*
ben yokken, devrim olmuş. mesela ben terfi etmişim - gibi bi şi olmuş. beklediğim ama ihtimal vermediğim bi şi olduğundan sadece "aa??" diyebildim. sevindim tabii hem de, şaşkınlık geçince. ayrıca artık uzay mekiği gibi bi ofis bilgisayarım var, doğru tuşuna basarsanız karayiplere ışınlayabiliyor. devrim demiştim.
*
düğün dernek meselesi sebebiyle ingilizler ve şapkaları yine gündeme geldi. bi de royal ascot zamanı geliyor zaten. ben şapka çok severim, her türünü severim. herkes şapka taksın. ingilizler ve şapkaları demişken, bence o şapkaların en güzelini seçip, en iyi taşıyan canım yazık isabella blow'cumdu. en gösterişlisini bile ecevit kasketi gibi rahat taşırdı. philip treacy şapkaların yeri o yüzden başka. yine de, semtime gelen bir stephen jones sergisine de burun kıvıracak değilim. onda da anna piaggi hatrı var. gerçi antwerp'tekinin sadece bi kısmıymış filan; ama "bi kere bi denesem bi keşke" listeme yenilerine eklemek üzere, bir ara yollara düşeceğimdir.
falan filan.
son olarak:
25 nisan'da 5. yaşı doldu buranın.
5 senedir aslında zor değil. düşününce, fena da değil sanki.
çak blog!
3 yorum:
başın sağ olsun.
başın saolsun deryik+
tebrikler deryik+
daha nice 5 senelere deryik= hayat.
o kadar oldu mu yahu? senin anılarında, kendi izlerim de var. çünkü ilk bir kaç postunda keşfetmiştim, o zamanlar pek yorum da bırakılmazdı.
ne bileyim "sen mezuniyet elbisesi seçerken şunu yapıyordum" falan gibi.
yaşasın blog!
Yorum Gönder