15 Ekim 2010 Cuma

cuma-cuma-cum.

kontrat : yeni ev, yeni mekan, yeni sokak, yeni şeyler.
bolca heyecan, zıp zıp hayal. bi ufak balkon yetiyor.  tahtaya vurun, mis gibi olcak. taşın, yerleş, temizle, keyfini sür, acıcık inşaat tamirat vs aşamalarını birer birer aşıciiz. bu ev bize uğurlu gelecek; öyle bi ev çünkü. sonrası hep süs, bol detay. elem tere fiş/ kem gözlere şiş töreni bile yapıcaz. nakliyeci bile ayarlandı, annem acil durum desteği gerekirse diye geliyor ama bence gerek olmayacak, daha nossun.

karanlık ofis günlerinin biricik dostu: stumble. bi anda ortam değişiyor, hop hop yenilen.

rüyamda yatağımı demonte etmem gerekiyordu, ama çarşafın çıtçıtlarına dolanıyorum, içinde hapis haldeydim, kıvran kıvran, kumaşlara dolan çıtçıtlara yapış, debelendim durdum. bunlar olurken bi yandan da krep tavasında krep çeviriyodum ki ben normalde bunu beceremem. hem boğuşup hem de "şurup da olsa keşke" filan diyodum. biraz sıkıntılı bi döneme işaret olabülü; sadece tahmin.

bu arada, tanıştığım yeni mucize: bepanthen pastil. bepantheni seviyorum.

*

şilili madenciler. heralde bu ara herkes için en büyük sevinç, en büyük alkış, en güzel umut haberi. 69 gün sonra, muhteşem bir kurtarma operasyonuyla hepsi ışığa kavuştu. türkiye'yle bolca kıyaslama yapılıyor, zaten ilk bakan başlattı heralde. bakan bey'e aslında konuyu baştan alarak sormak lazım: "siz hiç yılmadan, 17 gün boyunca aramaya devam eder miydiniz yoksa 'artık çok geç' mi derdiniz?". burdan başlıyor, zamanında denizaltında kum torbası niyetine kullanılarak ölüme giden 15'e yakın tersane işçisine sıçrıyor, 2003 yılından beri bir gram ilerleyememiş olan, kurumlar arası kavgadan düğüm olmuş, "işçi sağlığı ve güvenliği" kanunu revizyonu meselesine saplanıyor. bu kanun, şu an işlemiyor. evet, resmen böyle bir konu yok, hiç olmamış. hani kıyametleri koparıyoruz ya, "böyle madenler, tersaneler nasıl var olabiliyor" diye, çünkü kanun ve ona bağlı ihbar, denetim ve ceza prosedürü fiilen yok. işleyen bir sistem, 2003'ten beri yok. haliyle 2003'ten beri allaha emanet bi şekilde yürütülen bu konuda, her ILO toplantısında zılgıt yediğimiz gerçeği de manşetlere çıkmıyor, çıkamıyor.
300 kişilik bir ordu ve 22 milyon dolarlık bir bütçeniz olsa bile sayın bakan, siz bunu beceremezdiniz. çünkü balık baştan kokuyor: bunu yapabilmeniz için, bi zahmet, önce bakan ve milletvekili olarak, asli göreviniz olan yasama-yürütme kısmını halletmeniz lazım. bu fütursuz serbest atışlar kanımı donduruyor. şili bunu becerdiyse, hukuki çerçevesi, eğitimli konvoyu, bi güzel bütçesi ve umudu, hep umudu olduğu için. "insana değer vermek" derken, "biz insan taşıyoruz" diyen boktan İETT otobüslerinden daha fazlasını anladıkları için.

şili çok mu zengin? şili çok mu adil?  hayır değil. pinochet'yi yargıladığında alkışlamıştık; ama bugün, birçok latin diktatörün, vurguncunun sığınağı olan bir ülke şili, örneğin.  hiçbir şey siyah-beyaz keskinliğinde değil; soyguncusu hırsızı var diye, madencisini diri diri gömmek zorunda değil. anlatabiliyor muyum ki? yine de gönül isterdi ki, nerudanın arkadaşı nazımın ülkesi de az buçuk sahip çıksaydı emekçilerine, yüzlerine tükürür gibi yalan söyleyip, yaslı ailelerin acılarına dil çıkarmasaydı.
3 günmüş. keşke 3 vakte kadar deseydiniz bakanım. biz de 3 ay mı, 3 yıl mı, fal bakardık.

ay öyle işte. şimdi tahminen "bu dünkü meseleydi, gündem değişti bile" diyenler çıkacaktır.
slow food, slow city, slow news. derim, ben şahsen kendim.

7 yorum:

mermaid dedi ki...

misafir olucam ve koltuklarınızı falan pisleticek oğlan diyorum hey! ev sakinlerinden birine yasemin çayı da getiricem yanımda. bephanten acaip bşy, her derde deva. reklamı olsa oynarım gönüllü :P

Adsız dedi ki...

jelatin geri dönsüüüüüüün!!!!!!!!!

ikinehir dedi ki...

size gelmeye ve gelirken yeni ev hediyesi olarak türk kahvesi fincanı getirmeye niyetim var. çünkü ben, her yeni eve bu fincanlardan götürür, sanki ne kadar olsa da yetmez, kimse bu fincanlara doyamaz düşüncesiyle mutluluktan kendimden geçerim! evet, açık oynuyorum deryik ve jelatin, teklifimi yaptım sıra sizde :)

deryik dedi ki...

mermaid: beklemedeyiz valla. koltuğumuz yok henüz, muafız :)

adsız: dönsün bence de.

ikinehir: hemen atlarız biz bence bu teklife. merak ettim fincanları :)

Adsız dedi ki...

Jelatin ve Deryik hastası ve sizlerle büyümüş biri olarak hayallerimdeki ikili oldunuz. Eviniz kadın sığınma evi olabilir benim için, tabii kapınız açıksa. Çok sevindimm!

Elsa dedi ki...

nereye tasiniyorsun deryik ben de cok tasinmak istiyorum burdan

Aysin dedi ki...

Ay Jelatinin blogunda okuduğum ev arkadaşı sen miydin!! Nası da imrenmiştim okuduğum zaman.

Orada birkaç ay önce senle ilgili devvv spoiler aldığım için biraz kinliydim ama, Allahtan bunu anlamamışım, sürprizi kaçmadı:)

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker