merhaba blog.
en güzel elbiseleri hep jelatin giyiyor ve o elbiseler en çok ona yakışıyor. sahiden yani, jelatin elbisesi diye bir şey, bir jelatin hanım silüeti var. ben kendisini pek severim. ayrıca en güzel "şarap içiyoruz di mi"yi de o söyler. şöyle ki jelatin hanım bu cümleyi kurmaz bile; verili durum kabulüyle bakar. öyle işte. bu da böyle bir güzelleme olsun.
bu havaların en güzel yanı, gün batımı. gün uzun uzun veda ediyor, hava turuncu-pembe. mis. resmen eylül geliyor, ondan da olabilir.eylül bence böyle zeytinyağı renklerinde, ama bi yandan da gri-mavi bir ay.
sonra bugün: yüzdeyüzvişnesuyu. sahiden kimi insanlar su gibi, içmelik. tuhaf bi tarif ama, öyle işte.
geçen gün kapı çalmış, komşunun çocukları: "demin apartmana giren abi burda mı?". hıı evet burdaymış. "bize sakız vericekti, hadi versin!". çocuklar ne güzel ve böyle dangadanak net şeyler di mi? bence harika. "çıkarken verecekmiş". "tamam, bekleriz!". pata pata alt kata koşarak iniş.
onun dışında renkli dergi kapaklarına karşı zaafım var, erken kalkıp ofise erkenden gidiyorum ve az buçuk rötarlı çıkıyorum, bitmiyor bitemiyor, canım sıkılıyor, özlüyorum. ayrıca, ne fena ki bence dert yandığım herkese o söz konusu dertlerimi gaz ve toz bulutu olarak yayıyorum. istemeden oluyor ama, şu sivrisinek ilaçlama kamyonetleri gibi, püskürtüyorum mütemadiyen. geçecek geçecek. hoş, geçmese de şaşmam, ben böyleyim. şükürcü değil daimi şikayetçi. yaşlandığımda kaçın. güzel şeyler anlatamıyorum ben, anlatabilenlere ise şaşarak hayran kalıyorum. sahiden yani, maksat kendimi bilmek. ben az buçuk dırdır vırvır biriyim. peh.
insanın gözünün içi parlamalı. bu haftaki dersimiz bu.
başka türlüsü tatsız sahiden, üzgünüm monşer.
böyleyken böyle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder