25 Nisan 2016 Pazartesi

durum raporu

mart-nisan ikilisini bolca seyahatle gecirdim. is icin, tatil icin, kisa kisa gezmeler. bi si yazdigim yok, o zaman neden bunlari yazmayayim? evet.

bucak bucak avrupa turum mart ayinin sonunda atina'yla basladi ki herhalde bu kadar dogru bir zamanda gidemezmisim. Is icindi; ama mis gibiydi. Hem gunes hem de portakal cicegi (hayir, TURUNC!) kokulariyla vaftiz mi oldum, arindim mi, muazzam iyi geldi. her pastanede meyve sekerlemeleri var, hani kibrislilarin macun dediklerinden. kayisi, incir, turunc... surekli cebimde onlarla gezdim. Tabii ki bu kisa ama verimli Atina tatilinde emegi gecen Ozan'a buradan da tesekkurler - tam bir ev sahibi kendisi. dunya tatlisi birisi olmasindan ote, sehir ona iyi gelmis, o da sehri pek sevmis, simbiyotik bir seyler olmus, kaynasmislar. Sehri seven insanin rehberligi baska oluyor. Yoksa ben kalimera-kalispera, anca ana cadde turu atardim. onun yerine uzolar, limonlu pastalar filan.

gunesten isinmis kaldirimda mirrlarken cektim.
 Sonra paskalya tatilindeCote d'Azur turu. Nice'te kalip Monaco- Cannes civar illerini gezmec. Universite sinif arkadaslarimla ikinci geleneksel Paskalya toplasmamizdi, bu sefer bir de 6 aylik Yasemin Hanim eklendi ekibe. kendisi o kadar sakin ve o kadar leydi ki inanilmaz. yani her firsatta kucagima alip oynadigim halde bana bile katlandi. bebekle seyahati gectim, genel olarak bebeklerden beklentimizi artirdi. hava biraz degisken oldugundan bir gun guneste kizarip ertesi gun yagmurda kacistik ama fransamiz canimiz, bize iyi bakti. Ozellikle Eze pek sirin bir dag kasabasi ve Nice'teki bit pazarinda daha uzun kalabilir, olmayan servetimi harcayabilir, uzerine de sahilde bi aperol icebilirdim. her gun.

Nice was nice diyerek... evet maalesef...

frankofonluklar.

Bundan sonra yine pek fazla durmadim ve hop - Varsova. is icin, ikinci ziyaret. 3 gunun 2si sabahtan aksama kadar otelde gectigi icin cok bir sey yapamadim. biraz old town, bir tane cok sevdigim sushicide kendime ziyafet, bir de son gun kostura kostura Blikle'ye gidip cheesecake yemek. evet hep bogazima calisiyorum ama bence varsova'da bu gayet kolay. Hem Avrupa'daki odullu susi restoranarindan 2-3 tane var o ufacik sehirde, hem pastaneler harika hem de daha n'olsun.

Varsova old town, temsili. Seviyorum.

kapilarini en bi cok seviyorum.

sonra, Italya. kirk carsambanin bulusmasiyla yarattigim bu jet set hallerin son ayagi. Napoli-Positano-Capri. Amalfi sahilleri bekledigimiz gibi bol yemeli icmeli ve hatta denize bile girmeli gecti. 6 gun degil 6 ay kalsam bikmam sanirim; ama o virajli yollarin ortasina dogru YETER ARTIK BI TELEFERIK YAPIN TUNEL KAZIN NOLUR dedim mi, dedim. ama hep icimden. yoksa kimseler dokunmasin, yuksek yuksek tepelere ne guzel evler yapmislar. Tanrilar Yolu (tanrilar patikasi?) denen rotadaki yuruyus de pek guzeldi; insan sirtini daga, gozlerini denize verip saatlerce yuruyor. Planlayan varsa eger, biz Bomerano'dan Nocelle'e kadar yuruduk. Bunun icin de Positano'dan Amalfi'ye SITA bus ile gidip, sonra oradan tekrar SITA ile Bomerano'ya gittik. Nocelle'den de Positano'ya otobusle donduk. toplamda 4 saat filan suruyor, yaniniza su, yiyecek vs alin. gayet rahat bir rotaydi bence; ama yine de toz toprak tabii. spor ayakkabi yeterli, sandaletse anca tabani kar lastigi gibiyse uygun.

positanocugum, canim.
tanriciliq.
Neyse, sonra Capri. Mutlaka teleferikle en tepelere cikmak lazim; ama nisan ayinda bile sehirde trafik berbatti. Gunubirlik gidenler sezonda 2-3 saatini o daracik yokuslarda, trafikte geciriyor kesin. giderseniz bir gece kalmak iyi oluyor; bir de anakaraya gore ziyadesiyle serindi. yine de ben teleferige bindim, binebildim, o yokusun tepesinde, tek basima, sadece metal bi sopaya emanet bi salincakta delirmedim - YABDIM. hatta inebildim bile. azicik gururluyum, evet. Son gun donus yolunda da Pompeii. Suren calismalardan mi nedir bilemiyorum, oyle muazzam etkilenmedim ki ben genelde agzim acik gezerim. Belki de beklentim yuksekti. iyi ki gitmisim, o ayri tabii.


Ben hala suna binebildigime inanamiyorum.

teleferigin faydalari.
 Nedir, sonra ucaga bindik, son ana kadar domatees makarnaaa diye sayiklayarak Londra'ya donduk.

~ seyahat zincirinin sonu ~

Geldigim gibi de ertesi gun isimden istifa ettim; cunku yeni isimden kontratimi yolladilar ben tatildeyken. Bunlar hep gecen hafta oldu. Bu seyahatler arasinda mulakatlara gittim cunku ben. Hatta iki kere de zehirlendim ve yorgan dosek yattim. Nisan benim icin uc ay kadar uzun gecti ve geciyor bu sebeple.

Simdi de elimde erguvan rengi ojeler, bu is yeriyle vedalasma partisini nerede yapsam diye mekan ariyorum. Insanlarini cok sevdigim, buradaki ilk ofisim. bu da benim de su hayatta ilk gercekten istifam. yeni isimde de sorumlulugum artacak gayet, bir ogrenme halleri filan olacak yine. yani boyle bi pirpir haller de var.

"uzun uzun susuyor ama calisiyor" diyebilir miyiz blogcum? deriz bence.

4 yorum:

Aysin dedi ki...

Uzun uzun susuyor, sonra çok pis havasını basıyor da deriz aslında:p

EbrarG dedi ki...

Ferah bir yazı olmuş. Yeni iş şans getirsin deryikkom

Ruhsuz Atmaca dedi ki...

Fotoğrafları gören kıskanır çok güzel :)) Gezmek nasip olur inşallah :))

Adsız dedi ki...

4 aydir yalniz birakilan bu bilog, kurumaya yuz tuttu sevgili izleyenler :(

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker