bir şeyler yazmıştım, sildim. eskidi. Piccinini Arter'e gelmiş, gitmediyseniz gidin. orada, üst katta, mavi pijamasıyla uyuyan bi çocuk heykeli var. onun gibi, kıvrılıp kalmak istiyorum. bazı günler, en temmuz takvime rağmen şubat şubat günler.
hani camı açık unutursunuz, içeri bi güvercin girer, çıkamadıkça panikleyip cama vurur. dursun istersiniz, durmaz. tüyleri saçılır, korkudan etrafa pisler, kafasında ufak bi yara görürsünüz, debelenir debelenir. dursun, dinlesin, yolunu buluversin istersiniz. yazık güvercin. durmaz, debelenir. "aptal güvercin" dersiniz, niye bi durmuyor, niye sakin olmuyor? aptal kuş. kuş işte. güvercin bi anda aptal oluverir. kışkış pışpış, o kovalamaca bitsin, kurtulayım istersiniz.
oysa iş öyle değil. siz hiç sırf meraktan bir yere girip, çıkışı kaybedip, çıksanız kavuşacağınız dış dünyayı görüp ama bir türlü çıkış kapısını bulamayıp hapsolmadınız mı? diyelim ki hapsoldunuz, allah aşkına yani, şu güvercin kadar çabaladınız mı bi çıkış yolu bulmak için? güvercin aptal bir kuş, belki evet; ama en azından azimli. azmini korkusuna borçlu. çünkü hapsolduğunu anlıyor. çünkü o beğenmediğiniz güvercin, hapsolduğunu idrak etmek için sizin kadar kör vakitler harcamıyor.
9 yorum:
sabah sabah.
kötü bi şi yaptım galiba?
Çok güzel.
sabah sabah vurdun. nasıl kötü olabilir?
Sevgili Derya,
Bazen çıksam kavuşacağım dış dünyaya gerçekten kavuşmak isteyip istemediğimi bilememe, bazen de korkudan panikle cama toslayıp yaralanmacalar benimkisi. Vaktin de ucu bucağı yok, upuzun zaman tüneli gibi. Sahi tüneller niye ekseriye karanlık?
damlo: ben de "sabah sabah ne bu karamsar hava" filan gibi anladım :)
en sevdiğim kuş apus apus: tünelleri şimdi futbol sahası gibi aydınlatıyolar, insan tünelde olduğunu da anlamıyor.
dodo: o sizin güzelliğiniz efendim :)
bu son paragraf hakikaten güzel olmuş.
günlük koşturmaca yüzünden gecikmiş bir teşekkür... yine de umut olmalı belki de, güvercin umudu.
Yorum Gönder