nisan ayının her gününü ezbere biliyorum, takvimi, nereye denk geldiğini, ne yapacağımı. mesela bugün odaya çıkma zamanı. cuma, ankara zamanı. haftaya vize başvurusu zamanı. sonra bekleme zamanı. sonra kemer bağlama zamanı. tik tak.
ertelediğim şeylere dönüyorum, dar vakitlerde. en azından niyetleniyorum; bu da bi şi. av mevsimi gibi bir hal. iz sürmek istiyor canım, beklerken iyi gelir diye. ihmal ettiğim hediyeciğim için sirkeci yolları mesela. sonra fest travel'a para vermek yerine kitaba para verip serçesaray avı. ne bileyim işte, buvebenzeri. yazmaya kıyamıyorum, dillense uçucak sanki. iş güç biraz sakinleşti; böylece ben de başka bi şi düşünebilir oldum. zaten ben buraya ne yaptığımı pek yazmazdım önceleri, istanbul bozdu. kalsın, bana kalsın.
bi şi oldu, tavuk veya kırmızı et yiyemiyorum. öğlenleri zoraki yiyorum; ama resmen çöküyor. tadı-kokusu da değil mesele, resmen sıkıcı. şeerli çalışan kadının öğle yemeği monotonluğu prelüdü işte. sadece deniz ürününe tahammülüm var. ben ki her öğün "yanına pilav yoğurt"la bildiğiniz esnaf yemeği yiyen, et seven biriyim. yaz geldi galiba, bi şi oldu. bu vesileyle esnafın hamsi buğlamadan başka balık yemediğini de farkettim. diğer öğünlerse bu iyotlu gıda ihtiyacımı gidermek için buluşturuyorum bi yerden. bi hafta oldu, daha da gider böyle. zaten uğurböceği de kapandı, pek bi üzgünüm.
1 yorum:
içim rahatladı:)
Yorum Gönder