burcuk vardır, hayır foodies değil, başka bu siz tanımazsınız.
neyse işte kendisini kabaca özetlemek gerekirse sizinle konuştuğu 3. dakikanın sonunda taklidinizi yapabilen biridir. fena görür yani, göstermeseniz de görür, deli bi şi. burcunun görüp de söylemediklerini duyamazsanız işiniz zor. bi de çok fena hatırlar. hatta eminim, azerle "burcu nolur unutsun rezillikleri listesi" gibi bi şimiz var. benim var yani. bi de benim saçımı keserdi bu ikisi bir olup. öyle işte. sonra bi kere bi çocuğun kafası yoktu sınıfta. yemin ederim yoktu. biz de gülmüştük. zaten burcu güldürür böyle, mosmor olursunuz, sonra o gayet ciddi bi şekilde bakar "deryik ne bu hal ayıp yani, azot döngüsünü işliyoruz şurda" falan diye... tuhaf detayların çok eğlenceli hallere büründüğü zamanlar varsa zaten burcuk ordadır. hani azerle ben de fena değiliz de insan gurusunu uzaktan tanır, o misal. burcuk detay insanıdır, o yüzden canı acıyınca çok acır. "aziz nesinlik" diye bi laf vardır ya, onun gibi "ah burcu olsaydı şimdi" anları vardır. boş zamanlarında bana albatros taklidi yaptırmaya çalışır. evet ben böyle bi taklit yapabiliyorum, gerçi burcu görür de listeye eklenir korkusuyla yapmamaktan iyice köreldi. bi de burcu dışardan uyuz görünür. biz azerle sinir olurduk kendisine. yaş işte 12 falan. sonradan sevdirdi kerata. meğer biz de bayaa bi uyuz görünüyomuşuz dışardan. bi de bizi burcuyla hep kuzen-kardeş falan sanardı hocalar. sonra bi de üçüncü bi kız vardı adı duygu olan, ikimiz birden ona benzerdik. ya da o bize, neyse işte.
sonra azer vardır evet piinatbatırendblekkafi. kendisi yazar. radikal genç'e yazar mesela. evet o azer bu azerdir. kendisi bizim en azimlimizdir evet. aniden karar alabilen bi yapısı var kendisi fark etmese de. yapıyo. ekşın kısmı geç gelse de karar ani alınabiliyo bence. yoksa insan mülkiyeyi birincilikle bitirince (evet yaptı bunu) bi anda en bürokratından dışişleri çalışanı da olabilirdi. ı-ıh. o istediğini yapmanın kıymetini acayip bilir. azer bi de hep feministti, o zaman adını koyamamıştık. bi de azer'i çekemeyen çok olur. valla. komik acayip tipler sarar. bi tanesi üniversitede bi hocaya azer'i şikayet etmişti, özetle sebebi hem bakımlı olması hem de beyninin çalışması gibi bi şiydi. valla uydurmuyorum. sonra azerle burcu şarkı söyler hep ben arkada lay lay lay yaparım. ya da "seyircisiz sahne olmaz" misali seyirci olurum. evet sanırım istiklal marşı dışında bi şi söylemedim yanlarında. ha bi de azer hep en gerekli şeyi söyler. benim manasız "ööö eee" diye kaldığım hallerde mesela, azer ne diyeceğini bilir. azerin bilmesi çok güzeldir, şak der söyler, oh be dedirtir. bi de azer böyle leb demeden leblebiyi anlar. lebele lebele konuşurduk biz lisede. böyle birbirinin sözünü keserek tamamlanan cümleler. komik oluyo. 3 kişi olunca daha zor, onu anca biz yapabiliriz bi kere.
ben varım bi de. ben söyleyeceklerimi çok zor toparlarım. şimdi normalde iki paragraf hakkı olan insan neler neler yazardı; ama bakınız işte sanki 11 yıllık değilmişiz gibi komik bi hal. işte neyse şu bahsi geçen ikili benim iliğimi bilir. alo değişimden halimi anlar. çok güzel bi şidir bu. bi de baar yapar bunu, ama o başkadır. bu iki hanımla biz mesela sadece kaçta buluşacağımızı konuşuruz, yeri hep bellidir. biz çok güzel söyleniriz bi de... valla. yani sanatı varsa bu işin, en eğlenceli şikayet bizimdir. çok normal hayatlar yaşamadığımızdan sanırım, en güzeli eli bilekten kıvırmak suretiyle "amaaaan" çekilen anlardır. biz iyi geliriz sanki birbirimize, iyileştirici kikiriklerdir. olması gereken. azer'in hep parlatıcısı vardır, burcu kendi saçını balıksırtı örebilir. ve neticede biz üçümüz türlü tuhaflıklarla birlikte büyürken insanın "o beni anlar o beni bilir" dediği birilerine sahip olması lüksüyle şımarabildik. ben şımardım valla. "elalem ne der" kompleksimizi toz yaptık üfledik gitti ufacıkken. temkinden öldüğümüz anlarda bile normal şeylere dertlenmiyoduk. üç kişi çok güç işi hallettik. ben mesela "ay ne ayıppp" diyen arkadaşları olanları anlamadım hiç. bin şükür ki arkadaşlarım hiçbi zaman örnek birer genç kız olmadı. çok arıza tipler de değildik tamam; ama biz kendi kendimize büyürken değer yargılarımızı da birlikte büyüttük. içlenelim ve sevgileri yarınlara bırakalım diye yazmadım da, doğruya doğru şimdi.
hah işte şimdi bu üste saydığım şeyler yaklaşık (hatalı kullanıyosam ara) 2-3 yıldır bi arada olamıyodu. kilometre diye bi şi var, ondan. böyyük buluşma yaptık efendim. olunca da şöyle oldu:
evet yine burcuk elmyra sarılışıyla beni sarmış, kendisi mimik yapıyo, tiyatrocu olucak büyüyünce ve evet, azerin parlatıcısı var. ben böyle bi 32 diş tekmili birden, bi de niyeyse boyun fıtığım var gibi...
ha yukarda saydıklarıma gelince, evet hepsi birer birer oldu.
feci oldu hem de. çok iyi geldi.
bu üç görls cast vanna hev fan neticede. evet.
2 yorum:
Boyun fıtığı diil o, dehşet! ;P 1 ayar fazla sıksam kaburgaların çatlıycaktı, onu yapar mıyım diye şüphe duyduğun anın dehşeti var gözünün taa içinde ;D
Ve evet, birimiz "afili" bir işe girdikten sonra buluşma yerimiz artık Shareton otel olacak işallah (bkz. ilahi Özkan!)
3aya ne kaldı? Hepimiz açılası şemsiyelerle uğraşana kadar çabucak geçicek.. Ve "reunion" tekrarlanacak.. (tabii Türkiye'ye kesin dönüş yaptığını hesap ediyorum :>) Zaten capital radio'nun yılbaşı şarkıları tecavüzüne başlamasına ne kaldı ki.. Su gibi geççek, su gibi..;)
Bi de ben hatırlıyorum, ben bi boşluğuna getirip soyunma odalarının dışındaki banklarda sana o taklidi yaptırıyodum ki sen erken uyandın... :>
Kolaylıklar diler(yapıcan sen onları,halledicen merak etme), pek öperim gıdığından.. ;D
purcuk: ay evet gelicem gelicem. ankara'nın erimiş karları çamura döndüğü vakit. az kaldı :)
Yorum Gönder