eveeet, bi nevi tanzanya günlüğü tutayım bari, her dakika gittiğim yer değil. hem belki sonra bilgi arayana da yardımcı olur, bir ihtimal.
neyse, yolculuğa 8 gün kala, intro:
öncelikle: fazla basit; ama erken planlayın. biz bunu yapmadık, 2 ay kala panik olduk; ama şartlar öyle icap etti diyelim. o sıralar evleniyoduk, pek araya sıkışamadı. ben zaten kooosskocaaa
düğünden sonra bir de daha da kocamaaannn balayına gidebilenlerin
dünyayı kurtaracağına eminim. en iyisi minimum 4 ay süre koymak. ideali 6 ay, keyfinize kalmış.
her şeyinizi teslim edeceğiniz sehayat acentasını iyice arayıp soruşturun, pazarlık yapın. ideali, kabataslak bir plan yapıp öyle gitmek. "merhaba biz tanzanyaya gitmek istiyoruz" gerçekçi değil. bizimki sırf afrikaya çalışan bir yer mesela, özelleşmiş. 2 yerden teklif alıp ilkini seçtik; hoş benim zaten baştan kanım kaynamıştı. neyse, mesafeleri bilin, ne olur, ne imkansız, fikriniz olsun. satışı yapan o, sürünecek olansa sizsiniz. tezgahtar "çok yakıştı!" dedi diye her kıyafeti almıyorsunuz; o hesap. bizim en baştan 2 alternatifimiz vardı, onunla gittik.
bize hep "niye tanzanya" dediler (neden sanat); çünkü 2 hafta tatil yapmaya kararlıydık, uzaklara gitmek istiyorduk ve sadece deniz kenarı olursa otur otur deliririz gibi geldi, hareket bereket. tanzanya, kilimanjaro'suyla, serengeti'siyle, biraz daha çeşitlilik sunuyor. zanzibar deyince herkes "aa o zaman tamam" diyor; ama aslında tanzanya'nın tüm doğu sahili harika; bir tek ada değil yani. mesela biz tanga civarını da düşündük, sonra eledik.
evhamlı anneler için de ek bilgi: sarı humma bölgesi değil, esas mesele sıtma, onun da bi güzel, yan etkisiz, kabuslar gördürmeyen ilacı var. tanzanyaya gitmiş, orada yaşamış / hala yaşayan, orada çalışan tanıdıklardan da teyit alınca, karar verilmiş oldu. zaten çok sıradışı bir fikir değildi; paket tur yapılıyor. bunun bir de kenya+ seyşeller versiyonu var mesela.
başlayalım:
1) Tanzanya fazlasıyla büyük bir yer. harita açtığınızı, kabaca bir fikriniz olduğunu varsayıyorum. başkent dodoma messela, darüsselam değil. buyrun, haritayı da koydum hatta.
neyse, turizm gelişsin diye olacak, bolca havaalanı da var. harita üstünde ordan oraya gideriz planları yaparken aklınızda olsun, araba/ otobüs hem zaman hem de konfor açısından pek önerilmiyor imiş ve zaman kazanmak için alternatif şu pırpır, hafif uçaklar. alçaktan uçabildikleri için harika bir manzara vaadi olsa da maliyet artıyor tabii. iç hat uçuşlarına aktarma yapacaksanız biletleri ona göre ayarlamak lazım. sırtçantalı geziler için belki otobüs de tercih edilebilir, biz "beli ağrıyanların balayı planı" yaptığımız için konfor fazlasıyla önemliydi. bir de iç hat pırpırlarda bagaj sınırı 10-15 kg filan, uluslararası uçuş gibi düşünmeyin, en az, en iyi.
tanzanyaya vize gerekiyor, 90 gün veriyorlar. vizeyi havaalanından da alabilirsiniz; ama o kuyruğa girmeye değmez. konsolosluktan 50 USD karşılığı alıyorsunuz, tek yaptığınız bir form doldurup pasaport ve 2 vesikalıkla teslim etmek. burada 5 günde vize verildi, çok uzun sürmüyor.
2) ilk planımız birer hafta serengeti- kilimanjaro ve zanzibar'dı. bunu o geç planlama + maliyet sebebiyle eledik. serengeti deyince iş bitmiyor, neresine gideceğiniz önemli. bu da gideceğiniz mevsimdeki göç durumuna bağlı olarak değişiyor. bölgede 2 mevsim var: dry season & wet season (türkçesi ne bunların, kuru ve yaş mı?). kurak dönem haziranda başlıyor, göç de o zaman başlıyor zaten. serengeti için ideal dönem temmuz sonu- ağustosmuş, zaten gelen beyaz turistlerin de tatil dönemi bu tarihler, talep yüksek. yine de göç haritasına iyi bakın, teyit ettirin. bu kısım sahiden önemli, serengetinin güneyinde muhteşem fiyatlı bir kampta kalırken fil görmek için 3-4 saat yol yapmak abes olur. acentenize de ısrar edin, hemen karar vermeyin. bizim için ilk önerilen uçuş kenya-nairobi havaalanından kuzey serengeti'ye aktarma yapmamızdı; ama dediğim gibi, bu iptal olan plan. oradan da kilimanjaro'ya geçecektik. koruma altındaki ngorongoro krater gölünü öve öve bitiremediler, en çok orada aklımız kaldı. bir dahaki sefere artık.
bu mevsimlerle ilgili bir not, küresel ısınmaya bağladıkları bir durum olarak mevsim kayması yaşanıyormuş. yani dry season boyunca da yağmurlu haftalar oluyormuş mesela. pek garanti veremiyorlar ama yağmurda eriyen şeker tiplerdenseniz ağustosta gidin, garantileyin. bizim ilk haftamız (dry season olmasına rağmen) ara sıra yağmurlu, sonra güneş açacak umarım. hava sıcaklığı 28-30 derecede sabit olduğu için yağmur pek göz korkutmuyor.
3) devam: ikinci alternatifimiz selous game reserve idi. darüsselam'a en yakın milli park, arabayla da sanıyorum 2 saat filan sürüyormuş. darüsselam'dan da zanzibar'a feribot kalktığı için, zanzibar'a gideceklere selous öneriliyor.
selous, isviçre büyüklüğünde bir yer; bu benzetme her yerde karşınıza çıkıyor, pek seviyorlar. UNESCO dünya mirası listesinde, dünyadaki en büyük fauna rezervlerinden biri; bu yüzden gezide karşılaşacağınız hayvan türü ve sayısı daha yüksek diyorlar, selous'un yalancısıyım. Serengeti'nin gölgesinde kaldığı için çok kalabalık olmuyormuş, bakalım. Krater gölü olmasa da Rufiji ırmağı geçiyor, burada balık tutmakmış, kenarında yürüyüşmüş filan, alternatif etkinlikler. game drive / safari (ki bildiğimiz "sefer" işte) denen şey, kaba bir tarifle, bir gün boyunca arabayla oradan oraya gidip hayvan görmeye çalışmak. onun için böyle alternatifler olması hoşumuza gitti. ngorongoro veya kilimanjaro'ya geçişimiz olmadığı için 1 haftalık süreyi 3 gece- 4 gün'e düşürdük.
4) bizim son rotamız şöyle: londra-dubai - darüsselam- (iç hatla) selous. sonra yine iç hatla selous- zanzibar. dönüşte de zanzibar- iç hatla darüsselam- dubai- londra. darüsselam'a londra'dan direkt uçuşlar 9,5 saat civarıymış, bizim aktarmayla 12-13 saati buluyor. geze geze gidiciiz.
5) aşılar ve ilaçlar. bölge sarı humma bölgesi olmadığından, aşısı aslında şart değil; ama kenya aktarmalı filan gelecekseniz istiyorlar; çünkü orası sarı humma bölgesi. biz yine de yaptırdık. burada sağlık bakanlığının önerdiği diğer aşılar karma aşı ve hepatit A'ydı, onları da yaptırdık. zaten aşı süresi 10 yılmış, bizimkiler çoktan dolmuş, bulunsun dedik. çocuklular için ayrıca bir liste var, sanırım hepatit B de dahil oluyor. aşıların birkaç hafta önceden yapılması tavsiye edildiği için doktorunuza danışın.
esas mesele sıtma hapları; ki içimden bi ses "ona da aslında gerek yok" diyor ama risk almıyoruz. 3 alternatif var, aradaki fark kabaca şu: fiyat arttıkça yan etki azalıyor. en ucuzunu bölgede çalışmaya gidenler, uzun kalanlar tercih ediyormuş. yan etkileri halüsinasyon, panik atak filan, pek güzel değil. orta ayar olanın kullanım süresi birkaç hafta önceden başlıyordu. sonuncu tercih malarone, yeni bir ilaçmış. bölgeye girmeden bir gün önce başlıyor, çıktıktan bir hafta sonraya kadar devam ediyorsunuz. yan etkisi hemen hemen sıfır, kullanım süresi kısa ve her yerde bulunuyor. aldık, mutluyuz, bakalım görelim.
ayrıca böcekkovan sprey midir nedir, o fısfıslardan almak gerekiyor. kalacağınız yer için de prize takılan sinek ilacı fena fikir değil. tabii alerji, böcek sokması, ishal, baş ağrısı, vb genel ilaçları/ kremleri de depolamak lazım. biz aşıyı olurken hemşire bize liste verdi, oradakileri aldık. güneş koruma kremi de aldım; yağmur yağarsa turşusunu kuracağım. esas ağırlığınız bunlar olsun yani; kıyafet değil.
6) tam da bunu demişken: safari kıyafeti diye bir şey sahiden varmış. tercihen bej-kahverengi tonlarında giyinmek icap edermiş, parlak renkler zaten söz konusu bile değil, hayvanların gözüne batmak saçma olurmuş. şaka yapmıyorum, "gergedan kırmızıya, sivrisinek maviye gelir" diye uzayan renk-hayvan listesi verdiler, zaten geriye bi tek bej kalıyor. bi aracın içindeyken bu kadar önlem abartılı gelse de, insanı havaya sokuyor. ensenizin yanmaması için yakalı bir şeyler giymek iyi tercihmiş. şapka, t-shirt / gömlek, şort tamam diyolar, bir de sağlam bir ayakkabı ve sabah serinliği için ince hırka. ona göre hazırlanıyoruz efendim.
ayrıca bir çakı, dürbün (bir tek rehberin varmış ve tura çıktığınız zaman dürbün sırası beklemek sıkıcı olabilir sanki?) ve fener de lazımmış. bunlar hep -mış zaten, gidip gelince aslını yazarım artık. ayrıca sağlam bir çantada lazım; çünkü tüm gün içeceğiniz suları orada taşıyacaksınız. otelinizle anlaşırken "şişe su dahil" anlaşmaya dikkat edin.
7) "içme suyu konusunda herhangi bir tereddütünüz olursa soda için" gibi güzel bir öneri duydum. ben gazlı şeyler içemem; ama son çare bu. bu game drive sırasında tuvalet konusu beni düşündürüyordu. ona da çare uzak diyarlardan, mz hanımdan geldi. bir hafta içinde bu aparatı edenebilirsem, ne âlâ. go girl! bir de hindistancevizi suyu, potasyum vb içeriği açısından insan kanına en yakın sıvıymış efendim. dehidrasyon durumlarında, serum niyetine bile içilebilirmiş, doktor tavsiyesi.
8) zanzibar adası'na geçelim. biz 8 gece kalacağız. aslında takımada zanzibar; unguja isimli ana ada, pemba adası ve onların irili ufaklı adalarından oluşuyor. biz unguja'nın doğusunda kalacağız. ada coğrafyası pek bir enteresan görünüyor. batı sahili mangrove ağaçlarıyla kaplıymış ve pek mercan kayalığı yokmuş; doğusu ise tamamen mercan kayalığı ve hiç mangrove yokmuş. bröveniz, yıldızınız filan varsa koşarak dalınız, benim gibiler için de şnorkel. gel-git zamanı önemli. deniz 2 km kadar yer değiştirebiliyormuş, benim havsalam almıyor şu an.
zanzibar'ın kalbi stone town, eski sömürge şehri. zaten köle ticaretinin ana limanlarından olan bir yer; ama biz onu freddie mercury'nin faruk olarak doğduğu yer olarak anmayı tercih ediyoruz. neyse, stone town 1 tam günü hak ediyor, ona göre plan yaptık. sömürge geçmişinin sonucu olarak adada hint kültürünün de etkisi çok, kullanılan prizler ingiliz ve hint prizleri, örneğin. yanınıza adaptör almayı unutmayın; hint adaptörü bulursanız bana da haber verin. bunlara ek olarak jozani ormanı'nda baharat turu yapmak, civardaki minik adalara gitmek filan da mümkün, harekete isteyene.
stone town'a gitmek, o izole, "plaj oteli"nden çıkmak, zanzibar'ın aslında ne halde olduğunu gösterecek ve ben "otelinden çıkmayan beyaz turist" mi olmak daha kötü, yoksa "otelinden çıkıp halka acıyan beyaz turist" mi, bilmiyorum. çok hassas, incelikli şeyler bunlar. "ay yazık yaa!"lamak da çok oryantalist geliyor, ama yok gibi yapmak da abes. neyse işte, gidince göreceğiz.
tanzanya'da nüfusun üçte biri müslüman veya hıristiyanmış; zanzibar'ınsa %97'si müslüman. seyahat tarihlerinizi ramazan ayına göre ayarlamanız fena olmaz. stone town'a inerken kadınların uzun etek- uzun kollu bluz giymesi konusunda on bin uyarı yapılıyor, o da bir not. deniz-güneş derken böyle şeyleri atlamayınız.
böyle işte efendim. geri kalan her şey için vikipedi.
bir de son olarak:
otel yorumlarını okudum manyaklar gibi. "çok hayal kırıklığı yaşadık, etrafında hiçbir şey yoktu" filan diyenler olmuş. böylelerini kalın bir atlasla dövmek lazım, seyahat acentelerine bol sabır dilerim. gideceği yere haritada bakmamak nasıl bir şeydir, bilmiyorum. heralde paraları çok. mesela bizim otel sahilde, şehir merkezine 1 saat mesafede ve taksi ucuz bir şey değil. bunu bilerek gidiyoruz. zaten bunu istiyoruz. "orada bir ada, adada bir yer" diyerek gitmek tombala bir hal. aldığım zanzibar rehberinde tüm otellerin işaretli olduğu bir harita vardı, o da işi kolaylaştırdı. bir de, mesela "elin yamyamı benden iyi ingilizce konuştu ya!" diye şaşıranların bunu yazma cüreti de beni şaşırtıyor. hiç mi merak edip okumaz insan, nereye, kimlere gidiyorum diye yahu? yamyammış.
neyse işte, öyle bir not: okuyun, ödevinizi yapın. saçma şeylere şaşırmanın anlamı yok.
9 yorum:
kurak ve yağışlı dönemler.
inanılmaz ayrıntılı ve bilgilendirici bir post olmuş, teşekkürler:)
şimdiden iyi tatiller, iyi dinlenmeler ve ilginç gözlemler yaşamanızı dilerim..
Hint tipi priz benim priz adaptorum de var yahu. Hani havaalaninda bile satilan, hepsi bir arada priz adaptorleri var ya, onlardan iste. Apple'in da oyle bir adaptoru olmasi lazim.
devasa hizmet, devamini yuzsuzce istiyorum deryikcim :)
adsız: di mi ya? aklıma gelmedi.
kekh: teşekkür ederim :)
mz: ya burdakilerde abd-avrupa filan var, hint yok; çok aradım. ingilizler hindistan'ı reddediyor :(
ikinehir: gazı aldım, tam yol :)
Harika bir gezi planı bu!
Böyle detaylı bir post için elinize sağlık. İnşallah bir gün benim de yolum düşer, bilgilerden istifade ederim :)
İyi yolculuklar!
bayıldım bu yazıya
merhaba,
ekim ayında tanzanya-zanzibar yapmaya niyetliyiz. hangi sıtma ilacını kullandığınızı merak ettim. az süre kullanmak gerektiğinden malarone'yi tercih edelim diyorum. ne dersiniz?
bu seyehati çok istemekle beraber tedirgin de olmuyo değilim gördüğünüz üzere :(
burcu
Merhaba burcu,
biz de malarone kullanmistik, cok da rahat ettik. hic tedirgin olmaya gerek yok, hele zanzibar tarafinda. anakarada sinekler elbet isiriyor, kacis yok; ama sitma da tombala bir sey, her sinekle olacak degil ve zaten ilac aliyorsunuz.hadi imkansizi basarip sitma oldunuz diyelim, tedavisi var :) zaten turistik yerler ulkedeki en temiz, en duzgun yerler. sulari siseden icin yeter. iyi eglenceler!
Yorum Gönder