28 Kasım 2012 Çarşamba

küresel ısınma: kışlar sıcak, yazlar çok sıcak.

Neden wikipedia'ya güvenmemeliyiz?
Veya şöyle sorayım: neden vikipedi'ye güvenmemeliyiz?

Tamam, bunu zaten biliyoruz. Tamam, şaşırmamalıyız. Günaydın, evet.
Yine de işte, iklim değişikliği sayfasına baktım. Türkçesine baktım özellikle ki utanayım.

"Küresel ısınma: Küresel ısınma kimyasal etkilidir. Canlıların solunum ve boşaltım yaptıktan ve çeşitli aktiviteleirnden sonra çıkan sera gazları ile gerçekleşir. İnsanların yaptığı fabrika gibi çeşitli etkenler de kirlenmeye neden olur."

İlkokul 2'ye gidiyoruz ve öğretmenimiz ödev verdi. O yüzden bu kadar bi açıklama yeterli. "İnsanların yaptığı fabrika gibi çeşitli etkenler", I love you. Etken ve etmen kelimelerinin israfı yasaklansa keşke.

"Etkileri: Küresel Isınma, atmosferdeki ısının orada kalmasını sağlayarak iklimlerin normalin üzerinde sıcak olmasını sağlar. Bu sayede örneğin kış mevsimi her zamankinden sıcak olabilir ya da yaz mevsimi çok sıcak olabilir."

İşte bu efendim, bu külliyen yalan! küresel ısınmanın etkisi iklimlerin sıcak olması filan demek değildir! Küresel ısınmanın etkisi de değil, sonucu "iklim değişikliği"dir. Sıcak okyanus akıntıları sayesinde azıcık poposu ısınan İngilizler ve Hollandalılar gayet iyi bilir ki küresel ısınmanın onlar için sonucu resmen buz çağı olacaktır; çünkü o sıcak akıntılar kesilecek. Hani sevgili Gulf Stream var ya, ondan bahsediyorum. Aralıksız yağmur, aşırı soğuk geçen yazlar filan - bu taraflarda küresel ısınma buna denk. Üstelik öyle akıntı kesildikten sonra yüzyıllar değil, birkaç ay içinde olacak.   Bunu da fal bakarak değil, araştırmayla buluyor insanoğlu. yaşasın jeoloji. Ay çok tembelseniz filmi var bunun, "the day after tomorrow". Orada da donmanın tabandan başlaması gibi fiziksel mucizeler oluyor; ama sonuçta film, anafikir alsanız yeter.

E tabii soğuk su akıntılarıyla "serinleyen" diyarların bu akıntılar kesilince yaşayacağı şey de kavrulma. Kışlar sıcak, yazlar çok sıcak. Ne kolaymış ya.

*

Lise 1'deki coğrafya hocam, kulakları çınlasın, hafif deli biriydi. Ağzı bozuktu bi kere, hiç sevmezdik. Ünlü vecizeleri arasında "Siz bu tembellikle Atatürk'ün boku bile olamazsınız!" vardır mesela. Sınav soruları ahret sualleri gibiydi. Gözümüz kapalı harita filan çizmemiz, doğal kaynakları tam yerinde işaretlememiz gerekirdi. Bu da değil, tarifi zor. Camdan dışarı baktırıp bulut çeşidi filan sorardı, her an her şeyi tazecik bileceksin! Yine de hakkını vereyim, kafamıza vura vura öğretti her şeyi. O yıl hiçbir derse çalışmadığım kadar coğrafya çalıştım. "Otobüs camından gördüğünüz dağı, dereyi merak edin!" derdi hep. Coğrafyanın ders kitabı değil, gezegenin ta kendisi olduğunu idrak ettiysem, emeği var. O dağı tepeyi merak etmeden, yediğin meyvenin de, yüzdüğün denizin de pek anlamı olmadığını öğretti. Harita cehaleti sadece ülke sınırları bilmekle giderilmiyor, gerçi fena bi başlangıç sayılmaz.

İşte böyle vikipedi zımbırtılarına sinirleniyorsam, gözümün önüne Ahmet Hoca geldiği için. Sinirlenince sesini uysal bi kedi gibi yumuşatırdı. Bunu okusa yine öyle olurdu herhalde. Biz onu sevmezdik ya, o bizi severdi bak. Sevmese bu kadar uğraşmazdı zaten. Kışlar sıcak, yazlar çok sıcak filan der, geçerdi.

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Bence seninle gurur duyardi keske yazilarini okusa... Iste ogretilecek en guzel sey merak olgusunu asilamak ve kendinde hayat boyu devam ettirebilmek...
Nube...

ikinehir dedi ki...

deryikcim ben surekli bisiler degistiriyorum vikipedide gozume takildikca, el atsana sen de vaktin oldugunda? sevab yapmis olursun :)

deryik dedi ki...

nube: teşekkür ederim :)
ikinehir: o zaman yazdım yolladım paragaflar ama değişmemiş niyeyse? bu işin yabancısıyım ben ya.

Adsız dedi ki...

on numara yazı olmuş. uzun aradan sonra senin blogu bulmak zamanımı aldı. gerçekten sıkça okumalıyım. yine adsız bi yorum bırakmıştım üniversitenin kokana sandığımız kızı falan diye. kızmamıştın:) yine kızma. saygılar...

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker