26 Ekim 2010 Salı

daldaladan

bu hafta bi ara odamın kapısı takılacak. sonra odam sahiden oda olacak. sonra ben ankara, orda kardeşim var. yaşasın tatil. bayram tatili tüm haşmetiyle gelirken bir programın olmaması beni derin derin düşüncelere gark gurk. ama elbet program yapılır. iki günde vize bile alınır. daha bayram tatiline misler gibi 15 gün var. neler neler oluverir. dert etmek yooook.

5366 cinayetleri, 5366 cinayetle duracak heralde.Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması”. ah, bu isimler yüzünden kanım çekiliyor. tamam detaylarda boğulmak belki; ama şu kelime öbeği zaten birçok şeyin has bir özeti, okudukça kuruyup kalıyorum. yenileyerek koruyalım, yaşatarak kullanalım. breh breh. neyse ya, böyle şeylere sövmeme sözü verdim kendime. en azından bu ara. bi ara. bi süre. 

değiştir!




biraz çekiç ve çivi sonrası, resimlerim asılacak. parça pinçik duvarlarım geri gelecek. memento-hane kurucam odama. eskisini yeniliycem de denebilir. heyecanla beklemedeyim. çekici bekliyorum.
sonra işte: seri üretim kolyeler. yorulsam da boncuk terapisi. biricik ev arkadaşımın dediği gibi: deryik artık değişik bi şiler yapsana. evet yani, di mi. gerçi kolay böylesi, napiym. hem işimi de görüyor. odamda bikaç yerde kanca var. ankaradaki kokoş kancalarım kadar olamasa da, iş görüyolar. her yerden bi şi sarkıyor. yerçekimi mabedi mementohane. evet.

çarşamba ne sıcak günsün sen. sahiden öylesin. sadece bu çarşamba - sıcacık.
dev kulaklıklarım ve ben. vapurda çok sinir olsam da ter kokulu otobüste bence kabul edilebilir. ayrıca kulaklıklarım renkli ve desenleri değişebiliyor, kokoş işi bi şi. o yüzden seviyorum. hem dışarıya çok ses vermeden beni izole edebiliyor. bahanem bol.


evim, içinde güzel güzel vakit geçirmelik bir güzel ev. sahiden orda olma isteği veriyor. sanırım en güzel yanı da bu. mesela dergi kucağımda oturuyorum ben akşamları. kahvaltılık setim var benim mesela, ufak ama güzel. öyle minik minik şeyler. odamın ışığı güzel, mumlarım yanıyor ve her şey vanilyalı. veya ne bileyim işte, ben sadece oje sürüyorum filan; illa bohem bir ortam şart değil. neyse, anladınız. camımın önünde hala dökülmemiş yapraklar ve bi güzel ağaç var, her şey güzel. tek sıfat da bu: güzel. aslında öyle bi his ki evime kocaman sarılmak istiyorum.
bunu çok içten söylüyorum, ona göre. güleni fururum.

4 yorum:

mermaid dedi ki...

derya ne güzel. ne güzel ne güzel. onca çabana değdi, yorulmana, ters taklalar atmana. çok sevindim böyle hissetmene. ev sevgisinin "atalet" dışı bir duygu olduğunu anlayan insanlardan birisin ayrıca:) kimi tembellikten sever evini aslında çünkü. evde kokuşmayı, evi sevmek zannettiğinden. seninki başka türlü bir şey. ve en güzeli. ayrıca kolyeler şahane. fiyonklu ayrıca şahane.

Adsız dedi ki...

evin nerde cok merak ettiiim :(

n7e dedi ki...

Ben de diğer kolyeyi çok beyyendim!

Bu evin de fötölerini istiyoruz, ama belki de hayırlı olsuna düşer yolum. Peh, sene-i devriyesine ya da.

deryik dedi ki...

mermaid: değdi sahiden, di mi? çok içime siniyor.

adsız: evimin yerinin çok önemli olduğunu düşünmüyorum. bu sizi üzmesin.

n7e: fötö çalışmaları süroor. düşürürüz yolunu, nolcek :)

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker