15 Ağustos 2010 Pazar

ağustos 15 sonrası havalar serinler

vapur, istanbulun başına gelen en güzel şeylerden. istanbulluların da. iyi ki vapur diye bi şi var. kesinlikle o pırpır motorlar aynı hissi vermiyor. zaten martılardan iyi bilecek değiliz. iskelesi bile güzel. başlıktaki cümle ise 26 yıldır gördüğüm ve inandığım bir şey, bu sene bozulursa maya takvimini öne çekmiş olabiliriz.

bu aralar beyaz eşya laneti var evcek üzerimizde; ama hallettik galiba. tıkanan gidere elini sokmaktan iğrenmiyorum. sonra resmen çitiliyorum o eli gerçi, yağlı ve deterjanlı su - öyk. ev arkadaşım daha da soğukkanlıdır mesela bu konuda. ölümcül hastaya müdahale gibi diycem, doktorlar çıkıp "hı hı tabii" diycekler, hipokrat çarpıcak, susuyorum o yüzden.
bi de karıncalar ve hatta diğer tüm böcekler, yemekten çok suya geliyor. küvetinden karınca çıkanlar bunu iyi bilebilir. suya gelirler, çünkü suyun olduğu yerde zaten yemek vardır, zekiler yani. arılar mesela. önce su, sonra ot, böcek veya kırıntı, ne varsa onu kovalarlar. bu açıdan bakınca, el kadar karınca da istese su kenarı uygarlığı kurabilirdi ve hatta kuruyor, çok havaya girmemek lazım.
 
yaz mevsimi, giydiğini çekiştiren kadınlar mevsimi. etek, straplez bluz, v-yaka dekolte, ne olursa olsun. inatla giyile, tez çekiştirile. tuhaf bi şi. yırtmaç kovalaması da öyle. bi de şu bilek kısmı konçlu sandaletler var ya, nerden türediğini  ve ne işe yaradığını çözemediğim, bence çok çirkinler. giyenler kusura bakmasın. gladyatör sandaletlerinin istilasını yeni atlatmışken, "bileğine çamur sıçramasını istemeyen gladyatör" sandaleti için fazla yaşlıyım. rahat gibi de durmuyor. aklıma gelen tek şey, kalın bilek kamuflajı ki bu da bi tür işe yarama sayılabilir, eğer öyle bir yanı varsa daha makul görünecek bana.

logolu çantayı (hala!) dirseğine takan ve bu şekilde gezen küçük hanfendiler var. mini kot şorttur, bol t-shirttür, fönlü saçlardır, üniforma tamam. ancak, o çantalarından minik bir chihuahua-hahaha çıkana kadar maalesef ciddiye alınmayacak taklitler olarak kalacaklar. ayrıca onca çabayla o poza girmişken akbil basmak da havanızı bozuyor; ama neyse, genç nesil, he deyip geçiyoruz.

food inc izledikçe içim kasılıyor. öğrendiğim, bildiğim şeyler yeniden yeniden beynime üşüşüyor. 6 milyar insan arasından bir avuç kadarının çıkıp "bundan sonra tohum da bitki de birer üründür, telif hakkı vardır, ben ne dersem o olur" filan demesine geri kalanların itiraz etmiyor, edemiyor oluşu bence büyüleyici. kısır tohum, tarım devriminin ifade ettiği her şeyin tersi ve karanlık yüzü kadar büyüleyici. takip ettiğim, edebildiğim yegane haberler hes ve çed haberleri. çok fazlalar ama gazetelerde değiller. GDO haberleri filan da var; ama açıkçası hem uzmanı değilim, hem de GDO'ya gelene kadar, GDO'suz tohumlar ve gübreler ve ilaçlar konusunda kamuoyunun bilgi eksiği dağlar kadar, o muğlaklık beni korkutuyor.

manşetleri okuyamıyorum; ama arada kaynamasını istemediğim şeyler var. aihm'ye yapılan hrank dink savunmasını umarım ileride bir gün unutmayız. hep şunu hatırlıyorum: başbakanı kitap değil kitap özeti okuyan bir ülkeyiz biz. haliyle,  hrant'ın  ne dediğini okumak/ duymak yerine, cımbızlanmış kelimelere yüklenen anlamları üçüncü beşinci ağızdan okuyup, karara varmakta beis görmedik. şimdi de nazi demişler. nazidir o zaman. hayat acıdır, soğan acıdır, hayatımız soğan. o yüzden yani.

a belki hatta havada serbestçe süzülen kurşunların önüne de hrant atlamıştır. arkası dönükken, evet. yapar yani, pis ermeni, maksat türkiyeye bok atmak. neticede hapisanede, karakolda da işkence yok mesela, mahkumlar kendilerini duvara vuruyor. neden? yine maksat bok atmak. onun gibi bir şey. mağdurun her durumda baş suçlu olduğu, ayşe teyzeden hikmet amcaya kadar hepimizin de, suçluyu bulmuş olmanın verdiği rahatlıkla, horlaya horlaya uyuduğumuz bir düzen bu. birinin kalkıp da "yok canım, mağdur suçlu değil"demesi, tonla bilinmezlik yaratacağı gibi, bir de hiç yoktan suçlu arama zahmetine sokacak bizi. kendi yapmıştır. kedidir kedi.

bir pazar gecesi, dergilerle uykuya dalmak güzel bir final. bir sürü dergilerler. rahat nefes.
daha iyisi için bkz. günün öncesi.
bir de arkeoloji müzesi gerçekten tam konserlik bir avluya sahipmiş, test edildi onaylandı.

2 yorum:

Damlo dedi ki...

caz konseri mi? ben de yarın ve cts günü gidiyorum. hihi mutluyum :)

deryik dedi ki...

evet, aynen. gayet güzeldi, iyi eğlenceler :)

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker