21 Ocak 2009 Çarşamba

en kötü günüm yarın gibi olsun.

her günü perşembe sanıyorum. böyle tuhaf bi hal. perşembe istanbula taşınma günü ya, hepimiz bitmeyen bir perşembe içinde, her iş son güne kalmış gibi stresli, ama bi türlü otobüse binemeden yaşıyoruz, sonra hop yine yeni bi perşembe. yani pazartesi ve salı arasına 3 gün sıkışmış sanki. tuhaf bi haldeyim.

ama yarın cidden perşembe yahu.

biraz nezleyim. geçer. hala iş yapıyorum, bu sefer de türkçe sunum. biter.
geçer, biter, istanbul yarın 16 derece.


kendime 1 ay veriyorum, hadi taş çatlasın 1,5 ay. sonrasını düşününce gözümün önüne niyeyse çilekli tart geliyo. minik, bi kişilik, gerçek çilek kaplı. çilekli milkshake de olur. illa ki çilekli şeyler.
sonra bir sürü su renkli cam şişe, irili ufaklı. güneş. camda güneş hatta, cam şişede. bakınız yandaki foto, bi de güneş. . arkamda bıraktığım cam şişe ve vazolarımı istanbula taşımak için geri gelicem ankaraya. 1 ay sonra.
patronum bana bi tane çalar saat verdi. 7 renkli ışığı var. isteğe göre "hepi börtdey" melodisinde de çalabiliyo. dokunmatik, uzaysal, fantastik bi şi. vuuhuhuhu.
okuldaki çimlerin arasında mineler açıcak yine. küçücük ve eflatun. üstüne bassanız da ezilmeyen, inadına bahar müjdecisi çiçekler. mineler büyüyünce erguvan oluyo. olabilirler, olsalar şaşırmam ben. yakışır.

1 yorum:

mermaid dedi ki...

gtalkta yazdığında sevindim, şimdi burda okuyunca daha bi' sevindim:)
istanbul bütün cilvesiyle, erken bahar halleriyle bekliyor seni. hadi:)

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker