ofiste biri bana "dunyayi merak etmemi sagliyosun" dedi. siradan bi sohbet sirasinda, ovgu olarak degil de bir tespit gibi. benden yasca ufak, kardesim kadar sayilir. cok sevindim. dunyayi merak etmemi saglayan insanlara hep cok mutesekkir oldum; kimine tesekkur edebildim, kiminin etkisini gec fark ettim, kimi de coktan vefat etmisti. bence merak, cok kiymetli bir sey. biraz da olsa bulastirabilmek de o yuzden en buyuk gururum. bu bana bikac gun yeter, dusunup dusunup gulumserim artik.
*
bana hala garip gelen seylerden biri, feysbukta, twitterda filan dan dun herkesin ilk kelimede dumduz kufretmesi. evet, selaam, o naif benim. sokakta yapmadigini sanalda yapma konusu yeterince konu oldu, biliyorum. ama yine de bu rahatlik beni sasirtiyor. gerci kucukken tuhaf bi sabir kazanina dustugum icin kufre filan takilmadan tane tane anlatmaktan pek gocunmuyorum; ama yine de yadirgiyorum. kirilmiyorum, bozulmuyorum, sadece ayipliyorum sanirim. ne gerek var ki? gecen gun bir dergide, cocukken dini okula gitmis birisi soyle diyordu: "rahibe gibi yetistirilmenin yegane iyi yani kufretmeden meramini anlatabilecek kadar kelime ogrenmek zorunda kalmak". biraz da boyle bir sey, iste.
bir de aslinda ben kufur severim; ama iyi kufur. oyle hickirik gibi bir sey degil benim icin. kufurbazli kda bu degil. olacaksa agiz dolusu, sunturlu, tam yerinde olsun. az olsun, oz olsun, duyanin dili tutulsun. "amk" mesela, artik marti cigligi gibi bir sey. amk amk amk diye dolasan insanlar var ortada. bi istavrit icin birbirlerini gagalayabilirler gibi. e koy istiyosan tamam da artik koyma etkisi de yok, sen demin sakiz edip bitirdin. her cumle basinda ay demek gibi, her cumle sonunda amk deme aliskanligi. ozetle, bazen sirtimda ince bir sal, porselen cay fincanimi tabagina yerlestirirken ic cekerek "ah bu yeni zamanlar..." demeye cok yaklasiyorum. can yucel dirilsin ve "sus len, kufru kirlettin" filan desin ya da. o da olabilir.
*
cumhurbaskanligi secimleri dahil, turkiye politikasini en tazecik merak ve ilgiyle takip eden tek kisi benim eski mudurum sanirim. Kendisi Cek ve genelde Erdogan'a hayret ediyor. Cumhurbaskani olusunu uzuntu ve kaygiyla karsiladigini bana l-mailde ":(((((((((((((" gondermesiyle anladim. Teselli mi etmeliyim, sakaya mi vurmaliyim yoksa BUNALC NEDIR, NEYE DENIR konulu bir cevap mi vermeliyim, bilemedim. sakalasirken birbirinin omzuna vura vura orayi curuten, uyusturan ergenler gibi, devlet benim kolumu bacagimi uyusturdu artik. BUYUK RESME BAK diye bas bas bagirip neyin oncelikli oldugunu ilan edenlere inat, ben mikro dertleri sahipleniyorum. buyuk resme herkes bakiyor, hatta sasi bakip sasiriyor filan. benim her yerim curuk icinde, gozumu anca aralayabildigim icin, anca kucuklerine bakiyorum.
demin ofiste "olasi bi istanbul depreminde en az 1 milyon kisi olecekmis. en fazla on yil icinde bekleniyor." dedim sakince. "hmm really?" dediler. really bebegim. su londranin onda biri kadar nufus, yarilmis yerin, tozun, betonun ve demirlerin altinda kalacak. kurtulanlarin bir kismi ic kanamadan, soguktan olecek diyolar, dogal tabii. kangrenle kolu, bacagi kesilenler sansina sukredecek. acligi ve sefaleti tadacak, bugun her bir mendilci cocugu kiskislayan, dilenci gorunce cantasini saklayanlar. dukkan yagmasinda veya yardim dagitiminda cikan bir kavgada bicaklanarak olenlerin, o boslukta tecavuze ugrayanlarin veya kendini, cocugunu satarak yemek bulmaya calisanlarin kaydi olmayacak bile. acik, irinli bir yara gibi kalacak istanbul ve surekli tuz bosalacak ustune. her seferinde siyah bi bulut yukselecek, bok kokulu. sizse anca yardim kampanyasi yapacaksiniz. bilmemkac bilmemkaca bir SMS ile, Istanbullu depremzedelere bir kap sicak yemek ve battaniye gondereceksiniz. tek derdiniz gida fiyatlarina etkisi, stratejik derinlikler ve turkiye ekonomisi olacak. ben de herhalde delirip bayir asagi kosacagim, olmayan yokuslardan. really yani, really bebegim. ama size ne.
*
boyle bir seyler.
yazmadim diyemeyiz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)