10 Mart 2011 Perşembe

ah.

çok tuhaf: peruda, benim adımı taşıyan, daha doğrusu adını benden sebeple taşıyan bir ufak kız çocuğu var. 15 günlük, minik, yumoş bi şi. çok tuhaf. annesiyle hala iletişime geçebilmiş değilim, baba sürekli yeni fotoğraf yüklüyor, o şekilde irtibattayım. civar ülkelerden peruya gidecek olanları organize ediyorum ki bi ses duyayım. fotoğraf, facebook filan, gözünü sevdiğimin teknolojisi - iyi olduklarını biliyorum. fotoğraflara bakıyorum, baktıkça şaşıyorum. tuhaf işte.

*
 bugün, geçirdiğim sinir krizlerinin ortasında, bi an için kendimi takdir ettim. "net ol ciğerimi ye" felsefesini iş hayatına da uygulayan biri olarak, galiba benim sırtım yere gelmez. şeffaflık ne güzel şey be. netim netsin net.

*
tüm gün yaptığım saçma sapan görüşmelerden, yazışmalardan derlediklerim top 5:
1. gönderilen mailde "her gün" yazmaktadır. soru gelir: "her gün derken, hafta içi mi hafta sonu mu?" cevap: "mailde belirtildiği üzere: her gün".
2. gönderilen mailde görünür bi şekilde "konuyla ilgili olarak xxxx firmasıyla iletişime geçiniz" yazmaktadır, TABİİ Kİ benimle iletişime geçilir. cevap olarak bir önceki mail forwardlanır, ilgili kısım 18 punto, bold ve kırmızıdır. telefon gelir. "şey, konuyla ilgili bilginiz olmadığını mı anlamalıyım?" cevap: "evet hanfendi, bilgim de, ilgim de, bu yönde bir vaadim de yok".
3. telefon çalar, açılır. arayan "ben size gönderdim ama hala olmamıııış" diye lafa girer. cevaben "pardon, ben kimim?" denir. o ben değilimdir. "peki siz kimsiniz?"denir. dış kapının mandalı, "yanlış oldu galiba" der. "görüşmenin başlangıcından itibaren, evet" denir. vedalaşılır.
4. "merhaba, şey acaba bizim firma ne yapıyor?" gibi harika bir telefon gelir. sakin bir şekilde "bilmiyorum, onlar da bilmiyor ama bana soruyolar" denir.
5.  uzun uzun 7-8 kere çalan telefon açılır, "şey bana bilgi lazım". soru: "ne konuda hanfendi?" cevap: "tam bilmiyorum aslında". cevap: "o zaman size soru da gerekiyor".

bir yerde patlayacak ama şu aralar çok eğleniyorum. daha doğrusu, başka türlü olmuyor. tahammül sınırım yerlerde geziyor, sinirliyim, hatta azıcık nevrotik bi haldeyim. derin nefeslere sığınmış gidiyorum. istifa edecek olursam, o gün, hatta gün yetmez, o hafta daha da zirveye çıkmayı planlıyorum. bari namım yürüsün. amaaan yani. sahiden. hem eminim, karşı tarafa iyi geliyor. ayrıca benzerlerini bana da yapıyolar, elden ele, dilden dile.

*
mini fırın mutfağın belkemiğidir. resmen havası değişiyor yahu.

Hiç yorum yok:

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker