oje karışımları işe yarıyomuş. pastelin beceremediği en pastel renkler için, şahsen müdahale. çok memnunum. oje rengi bulucusu diye bi iş olsa, ilk projem olurdu. açık mercanımsı yavruağzımsı bi şi elde ettim.
dün akşamdan beri, bissürü şey hallettim ben. haftaiçinin monotonluğundan, akşam tosarmalarından sonra çok iyi geliyor. ertelenenler sıraya girdi. şimdi yazınca çok sıkıcı olucak ama: tüller yıkandı, etraf temizlendi. bahar bahar. yağmura rağmen nihayet cam sildim. bugün de sabah 8de kalktım, elektrikler yoktu. yollara düştüm. 3,5 saat filan yürüdüm. en cumartesi menemenden yedim. nihayet film taktım makineme, 10 kare fotoğraf çektim. bi ara oturup dergi mergi okudum. kahve köpüğü zımbırtısı buldum bi de, çok aramıştım zamanında. eve geldim, uyudum bi göz. şimdi de bi anne edasıyla iki parçacık olan gümüşlerimi parlatıcam.
geç uyandığımda annem "e ama günün yarısını kaçırdın" diye kızardı. tam öyle hissediyorum: günün yarısını kazandım, kârdayım. mesela benim bu haftasonu çalışmam da gerekiyo evden. yine de dert değil. niye? çünkü çeviri yaptırmış olmak, redaksiyon yaptırmak anlamına gelmiyo. "redaktörden geldi" denen metinde 2-3 hata görünce 140 sayfalık raporu tr-ing kıyaslamalı okuyacak olan alık benim. patronum (ki onu asla böyle bilmezsiniz) "sahiden yapıcan mı? yazık vaktine" dedi. ama o rapor benim emeğim, napiym. m yerine ö basan bi şaşkın yüzünden harcatmam. bi vakitler o sayfalar bitsin diye sinirden ağladığımı bilmiyor tabii o redaktör, o çevirmen. el elin eşeğini, elele gönül gönüle, karanfil elden ele. öyle bi şi.
2 yorum:
ben resmen zamanı kolluyorum camlar için, havalar şöyle uzun vadede bi yağmasın hemen kolları sıvıcam. öbür türlü kendimi enayi gibi hissedecekmişim gibi.
tüller bile yıkanmış:) biz çok heyecanlıyız:)
Yorum Gönder