30 Temmuz 2015 Perşembe

zeyt

aylor aylor sonra blog yaziyorum ayfor. tutamayana kadar birikince, anca.

arada seyahatler oldu. burasi gezi gunlugune evriliyor madem, geregi yapilsin:

girit harikaydi, dag kecilerinin oldugu her yer harika zaten. keci guzel hayvan. mesela asla kirli sudan icmiyor, hijyen tijyen. surekli basini beklemeniz gerekmiyor; cunku zaten o buldugu en yuksek noktaya cikip kendini koruyor. erkek keciler disi icin kavga ediyor ya hani, eger disi yenilen erkege gonul verdiyse, yenen yanina yaklasamadan sevdigine kaciyor. keci inadi da diyebiliriz belki. bunlari tabii boyle birinci agizdanmis gibi anlatmam fasarya; sarikecililer belgeselinden ogrenmistim. izlemeyen izlesin. keciler ve kecileri cok seven insanlar icin.

Elafonisi: evet su turkuaz. evet kum pembe.
 ne diyodum? girit. anca bati tarafini gezdik, kibris kadar bi ada (bir olcu birimi olarak kibris adasi). yemekler hep guzel; cunku zeytinyagi hep guzel. yogurt ve bal da guzel. karpuz ve peynir de. yani sonsuza kadar dunyanin en lezzetli seylerini yiyerek, dunyanin sayili guzellikteki koylarini gezecekmis gibi tatil yapiyorsunuz. deniz hep mukemmel. Biz Paleochora, Chania ve Rethimno'ya gittik. Turkce isimleri de boyledir herhalde; tabii ch=h okunuyor. neyse. Akdenizlilige bi de adalilik karismis, her seyin net, sade oldugu, yormayan, yorulmayan bi yer. fiyatlar da makul. bir de hava ne kadar sicak olursa olsun ruzgar var. bazen tatli bi meltem, bazen delice ruzgar. tek kusur yol tabelalarini griye boyamak gibi sakaci hareketler, onu da cani sikilan ergenlere fatura ettim.


"DAVAY!" dedi buyuk adam.
 sonra ben ilk kez is icin rusya'ya gittim. yillarca merak etmeyi gectim, adini anmadigim bir ulkeyken is sebebiyle kiril alfabesi okur hale gelmem de iste hayattan bana bi cilveloy cilveloy. neyse, moskova'da, guzel bir yaz gunu 36 saat gecirdim. turistik yerlere anca 1-2 saat ayirdim; ortalama bi turist haritasnda olmayan yerlere gittim. bir daha gidip sindirmek istiyorum, bu anca tadimlik oldu. aa krasnodar'a gittim bi de ama o iyice sacmaydi, hicbir yerini gormeyip en olmayacak yerlerini gordum sehrin. 40 dereceydi ve sicakti, hep cok sicakti.

boyle 40-20-40 seklinde isi soklariyla bunyemi test etmis oldum.

*

ac parantez.

haberleri takip ediyorum hala. takip edemiyorum gerci; yanlis oldu o. yorucu artik, yipratici. bugun buraya bir sey yazmayacagim, o ayri. herkes reel politik parcalarken, ben insanlarin buyuk cogunun baristan yana olduguna eminim. nerden eminsem artik. sanirim istekten ote, bir ihtiyac oldugunu dusundugum icin. baris, huzur bir ihtiyac. bir yerlerde bazi hayatlarin bir hic ugruna kayip gittigini bilerek yasamak, en farkinda olmayan icin bile agir bir yuk bence. saf salak halim bundan. yazmamam da bundan sanirim. dev bir ogutucunun icinde, o sagir eden gurultuye ragmen kendimi duymak icin. her seyin daha net, sade, yormayan, yorulmayan bir halde olabilmesi; "back to basics" icin: cok cok kotu seyler oluyor; ama baristan vazgecilmis degil.

kapa parantez.

*

bugun kendime aylar oncesinden planlanmis bir iyilik yaptim ve bitmesine 2-3 gun kala Alexander McQueen sergisine gittim - Savage Beauty. O giysilere dokunamamak tam bir aciya donustu, sergiye giysi bagislamislari kiskandim ve oradan cikmak istemedim.  alexander evreni. fotograflarini bulmak mumkun, ama yetmiyor. ses, muzik, isik, her seyiyle guzel sergiydi.

*

baska? surekli cicek saksilariyla ugrasiyorum; tasiyorum, yenisini ekiyorum falan filan. meneksemden saksi saksi cogaltmayi hedefliyorum. feslegeni yaptim mesela - benim kucuk zaferlerim.

gerisi, iyilik guzellik. iyi diyelim iyi olsun.

1 yorum:

Aysin dedi ki...

Özlemiştim. Merak etmiştim. Güzel şeyler peşindesin yine demek, sevindim.

Barış gelecek tabii, başka türlüsünü hiç düşünmüyorum hiç.

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker