sabah 8de uyandım. kahvaltı, temizlik, biraz kitap, bir film... ve saat daha 12:45! erken kalkan sahiden yol alıyor adamım. tüm aylaklığımla, vaktim bol. şimdi tab ettirilecek film, gezilecek sergi filan var sırada. istanbul esiyor, pek bi güzel.
*
"meyveli içecek", "meyve nektarı", "meyve suyu"gibi isimler içtiğiniz şeyin içindeki meyve oranını gösteriyor. biliyodunuz tahminen. gıda koteksi der ki bir içeceğe kafana göre "meyve suyu" diyemezsin, bu işin bir minimumu olmalı. diğerleri de meyve suyu değil ise, kendi içinde ayrılmalı. işte o oranın %10 olması, %30 olması fikri filan, beni dehşete düşürüyor. geri kalanı demek ki şeker, katkı maddesi ve su. bunu mu içeyim yani?! nestle'nın turkazı güya suydu ama üstünde "sofra içeceği" yazıyordu mesela; çünkü arıtılmış atık suydu. böyle işte.
ben çok uzun zamandır %50'den az meyvesi olan bi şi içmedim, içmem, içirmem. alkolle birlikte içilecekse, posa olmaması için %50 idare eder ama onun dışında tercihen %100 olsun. exot.ic, e.lit.e nat.urel (hele ki karadut!) filan, içinde sadece meyve suyu olduğu bildiğiniz şişeler. içindekiler kısmında kimyevi tekerlemeler yazmıyor. hani bu "illa organik içelim" inadı da değil. organik başka, katkısız başka şekerim. hormonlu sera meyvesi de olabilir ama bari bilmemne asidi, bilmemne jelatini içermesin. bu bahsettiğim meyve sularının kıvamı, tadı da başka zaten. bi de bozcaadada üretilen bi meyve suyu var, şimdi kesinlikle markasını hatırlamıyorum (nar?), cam şişede. üzüm suyu bi harika. neyse işte.
zaten çok meyve suyu içen bir ev değiliz, içince de tam içiyoruz galiba. meyve suyu reyonundaki kutuların üzerinde yine tuhaf tuhaf şeyler yazmaya başlamış. hep aynı şeyi aldığım için dün bi bakiym dedim, aptala döndüm, kaçtım. bir de yeni moda şu: mesela "vişne suyu" görünümlü bir ambalaj, ama minik harflerle şu yazıyor: vişne-üzüm suyu. okuyosunuz; vişne %10, üzüm %30-40 filan. üzüm daha ucuz olduğu için her şeyin içine katılıyor, vişneli üzüm suyu gibi bi şi oluyor. şeftali içine de elma katıyolar galiba. bu da tamamen "ay meyve suyu adını alabilmemiz lazım abidin, meyve oranını artırmalıyız, aban üzüme! aban elmaya!" mantığının sonucu. bana çok üçkağıtçı geliyor. tamam evet saklamıyor, yazmış filan ama işte, itici. özet: şişeyi okuyun efendim, zararı olmaz.
*
böyle bir durup dururken, abes bir post olsun bu da. nerden esti onu bile bilmiyorum. sakız çiğneyince de sakız yazarım artık. daldan dala gül bahçesi.
2 yorum:
Bozcaada'da üretilen nar/üzüm suyu sanıyorum Starbucks'ta satılıyor. Adını ben de anımsayamadım.
evet doğru, orda var. ben bi kere de carrefour'da denk gelmiştim. anca şişesini görünce tanıyorum :)
Yorum Gönder