31 Mayıs 2011 Salı

pusarık

balıkesirden bir kadın çıkıyor, "sosyolojik" kavramlarla faşistliğini anlatıveriyor. diploması da var ya, bilimsel ve "doğru" bir şey onunki. sosyoloji en çok madara edilen sosyal bilim heralde. siyasi terminoloji, hukuki terminoloji hepsi sosyoloji çatısı altında buluşuyor. halbuki faşizm, nasyonel sosyalizm filan, politika 101 kitaplarında yerini bulan ideolojiler, merak eden tarih kitabında bile bulabilir. ayrıca, nazi almanyasının farmakolojide yaptığı gelişmeler, çok bilimsel deneyler sayesindeydi; ama bu bilimsellik, insani olduğu anlamına gelmiyor.  hadi o kadar geriye de gitmeyelim, obama geçenlerde 70lerde hayat kadınları üzerinde frengi deneyleri yapıldığı için özür diledi. veya hayvanlarda deney de bilimsel bi şi mesela. işkenceden geçenler ölmeyip sürünsün diye pansuman yapanlar da doktordu. yani özetle: diplomayla gelen pozitif veya sosyal bilim etiketi, hayır, insan olmaya yetmiyor.

benim için en enteresan şeylerden biri de şu: bu kadının adı farsça. kendisi kopkoyu türkçü; ama adı farsça. adı türkçe olsaydı ılgım, yalgın veya pusarık olacakmış. sanıyorum, kendi adındaki o melodik, şairane tınıyı bi kenara bırakıp, bu üçünden biriyle çağrılmak istemeyecektir. dolayısıyla bir kürdün çocuğuna koyacağı ad konusunda, dili konusunda gösterdiği hassasiyeti anlayabilir zannediyorsunuz. ama hayır. "ben yanlış bi şi yapmıyorum, sadece vatanımı seviyorum"la özetlenebilecek; ama yaşına 5 beden küçük gelen yaklaşım, varlık sebebi olmuş.haliyle  hayatını bundan sonra ılgım, yalgın veya pusarık olarak geçirmeyi kabul edeceğini iddia edecektir. o zor gelirse, farsça adının zamanla "türkçrleştirildiğini" savunacaktır. hem canım, farsça tü kaka değil. İranlılar bu ülkeyi bölmek istemiyor ya. hoş, İran'da bi dönem kamplar vardı, buzz gibiydi ilişkiler. burdan fal bakıp ailesine sempatizan mı desek? belki o günlerde çocukluğunun en çiçekli günlerini geçiriyordu pusarık hanım?

bizim okulun neresinden nasıl bir nefretle mezun olmuş, merak etmiyorum. cennet bahçesi değil, her tip var, bunu da pekala biliyorum. gözümün içine baka baka "şurda bi kürt can çekişse dönüp bakmam ölsün" diye gerinenlerin karşısına bir kürt arkadaşımı oturtup "şimdi gözünün içine bakıp söyle bunu" dediğimde, nasıl gevelediğini, dizlerinin bağının çözüldüğünü biliyorum. oturduğu yerden kürt, pkk diye saymak, sövmek kolay. dikkat edin, asla "insan" görmezler bu kelimelerde. insan gördüğü an, en zayıf noktasını, yumuşak karnını açacak çünkü. bir anne, bir bebek, bir genç görmez. onlar bir bütün olarak pkk'dır, kürttür, doğuştan kötüdür. insan yoktur, makinedir hatta. bakınca insan görmemek için genelleyip paket yapıveriyor hepsini pusarık hanım. yoksa dayanamayacak.

kendisiyse, bir insan olarak takdir bekliyor bizden: o bir faşist değil, o başka. o bize nasıl diğerlerinden farklı olduğunu anlatıyor. o okumuş, o etiketli, o bilgili. bir birey olarak kendini farklılaştırırken, topluluklara tek bir ağızdan saçıyor nefretini. dikkat ederseniz, "kimle görüştünüz, destekçiniz kim?" dendiğinde de hep aynı yanıt: esnaf. bir bütün olarak esnaf. balıkesirde iyilere kürt, kötülere esnaf, adaylara pusarık deniyor.

*
ah neyse, benim gibi düşündüğünü bildiklerime yazıyorum çiziyorum ben de işte. şu an feysbukta bi adam bu kadın için "dönsöz gibi kıvırıyo, gece kulübünde çalışsaymış" dedi. ki bunu dediği yer, böööle antifaşist, böööle hümanist, bööööle eşitlikçi bir grup. ben de "bu laf da kimliğe saldırıdır" dedim. bana uzun uzun bunun bi halk deyişi olduğunu anlatıyor. azimle. "evet öyle ama kullanmak sizin tercihinizde" diyorum. yok ben deyim bilmiyomuşum. çok gülüyomuş böyle anlaşılmasına. dansözlere faşist dememiş!

böyle yani blog, anlıyor musun? insanlar bir tek kendine hassas, bir tek kendi kimliğini görüyor. bu kadın, pis faşist,zaten lafı çevirip duruyor, o zaman gece kulübünde dansöz olmalı. dansözlük mü kötü, kadına mı ceza, onu bile anlamadım. sonra ortamdaki gerginliği dağıtmak isteyen kişi de "bazı arkadaşlarımız bu konularda biraz hassas olabiliyor, onlarada anlayış göstermek gerek" dedi. evet bunu dedi. erkekler kafa kafaya verip, "biraz hassas olduğu için duygusal çıkışlar yapan kadın"ı idare ettiler. ah biz, kadınlar. hep böyleyiz. bazı arkadaşlarımız, biraz hassas olabiliyor. konu kürtlere karşı faşistlikken, gereksiz hassasiyetle "kadın" filan diyolar. idare edivericen, dırdırı çok uzatmiycan, he diycen, geçecek. PMS diye bi şi var şu hayatta, bulaşma.


ayhh nefes alamıyorum, daralıyorum yemin ederim. üstüme üstüme çöküyor herkes, hepsi ,tüm bu kendine müslüman haller. "biraz hassas" halde oturuyorum köşemde. bi 5 yaş genç olsam bu adama da laf yetiştirirdim; ama yok, sahiden, enerjimi kuruttular. anlayış gösterin bana, ondan anlarım anca.

Hiç yorum yok:

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker