teknolojiyle aram yok. tamam evet dünya değişiyor, yaşasın okulumuz filan; ama sürekli alet edevat yenileyenlere dehşetle bakıyorum. hele ki övünenler, en bi dehşet. onların adı "dayanıklı ev eşyası" olarak geçiyor genelde. izin verin dayansınlar, bu kadar hızlı tüket-at yapmaya gerek yok, lüzumsuz talep yaratıyorsunuz. zaten elektronik atık yönetmeliği henüz taslak aşamasında türkiyede, hiçbir düzenleme yok. evet söyledim bunu. organik pırasa yiyerek, pilinizi kutuya atarak çevreci olunmuyor. açın, okuyun.
neyse, herkesin keyfi bilir; ama benim ilişkim bu boyutta. demirbaşlarım var, ömürlük gözüyle bakıyorum. elektronik çöplükleri gördüm dağlarca, dehşet bir yığın. telefonlarımın hepsini parçalanıncaya kadar, kapanıp bir daha açılmayıncaya kadar kullandım. şimdiki çilekeşim de az özellikli, sürgü kapaklı ufak bi şi. model filan bilmem, anlamam. iyi değil o kadarı belki de. teknolojiyi reddetmiş değilim. ipodum var bi tane. çeviri işinden kazandığım parayla almıştım; çünkü para hediye kuponu şeklinde ödendiğinden, ya koli koli şampuan, krem ya da ipod alacaktım. laptop da var mesela bakınız, yıllara meydan okuyor. gün oldu hard diskini yaktım, dumanlı filan. nedir, dimdik ayakta hala. öldürmezseniz ölmüyor meret.
sevgili kitabım tiktakla aynı fikirdeyim: bi durmak lazım. en güzel günbatımı fotoğrafını, en alengirli mercekle çekebilmek için, en süslü tripodu almak da bir seçenek ama güneşi rahat bırakıp kızıllığa doymak lazım. benim tercihim bu yani. gözümle gördüğüm gibisini çekmeye çalışıyorsam önce bi gözümle göreyim, di mi? annem hala dökme kurşundan hallice makinesini kullanıyor, boynuna asınca beli ağrıyor, filmini makaraya elle sarıyor filan. gördüğüm tüm makinelerden güzel görüntü elde ediyor. "ah eskiden çamaşır makineleri 20 yıl dayanırmış" ya hani, ondan. zaten az bekleseniz, vintage ayağına yine moda oluyor. böyle de komik.
elektronik ürünler ne zaman modanın parçası oldu bilmiyorum. HD ekranlar, SL kameralar filan, hıı evet, varlar. kahverengi eşyayla aynı döneme rastlıyor heralde bu modalaşma hali; "yaz geldi mobilyalarınızı değiştirin!" de ayrı bir sapıklık çünkü. bence tabii; yoksa isterseniz kışın mutlu mesut yaşadığınız alp dağ evi tarzından bohem çingene yazına geçiş yapabilirsiniz. ordan ver elini retro turuncular, ver elini viktorya dönemi varakları, seç beğen döşe. elinizdeki usb de zaten mekana uygun tasarımıyla göz dolduruyor, stilinize stil pompalıyordur eminim.buzdolabınız da renkli artık, hafif retroluğa devam. başka? aa koltuklar masalar, ekranlar mouse-padler. baştan aşağı herkes ve her şey.
ıyh yani iyh. bakınca gördüğüm tek şey, tam bir kişiselleştirme ishali. hepsi size özel ama üzgünüm coni, hepsi üretim bandı yavrusu. bi yere kadar yani.
bir üst aşaması: salondaki koltuk renklerine uygun soyut resim almak ama ressamın adını bilmemek.
kopya: pollock'tur kesin.çok renkli çalışmış hınzır, her koltuğa uyuyor. veya klimt'tir. hem yarı figüratif filan, "burda ne anlatıyo" derdi de yok.
aa gerçi bunu klimalara mı ne yaptılar şimdi, di mi?
korkunç.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder