akşamdan kalmayım. yok hayır, akşam bende kalmış. saçma sapan şeyler karıştırdım, üzerine de niyeyse bokburger. midem yaşımı hatırlattı sonra bana, destur dedi. sabah bir küçük zombiydim ben, cumartesi sabahı işe giden zombi midesi, düşman başına. su mu içeyim, kızarmış ekmek mi kemireyim, bana yazık bana yazık.
gülüşüm, sesim, soluğum kesilecek gibi geliyor, öylece bekliyorum günleri. sanki bir anda yüz felci geçirip, uzak bir noktaya sabitlenip kalıcam. bir anda, hop - ve perde! hayır öyle değil, biliyorum. bildiğim şeylere inanmak da istiyorum. ocak-şubat çabuk geçsin nolur, dallarda tomurcuk, havada sinek böcek filan olsun, ben kabuk kırma mevsimine geçeyim. yoksa böyle kozamsı bir kabuğa kapanıp ufuk daraltıcam. yapmamalıyım. gözlerimi kocaman açıp yüzünün, elinin, varlığının tüm detaylarını ezberlemek, sonra da beynimde haritalamak istiyorum. tarif bile edemiyorum bu hissi: hepsi gerektiğinde bi tuşa basıp, oynatmak için. gerekmesin. tek isteğim o.
elim siyahlara grilere gidiyor hep. en fazla, lacilere hakilere. koyu koyu. sonra silkiniyorum. açık renkler olsun, içim açılsın. zorluyorum. hava soğuyacak, bulutlandı bile. o kadar istemiyorum ki. stroopwaffel severdim neticede. 1 euro, albert heijn. kar beyazı. gidon.
1 yorum:
türkiyeye getirsek 10 öörodan aşşağı satmayız bebek, cadde, etiler tayfasına... onlar hollandaya gidince alemin süpermarketi albert heijn'a mı gitmişler ki görsünler diğ mi, bi de hayat berbat be, not olarak söyliyim istedim.
Yorum Gönder