3 seneden fazladir Londra'dayim. Yurtdisina tasindiginiz zaman etrafinizdaki bircok insan size ikramiye cikmis gibi davraniyor. Eh evet, bir yere kadar oyle, ama vizenin yaninda yuklu bi hesap ve malikane gelmedigi icin, hayat derdi bitmis degil. hos dert dedigin onla da bitmiyor, neyse. aksine, bilmedigin ve cokca yalniz hissettigin bir yerde devam ediyorsun, sifirdan insa ediyorsun bazi seyleri. itis kakis, su yolunu buluyor.
Yurtdisinda yasamaya baslayanlara karsi "haribo sendromu" dedigim bir durum da var ki bence en ilginci o. Haribo = gurbetci teyze ve dayilarin cuvallarla getirdigi jelibon. bizim kusakta coktan bittigini umdugum (sonucta 80 sonrasi cocuklariyiz) bu haribo = yurtdisi sartlanmasi, yurtdisi = hariboya da donusebiliyor. birinci elden degil de, sonradan edinilmis bir algi sanirim. Ithal ikameci gunlerin toplumsal hafizadaki yeri.
Gocmen olunca tahsis edilen ucak |
Ortalama gocmenin ihtiyaci olan her sey burada. |
Yurtdisina tasininca yasamla ilgili dertleriniz olamiyor. vizenizi aldiginiz an, bu en insani, en basit seyi gumrukte teslim ediyorsunuz. bu hak, sadece turkiye'de yasayanlara mahsus. bakin trafikten filan bahsetmiyorum; kendi hayatinizdan bahsediyorum. deli bir patronunuz, hayattan bezdiren bir ev sahibiniz, kuyunuzu kazan is arkadasiniz, yalnizliginiz, gecim derdiniz, akan daminiz, saglik sorununuz, issizliginiz, kavga ettiginiz sevgiliniz veya yuzeyselliginden biktiginiz tanidiklar olamiyor. olamiyor; cunku bunlarin karsisinda duvar gibi yukselen bir kelime var: sonucta.
sonucta yurtdisindasin.
sonucta gittin.
sonucta kurtuldun.
SONUCTA sukret.
bu kimi zaman bir teselli, "canini sikma, beterin beteri var" cumlesi. o haliyle bir derdim yok. bazen "aaay icim sisti, amma abarttin yahu" cumlesi, o halini seviyorum bile denebilir. ama bazen de, dislerin arasindan tisslanarak ve goz devirerek soylenen, sana imrendigini sanarken aslinda hayatinin her parcasini hafife alan ve susturan bi cumle. derdim o hali.
Londra'da siradan bir gun: diger gocmenlerle birlikte kraliceyi ziyaretten donus. |
Londra'da siradan bir gocmen evi, tabii ki vizenin yaninda hediye. |
Ingiliz gocmen ofisi. Mavi memur tavirlari yuzunden kovuldu. |
Londra'da aile hekimleri. sigorta karsiliyor, havuz dahil. |
Yurtdisindasin ve 1,5 yila yakin suredir issizsin. bunalimi, kariyerinin kimbilir ne olacagi belirsizligini gectim, artik para kazanmalisin. yillardir dunyalari biriktirmis insanlara gecim derdini, is aramanin stresini 1-2 cumle soyleyecek oluyorsun, yine ayni duvar: sonucta. oyle bi duvar ki bu, "e sen de sonucta bilmemkac yillik vizeler ve cuvalla parayla her an her yeri gezebilirsin. yapiyorsun da. ulkenin hayat standartlarinin kat be kat ustunde, refah icinde, aile gecindirme/ borc harc derdi olmadan, kira bile odemeden, luks icinde yasiyorsun. ulkeyi bok goturse bile sana asla bulasmayacak, sadece gazete haberi senin icin" demiyorsun. dersen uzerine memleket dertleri bosaltiliyor. bunlari tegetin tegeti yasayan kisiler bosaltiyor da sen hayatinin gobegindeki dertler icin o "sonucta"yi alip ekmek arasi yemelisin. SONUCTA, gittin.
Londra'da mesai saati ulasim, kalabalik bir gun. |
Londra'da mesai: ceket de sirketten. |
Londra'da gocmenler icin siradan bir maas gunu. |
evet, sonucta her dakika trafikte degilim, insanlar kibar. evin dibinde bi park, yilda 5 hafta tatilim var. fazla mesai yapmiyorum ve simdiye kadar bir kere bile taciz edilmedim. guzel yemekler yiyorum, guzel yerleri geziyorum. surunen bir gocmen de degilim yani, evet. ozur dilerim. demek ki baska derdim olamaz; cunku anladim ki siz turkiye'de yasayan fanilerin kisisel hayatlari, isleri, aileleri, arkadaslik iliskileri filan oylesine mukemmel ki tek derdiniz memleketin hali olmus. e nedir, SONUCTA gidenleri anlayamiyorsunuz.
ne bileyim, istanbulun tozunu attiran ve kisisel hicbir derdi olmayanlarin lukslerine SONUCTA dememek mi hatam? onlara sonucta niye denemiyor? dediginde niye bi tur daha ayar yiyorum? misal, ben her sicaktan sikayet edene "sonucta tarla capalamiyorsun" desem. her pazartesi sendromuna "sonucta bi isin var" desem. trafikte soylenene "sonucta ehliyet almissin", taksiciye kufredene "sonucta istanbuldasin" desem. ya sanirim ucuncuye gelmeden uyuzun uyuzu ilan edilirim. ama yurtdisindaysan, hayatin ciceklerle kapli bir sonucta balonu ve sen icinden ignelemeye calisan bir tatminsizsin. sonucta: arkadassizliktan dem vururken dahi yalniz birakilmayi hak etmissindir.
Londra ikliminde agzinizi goge acmaniz mutluluga yetiyor. |
sonuctalanmanin en basit sonucu, kimsenin "nasilsin" dememesi. cok garip ama, iyi olmaktan baska secenegin yok sanki. yani pardon ama o yurtdisinda, iyi olmayip ne olsun? ailen, yakin arkadaslarin soruyor elbet, o da azalarak genelde. bir sure sonra, derdinden bahsetmiyorsun cunku yani SONUCTA var elinde, susman lazim. sonucta, susuyorsun. bir seyler iyice ters gittiginde ise dehsete dusuyolar, SONUCTA iyiydi her sey?
ha bir de tabii, sonucta gittigin icin, turkiye'de ne olup bittiginden zerre haberin yok, bi omur orada yasamadigindan ne oldugunu anlayamazsin ve yani SONUCTA. bu konusanlardan cok daha fazla haber ve ayrintiyi cok daha duzenli takip ediyorsan, yine sorun sende. sonucta uzaktan kolay bu isler. sonucta o kadar rahattasin ki dertsiz basina dert ariyosun. sonucta sen gitmeyi de becerememissin tam? sonucta londra'yi hak etmiyorsun galiba? sonucta, bu "sonucta" kalibinin her bir versiyonunu, nefret ede ede ezberliyorsun. kafanda bi cumle kurmadan once gelecek cevaplari biliyorsun. Bana "o kadar begenmiyosan don" diyen bile oldu (tabii ki gulumseyerek cnm); cunku hayatinda memnun olmadigi her bir seyi silip atacak cesaret pacalarindan akiyor kendisinin, her gun yaptigi sey. ha bir de, bir memnuniyetsizligin "o kadar" degilse agzini acamazsin cunku - SONUCTA. yani siyah veya beyaz, geri kalani bizi ilgilendirmez.
Londra gocmenleri altin gununden ozel bi kare. |
o "sonucta"larin hepsinde biraz "o kadar merakliysan..." ve "kiymet bilmiyorsan..." var. her seyi gectim, yilda en fazla 2-3 kere, birer saat gordugun biriyle olan bir sohbetin icine limon sikabilecek tavirlar bunlar. ama oluyor. karsi taraf sizde "kalanlara karsi densizlik" goruyor, sizse "gidenlerin yalnizligina karsi hoyratlik". araniza bir cizik atiliyor iste, gecmiyor.
*
ulkenin her gecen gun bir karadelige donustugunu, tum bu ustume gelmelerin altinda dev bir bikkinlik oldugunu filan biliyorum. belki de bu yaziyi yazmanin hic zamani degil; ama ulke hep oyleydi zaten, 3 yilin meselesi de degil. bu yaziya "ULKE YANIYOR DERDINE BAQ" diyen cikarsa da anlamamis hic zaten. dertsizligim sondurmeyecek.
Tum bu memleket halleri filan, bir kisi, bir arkadas olarak incinmeme merhem olmuyor. cunku cok basit: ulke (herkesin her firsatta tekrar ettigi uzere) bok cukuru. eh, o bok bugunden yarina temizlenecek gibi degil. ah bu tepkiler sana degil ki deryik, kisisel alma. bunlar hep toplumsal asabiyet - i ih, yetmiyor. Ulkeden nefret ederken incittiginiz insanlar ulkenin degil, sizin hanenize yaziliyor. o gidenlerle araniz niye acildi diye dusunurken, sadece mesafeleri suclamayin, azicik farkinda olun, yeter.
*
ayh kamyonlarca yuk bosalttim.
haribo getiren akrabalar yakti basimi ozetle. siz o jelibonlari afiyetle yediniz, kocaman tesekkurler ettiniz; ama bir gun olsun onlari arayip "nasilsin? ozledim cok" demediniz. SONUCTA, haribo diyarinda ne dert olabilir ki?