18 Ekim 2011 Salı

elbet bi zaman o da oldu

eveeet fotolar. efendim soldaki odamın manzarası. gündüz kötüydü, gecesini koydum. sağ taraf, otelin içindeki süsler. böyle bi 20 kat filan iniyolar aşağı. otel bi çember şeklinde, ortası boş. o boşluğa dev konfetiler dizmek yerine bi otel daha yapılabileceğine karar verdik. bi de bugün otel bana memnuniyet anketi yollamış, tabii ki "buz gibiydi beah!" diye çemkirdim; çünkü elin singapurlusu klima ayarı yapmayı öğrendiğinde bana madalya takacaklar.




raffles hotel, evet bu o. daha doğrusu, ön cephesinin bir kısmı diyelim.






maalesef ki diğer günlere dair pek fotoğraf yok; çünkü tüm gün kameraman cevat kelle gibi 2 makineyle gezince akşam sersemleyip odada unuttum hepsini. zaten olanlarda da ben kadrajda değilim, gugıl fotoğrafları gibi o yüzden. bi kısmını da koymaya üşeniyorum. olsun varsın, devam.

sentosadaki müzeden bi çocuk oyuncağı. bi nevi eski zaman barbie evi sanırım, tabii tek farkı kıymetli taş ve madenlerden yapılmış olması. minik rahip, kuşlar filan, barbie ve zen.

devam edelim efendim. sentosa island üzerinde, şu meşhur uydurmasyon yaratık, merlion heykelinin 37 metreliği filan mı ne var, bakınız aşağıda, solda. bu müzeden sonra bindiğimiz teleferikten bakınca ise ortadaki gibi görünüyor. benim yükseklik korkumu yendiğim an ise, en sağdaki fotoğraf. çekebildiğime şaştım. neyse, her yer şantiye memlekette. ağaoğlu singapurlu bile olabilir. denizi doldurup alengirli bina yapıyolar, bi tür örf adet anane ( şu fotoğraflar aynı boy değil ya, ne sinir bi şi oldu öyle).






sonraaa, dali sergisi. lady godiva, kelebekleriyle. dali'ye göre kelebek insanın ruhuymuş efendim ve ben lady godiva'yı pek severim. sağdaki de mum bacaklı fil, felsefi detaylarını bilemem. daha çok dali fotosu var ama bloga koymaya üşendim, uslu bi çocuk olursanız görebilirsiniz.



 *

bu sonbahar, evimin civarında 50den fazla leylek görmemin etkisinin bu kadar büyük ve hızlı olacağını sanmazdım; ama şu an ingiliz konsolosluğundaki pasaportum (umarım vizeyle!) geldiği gibi büyük bi hızla fransa konsolosluğuna gidecek. vize yetiştirme telaşından ölüyorum. uçaktan inip, 2 gün sonra yine uçucam filan. ne iş yaptığımı bilmesem havaya giricem, sahiden garip bi haller.

yine de biliyo musun blog, ben bu bavullarıma bakıp hala o tek ve aynı yere gidip orda kalmalarını istiyorum.
her şeyin başı sağlık ve ben bu yıl gördüğüm tüm leylekleri verip iyi bir sağlık haberi almayı tercih ederim.

2011'le tuhaf bi ilişkimiz var, o kesin.

Hiç yorum yok:

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker