18 Aralık 2011 Pazar

iki mine on iki

her şey ne hızlı ve ne güzel. ben de aslında bir adet stres topu, panik kumkuması olarak, fena gitmiyorum bence. her şey sandığımdan ve beklediğimden daha tıkırında ve ben bu yüzden susmak istiyorum ki öyle kalsın. pıt gücü!

cumartesi sabahımı iki boncukla geçirdim, ben gülünce gülümseyen iki boncuk. top fırlatınca gülen, kucaklayınca gülen. çocuk, sihirli bir şey. gülümsediğinizde size gülümseyen iki boncuksa insanın gününü aydınlatan bir şekerlik. günün devamında gözdeciğimle haymana pancar voltalar, sonra divad bey ile buluşma. ama saray muhallebicisindeki tavuk-pilav-ayran gecenin sonu oldu. hiç yaşamadığım bir karın ağrısı ve krampla cumartesiyle vedalaşma. sonra bugün, caanım bapbap. bap benim ciğerimi bilir. ben bakarım, o söyler. ben düşünmeden o çözer. bap, çok büyük bir konfordur. yine ilaç gibi geldi. niyeyse böyle bir haftasonu özeti.

2012 öyle bir geliyor ki, aklınız durur. hani iftar öncesi yayınlarda böyle son hız açan gül, bir anda yerden biten çiçek filizi filan olur ya, hah işte onun gibi bi şi 2012: hızlı, güzel ve mucizevi. üstelik bir şey diym mi, gül veya filiz de değil. alışılmış değil, klişe değil. o şekilde gelişen ama yepyeni bir şey. ne bileyim, kaldırım kenarından fırlayan mine çiçeği gibi. hani tüm o şehir, taş ve beton arasında, en mavi, en minik, en kibar, en güçlü, en sürpriz haliyle: bir güzel mini çiçeği. ben mineleri hep çok sevdim be blog. o yüzden 2012'nin mineliği, benim için olsun.

1 yorum:

mine dedi ki...

'ben mineleri hep çok sevdim be blog' yazınca siz, dayanamadım. babam bahçesinde minyatür olduğunu düşündüğü hiçbir bitkiye tahammül edemediği için duvarın kenarından kendiliğinden çıkan mineleri sökmeye kalkışmıştı da 'ne yaptın, onlar mine' diyince ben, nasıl üzüleceğini bilememiş, elindekileri tekrar dikmeye bile çalışmıştı. o geldi aklıma, babamı ve o şaşkın halini özlediğim geldi ve de.

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker