hiç işgal görmemiş tek afrika ülkesi olarak, bi vakitler batıdan müzik aleti getiriyo kralları, sonuç: etiyopik. ilaç gibi. mulatu da işi ilerletmiş sonra. 70lerden kalma şarkıları, pek bi güzel.  ben o ethiopique serisini topluca almadım, ordan burdan indiriyorum ya, içim acıyor. su gibi müzik. dinlerken akıyor resmen.(not: kendisi ölmemiş ve hala müzik yapan istisnalarımdan)

sabah 7de toplantı. içim uyuyor. eve geliş. şimdi dinlenip, yemek yiyip, yapabilirsem sonra yine biraz çalışacağım. ben yapamasam da olacak gibi gerçi.

maksat iyilik sağlık, güzellik be blog; maksat muhabbet.
sen sıkma tatlı canını demeye uğradım. güneş hala aynı parlıyor nasılsa.

Hiç yorum yok:

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker